İran’da gidişat ne yöne?
İran’da cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında patlak veren olaylar durulmuyor. Bu olaylarla birlikte içerideki siyasi kanatlar da tutumlarını biraz net bir şekilde ortaya koymaya başladı. Olayların durulması için muhtelif çözüm formüllerinden söz ediliyor. Fakat bu formüllerin hangisi uygulanırsa uygulansın içerideki sancıların sona ermeyeceği anlaşılıyor. Bu da ülkede bir yeniden yapılanmaya ihtiyaç olduğunu gösteriyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden çıkan sonuçların birtakım olayların patlak vermesine, muhalefetin sokağa taşmasına yol açmasının en önemli sebebi bizim gördüğümüz kadarıyla beklenenle elde edilen arasında çok büyük fark olmasıdır. Bu durum sonuçların inandırıcılığı hakkındaki şüphe ve tereddütlerin artmasına neden olmuştur. Bununla birlikte dışarıdan olaylara bakan yorumcuların verdiği rakamlar ve oranlar da inandırıcı olmaktan uzaktır. Çünkü seçimlerde hile olsa bile resmi rakamlarda bir sayım söz konusudur. Dışarıdan yorum yapanların verdiği rakamların inandırıcı olabilmesi için onların da sayım yapmış olmaları gerekir ki böyle bir imkâna sahip değiller. Muhalif adayların tutanak tutturduklarına ve kendilerine ulaşan bilgilerin bu tutanaklara dayandığına dair bir iddiada bulunma imkânları da yok. Dolayısıyla ortada tereddüt var, ama sonuçlar muğlaktır.
Tepkilerin bu şekilde sokağa yansımasının en önemli sebebi bizim tahmin ettiğimiz kadarıyla muhalefetin bir başkanlık seçimini değil çok önemli bir yarışı, değişim mücadelesini kaybetmiş olmasıdır. Seçim öncesinde yapılan tahminler ve yönlendirme faaliyetleri de beklentilerin yüksek düzeyde olmasına yol açmıştır. Hem toplumdaki beklentinin yüksek düzeye çıkarılması hem de beklenenle alınan arasındaki farkın çok fazla olması hile iddialarını daha etkili ve inandırıcı kılmış, değişim temennisi içinde olanlar da sandıkla elde edemediğini sokağa inerek elde etme yoluna gitmiştir. Çünkü kaybedilen sadece seçim değildir.
Olayları birtakım dış müdahalelere bağlamak, muhalif liderleri de bu güçlerin adamları olarak ilan etmek vakıayı doğru bir şekilde teşhis etmemizi sağlamıyor. İran’ın içyapısını yakından ve mutedil bir şekilde tetkik edenlerin hepsi bu ülkenin bazı önemli sancılarının olduğunu, bu sancıların devlet-halk ilişkilerinde, siyasi mekanizmada ve daha başka alanlarda kendini gösterdiğini kabul ediyorlar. Bazı gerçekler bizi rahatsız edebilir. Biz de İran’ın sorunsuz ve her türlü sancılardan kurtulmuş bir ülke olmasını arzu ederdik. Ama birtakım sorunları varsa bizim görmek ve kabul etmek istemememizden dolayı yok olacak, ortadan kalkacak değil. Galile’nin dediği gibi “ben dönmüyor desem de dünya yine dönüyor!” Ülkenin bu sancılardan kurtulması ve toplumsal sorunlara çözümler bulması için bazı değişikliklere, yeniden yapılanmaya ihtiyaç olduğunu söyleyenlerin hemen aforoz edilmesi, dış güçlerin adamları olarak ilan edilmeleri gerekmez.
Dış güçlerin yapmak istediği, sorunlardan kendi hesapları ve planları için yararlanmak yani bulanık suda balık avlamaktır. Fakat İran’ın kendi gerçeği ile dış güçlerin hesap ve planlarını birbirinden ayırmak gerekir. Birilerinin bulanık suda balık avlamasına elbette fırsat verilmemeli. Fakat bu tür fırsatçıların varlığı da sorunların üzerine perde çekmeyi haklı kılmaz.
Ben şahsen, olaylara Türkiye’den bakarken siyasi kanatlar arasında mutaassıp bir şekilde taraf olmayı da anlamlı bulmuyorum. Düşüncemizin, siyasi tercihimizin bir tarafa meyletmesi mümkündür. Ama bir tarafı Siyonizmin adamı, diğer tarafı da sistemin sigortası gibi görüp de adeta hadiselerin içinde fiilen yer alıyormuş gibi tavır koymak taassuba varmaktadır.
Olaylarda Hamas ve Hizbullah’ın elemanlarının yer aldığı, bu kişilerin emniyet güçleriyle birlikte muhaliflere karşı şiddete başvurdukları iddiası da bulanık suda balık avlamaya çalışanların saçmalarıdır. Böyle bir şeye ne İran’ın emniyet güçlerinin ihtiyacı var, ne de Hamas ve Hizbullah’ın izlediği tutum, siyaset müsaade eder. Ama toplum psikolojisini kasıtlı bir şekilde etkilemek ve yönlendirmek amacıyla bu saçma iddialardan yararlanılmaya çalışılmaktadır.
Etkinlikler: Siyonist işgal devleti Cumhurbaşkanı Peres’in Azerbaycan ziyaretine karşı 28 Haziran Pazar günü İstanbul’da Filistin Gönüllüleri tarafından Azerbaycan Konsolosluğu önünde protesto eylemi düzenlenecek. Eyleme katılacaklar saat 13.00’te Levent Metrosunda toplanıp oradan Azerbaycan Konsolosluğu’na doğru ilerleyecekler. Bir diğer önemli protesto Patani’de on Müslümanın namaz kılarken şehit edilmesine karşı Ankara’da Tayland Büyükelçiliği önünde Mazlum - Der’in öncülüğünde bugün saat 12.15’te düzenlenecek. Her ikisine de mutlaka destek verilmesini tavsiye ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.