Kâğıt parçası...

Kâğıt parçası...

Başbuğ’un yakalanan ihanet belgesini kağıt parçası olarak nitelemesi boşuna değil. Belgenin değerini düşürmek,vahametini azaltmak için bu niteleme bilinçli olarak tercih edilmiş. Psikolojik savaş denilen şey bu olmalı.

Olayı mümkün olduğu kadar basitleştirip,sıradanlaştırarak gerçek anlamının dışına çıkarmak, böylece gördüğü ilgi ve alakayı hak etmediğine toplumu inandırmak.

Başbuğ bunu yapmaya çalıştı ama, TV ekranlarındaki görüntüsü, eleştiriler karşısında gösterdiği aşırı hassasiyet,Türkiye’yi bir kışla, Türk milletini de bir ordu gibi gördüğünü gösteren üslubu olayın daha da büyümesine yol açtı.

Bugün hiç kimse belgenin dünkünden daha az ilgi gördüğünü, daha az tartışıldığını söyleyemez.

Başbuğ, bazı çevrelerin TSK’ya karşı asimetrik savaş yaptıklarını söyleyeceğine,sorulara cevap vermekle yetinse –belgeyi-gündemden düşürme hedefinde daha başarılı olurdu.

Bu saatten sonra –belgenin aslı astarı-ortaya çıkarılmadan kimse toplumu tatmin edemez.

Biz Askeriz, bize inanın tavrı, ortada onlarca, darbe, muhtıra, andıç ve fişleme dururken kimseyi ikna etmez.

Daha üç yıl kadar önce Milli Güvenlik siyaset belgesi bir çete operasyonunda ele geçirilmemiş miydi? Devletin çok istisnai organlarında bile bulunmayan bir belge ayak takımının örgüt evlerinde bulunmuştu.

Belgenin aslı yok diye belgeyi yok saymak,meseleyi usul tartışmaları arasında boğuntuya getirmektir.

12 Eylülde mi sahteydi?

12 Mart,28 Şubat,27 Nisan,Şemdin Sakık’ın ifadesine ilave edilen andıçlar bunların hepsi sahte miydi? Onlarca gerçeği, eldeki fotokopi’nin de bir başka gerçeğin ifadesi olduğunu gösteriyor. Onun için Başbuğ’un açıklamaları kimseyi tatmin etmemiştir. Tartışmayı belgede odaklaştırmaya da gerek yok.Belge sahtedir demekten daha anlamlı olan bizim AKP ile Gülen cemaati ile bir mücadelemiz yoktur demektir. Bunu diyemeyen bir komutan, belgenin sahteliğine kimi inandırabilir ?

TSK’ya karşı belge üzerinden asimetrik bir savaşın yürütüldüğüne gelince, bu da tam bir psikolojik savaş taktiğidir. Darbeye karşı olmak, askerin hukuk içinde kalmasını istemek, niçin askere karşı asimetrik savaş olsun.Kimse askerden siyasi roller üstlenmesini beklemiyor, kendi görevini yapsın yeter. 30 Yıldır PKK terörü ile boğuşuyoruz,çocuklarımızın, gençlerimizin kanları sebil gibi akıyor, niçin TSK, PKK terörü ile ilgili bir eylem planı ortaya koyup uygulayamıyor? Terör mücadelesi bu kadar mı önemsiz?

Başbuğ’un başında bulunduğu kurumu savunması anlaşılabilir bir şey.

Ancak toplumun darbelere, provokasyonlara, karşı kendi hukukunu savunması da anlaşılabilir bir şeydir.Demokrasi biraz da ona sahip çıkmasını bilenlerin hakkıdır.Toplum hukukuna sahip çıktıkça, seçtiği siyasetçilerin arkasında durdukça Asker’de kendi işine dönecek, darbe heveslilerini içinde barındırmayacaktır.Keşke Başbuğ,TSK’yı savunurken gösterdiği kararlılığı, içindeki safraları atarken de gösterebilse.Çünkü, TSK’yı gerçek manada savunmak onun itibarına gölge düşüren içindeki –darbe heveslisi-unsurları ayıklamakla mümkündür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi