Cumhurbaşka- nımız Çin’de
Biz Türkler bir vakitler Çin’in ünlü Kuzey komşusu idik. Ta 840 yılına kadar... Bir Uzak Doğu, bir Kuzeydoğu kavmi idik. Çinliler, Uzay’dan görünen tek insan eli mimari yapı olan Çin Seddi’ni bizi engellemek için yaptılar. Zira atlı bir kavim idik. Sık sık Çin’e dalıveriyorduk. Hatta birkaç Çin imparatorluk hanedanı Türk asıllıdır. Mete’den inmiştir. Bilhassa askerî teşkilâtta Çinlilere epey şey öğrettik. Çince’den kelime bile aldık (inci, çay gibi kelimeler Çince’dir).
Bu suretle bin yıl Çin’le burun buruna yaşadık, didiştik durduk. Zaafımız, Çin’in nüfus üstünlüğü idi. Milâd yıllarında bile Çin’de 50 milyon yaşıyordu. Atımızı bırakamadığımız için denizlerle aramız yoktu. Donanmamız da yoktu. Açık denizlere çıkmak için milletçe batıya göçmeye karar verdik.
Akdeniz’e ulaşıp bambaşka bir kültüre geçmemiz asırlarımızı aldı. Taht şehrimizi İstanbul’a götürdük. Artık Çin, bizim için çok, çok uzak bir hâtıra idi. O coğrafyaya dönmeyi aklımızın ucundan geçirmedik. Tâ ki birkaç yıl önce 4 yıldızlı anlı şanlı bir generalimiz, Harp Akademisi gibi çok gelenekli bir millî kurumda, Türkiye’nin Çin’le ittifak etmesi önerisini yapıncaya kadar. Kulaklarımıza inanamadık fakat gerçekti.
Maalesef... Türk’ü Batı’dan, Avrupa’dan koparıp çok büyük bir milletin bin yılda elde ettiği kazanımı ters yüz ederek bize her şeyiyle ters bir coğrafyaya doğrulmamız teklifini duymak istemezdik. Amerika’ya, AB’ye kızgınlıkla söylenmiş olsa bile... Alp Arslan’dan Atatürk’e atalarımızın kemiklerini sızlatmak gibi bir politika olmaz, imkânsızdır.
Türk ve Türkiye olarak yolumuz ve yerimiz bellidir. Ama Çin’le ekonomik, kültürel ilişkilerimizi geliştirmeye elbette kararlıyız. Çin’in uydusu olup Amerika’ya kafa tutmak, Avrupa’ya sırtımızı dönmek bin yıllık programımızın hiçbir yerinde mevcut değildir. Çin, dünya ekonomisinde 2. sırayı Japonya ile çekişiyor. Liberal ekonomi çizgisindedir. Komünizmin sonuna geldiği fikrindeyiz. Ama demokrasiye hızlı geçiş becerisinde Japonya ve Hindistan’ın hünerini göstereceğinden şüpheliyiz.
9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’den 14 yıl sonra Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün Çin’i resmen ziyareti, dış politikamızda büyük atılımdır. Ekonomik dengesizliği düzeltebiliriz. Kültürel temaslara açığız. Üniversitelerimizde sinolog dilci ve tarihçi ihtiyacı büyüktür. Sosyoloji, inkılâp tarihi, halk edebiyatı alanlarında ise öğretim üyesi enflasyonu var...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.