‘Papaz Okulu’nu bırak, Kur’an yasağına bak...
Hıristiyan âlemi her fırsatta “Heybeliada Ruhban Okulu’nun kapalı olmasını” önümüze getirir. Avrupalısı olsun, ABD’lisi olsun, Rusyalısı olsun, Türkiye’ye her gelen, ne konuşacağı hakkında dersini almak için önce soluğu Fener Rum Patrikhânesi’nde alır. Sonra bizim yöneticilerle görüşüp ilk isteğini açıklar: “Heybeliada Ruhban Okulu’nu açın.”
Hıristiyanlıkta; Katolik, Protestan ve Ortodoks mezhebleri var. Bu mezhebler, bizdeki mezhebler gibi değil. Bizdeki 4 sünnî mezhebin her biri diğerini hak ve doğru yolda görür. 4 mezhebe birçok meselelerde ters düşen Şiîlik bile 4 mezheb tarafından İslâm dışı değil İslâm dâiresi içinde mutâtea edilir. İslâm mezheblerinin birbirlerine bakışı böyle…
Hıristiyanlıkta ise her mezheb diğerini başka bir din gibi ve düşman olarak görür. Böyle olduğuna, hem kitaplar hem tarih şahittir. Meselâ Müslümanlara hücum eden Katolik Haçlı Ordusu, İstanbul’dan geçerken Ortodoks Bizans’ta tam bir yağma ve katliâm yaptı…
Heybeliada Ruhban Okulu bir Ortodoks okuludur. Bunu bilerek ABD’ye bakalım.
ABD’de nüfus ağırlığı Katolik ve Protestanlar arasındadır. İkisi arasında içten içe bir çekişme sürüp gider. Ortodoksların, ABD’de üzerinde durulacak kadar bir ağırlıkları yok…
Böyle olduğu halde, ABD ikide bir bize karşı Ruhban Okulu’nun açılmasını dile getirir. Bizimkiler de, Abdülhamid siyaseti uygulayıp ABD’deki Katolik-Protestan çatışmasını kullanmak varken, Ruhban Okulu meselesinde ezilip büzülerek, “Açtık, açacağız…” diye durum kurtarma politikası takip ediyorlar.
Ne bekliyoruz? Eğer bu okul kanunsuz olarak kapanmışsa niçin açılmaz? Yok, kanun-nizam çerçevesinde kapamışsa nasıl açmaya kalkarsınız? Nasıl “Açacağız” dersiniz?
Ama gerçek şu ki, bu okulun faaliyeti kanun ve nizamlar çerçevesinde dur(durul)muştur.
Değerli okuyucular! “ABD’de bir Katolik-Protestan çekişmesi olduğunu bizimkiler biliyorlar mı?” diye soruyor musunuz? Aman sen de! İçte çekişip durmak varken…
Avrupa’da da Ortodokslar azılıkta. Yani, bu onların da doğrudan meselesi değil.
Rusya’ya gelince… Rusya’da nüfusun çoğu Ortodoks ise de Ruhban Okulu meselesi onların bile meselesi değil. Çünkü, “Dünya Ortodokslarının lideri olmak” çekişmesinden dolayı Moskova Patrikhanesi ile Fener Rum Patrikhânesi arasında çekişme var. Buna rağmen Moskova Patriği Kirill, her şeyi bir kenara itip, Fener Rum Patrikhânesi’ne bağlı Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasını istiyor.
Niye açacağız? Atatürk’ün de ifadesine göre, “Patrikhâne bir fesat yuvası” değil mi?
“Evet ama eskiden öyleydi. Kıyamete kadar da fesat yuvası olarak kalacak değil ya!” diyenlere, “Maalesef hiçbir değişiklik yok” diyerek şunu hatırlatırız:
Patrikhâne’de, ‘Bir Türk büyüğünü asmadıkça açılmamak üzere’ YEMİN EDİLEREK kapatılan KİN KAPISI hâlâ kapalı ve açılmamakta israr ediliyor…
Ey yöneticilerimiz! Bu milletin, “Heybeliada Papaz Okulu’nu açın” diye bir talebi yok. O talep yabancıların. Açarsınız veya açmazsınız o size kalmış.
Ama bu milletin sizden bir talebi var. Oylarıyla geldiğinizin bu millet, Ruhban Okulu’ndan da, Kin Kapısı’ndan da önce, sizden başka bir kapının açılmasını istiyor. Hem de ne isteyiş ne bekleyiş! Çölde susuzluktan dudakları çatlamış ve ölmek üzere olan bir insanın, gökten yağacak yağmura ağzını açıp beklediği gibi bekliyor. O kapıyı açın. Açacak mısınız?
O kapı, 12 yaşından küçük çocuklara kapalı olan Kur’an Kursu kapısı, bir mânada câmi kapısı, ibâdet ve ibâdethâne kapısı…
Cumhurbaşkanı olmadan Sayın Gül ve Sayın Başbakan zaman zaman Heybeliada Papaz Okulu’nun açılmasını istediklerini söylediler. Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik de istiyordu Papaz Okulu’nun açılmasını. Bakanlığı zamanında açılmadı...
Şimdi Moskova Patriği Kirill geldi. ABD ve Avrupalılar gibi, o da “Heybeliada Papaz Okulu’nun açılmasını” talep ediyor. Kirill, “Bana açılacağına dair bilgi verildi” diyor.
Yöneticilerimize sesleniyoruz: Papaz Okulu’nun açılmasıyla ilgili söylediğiniz ümit verici sözün bir benzerini de lütfen Kur’an öğrenme yasağı için söyler misiniz!…
Millete dönüp, “12 yaşından küçük çocuklar için Kur’an öğrenme yasağını kaldıracağız” diyerek hiç olmazsa milletin bağrına su serpseniz, yağmasanız da gürleseniz…
Çok mu zor! Bunu bile söyleyemiyor musunuz?
“Böyle bir söz söylersek bu sefer de millet bunu gerçekleştirmemizi ister” diyorsanız o başka.
Mecburi eğitimi 9 yıla çıkarıp, küçükleri 6 yaşından itibaren ailelerin elinden almak da Kur’an öğretimine baştan bir engeldir. Bunu da başka bir yazıda ele alırız inşallah…