Güzel Türkistan sana ne olduSebep vakitsiz güllerin soldu
Doğu Türkistan bir defa daha Çin zulmü altında inliyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyaretinin hemen ardından başlayan olaylarda şimdiye kadar 300’ün üzerinde Uygur Türk’ünün şehit edildiği bildiriliyor.
Bu Doğu Türkistan’da yapılan katliamların ilki değil.
Dönem,dönem yüz binlerce Müslüman çeşitli bahaneler ihdas edilerek katledildi.
20.Asır’da Doğu Türkistan’da 1931 ve 1944 yıllarında iki defa bağımsızlık ilan edildi. Birincisi Sovyet-Çin kuvvetleri tarafından, ikincisi Komunist Çin Ordusu tarafından şiddetle bastırıldı. İktidarı ele geçirmeden önce 1945'de gerçekleştirilen 7. Kongre'de farklı etnik kökenlere kendi geleceklerini tayin etme ve kendi kendini yönetme hakkı vereceğini taahhüt eden Mao, iktidara gelir gelmez sözlerini unuttu. Sincan’ın Çin’in bir parçası olduğunu ifade ederek, Doğu Türkistan’da korkunç bir sindirme politikası izledi.
Türkiye’ye uzaklığı yüzünden hiçbir yerden lojistik destek alamayan D.Türkistanlılar uluslar arası kamu oyu tarafından da nisyana terk edildiler.
En son Ecevit, Bahçeli, Yılmaz hükümeti döneminde Türkiye’ye davet edilen Çin Başbakan’ı Zamin’e madalya takıldı. Bir genelge yayınlanarak ülke genelinde Doğu Türkistan’la ilgili gösteri yapmak, gök bayrak taşımak yasaklandı.
Şimdi yine 1949 da, 1952 de, 1957 de,1960 yapılan katliamların bir benzeri icra ediliyor.
Kamu oyunun bu insanlık dışı uygulamaya sessiz kalmaması lazım. Bugün uluslararası toplum diye bir şey var. Onların dikkatlerini çeken gösteriler yapmak, tepkilerini harekete geçirmek, Çin zulmü karşısında seslerini yükseltmeyi sağlamak Doğu Türkistan Müslümanlarına yapılacak en önemli yardımdır. Bunu yapacak olan da meseleye duyarlı sivil toplum örgütleridir.
Bu bağlamda,önceki gün Ankara’da başta BBP olmak üzere bazı parti ve dernekler Çin Büyük elçiliğine yürüyerek Çin’in insanlık dışı zulmüne dikkat çekmek istediler. Ancak bazı görevlilerin yersiz müdahalesiyle tepkiler Çin’den güvenlik kuvvetlerine yöneldi. Bu tip gösterilerde Polisin daha dikkatli, daha töleranslı olması gerekiyor. Sonuçta bu gösteriler hükümetin elini kuvvetlendiriyor. D.Türkistan’daki kardeşlerimizin hakkını aramak, girişimlerde bulunmak için vesile hazırlıyor. Bu arada Ankara’ya atanan Emniyet müdürünün de çok isabetli bir atama olmadığını hatırlatmakta fayda var. Daha önce de Ankara’da görev yapan yeni emniyet müdürü, Milliyetçi-Muhafazakar gurupların gösterilerine sert müdahalesiyle tanınıyor. Bundan sonra da bu tip gösterilerde sınırı aşan, provokatif müdahaleler olacaktır. Hak arayanlara düşen itidal ve teennidir.
Doğu Türkistan İslam dünyasının kanayan yaralarından biridir.
Müslümanların hemen her yerde ezilmesi, horlanması, Osmanlı’dan boşanan yerin doldurulamaması yüzündendir. Müslümanların hamisi güçlü bir İslam devletinin olmaması, Müslümanların elindeki imkanların Müslümanların hukukunu koruyacak tarzda kullanılamaması her yerde benzer manzaraların ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Dostlarına güven veren güçlü bir Türkiye ezilen Müslümanların da moral kaynağı olacaktır.
Gençlik yıllarında Türkistan üzerine marşlar söyler, ağlardık. En sevdiğim marşlardan biri de Güzel Türkistan’dı. Türkistan marşını söylerken hayallerim Buhara’dan, Semerkant’a, Meraga’dan, Fergana’ya, Kaşgar’dan Urumçi’ye gider gelirdi.
Güzel Türkistan sana ne oldu
Sebep vakitsiz Güllerin soldu
Çemenler berbat, kuşlar hem feryat
Gönüller mahzun olmaz mıdır şad..
Şimdi yine Güzel Türkistan’a yanmak vaktidir. Kardeşlerimizi unutmayalım ki, unutulmayalım.