Gökhan Özcan

Gökhan Özcan

Her değişenin bir değişmezi olmalı!

Her değişenin bir değişmezi olmalı!

Zaman hayatı değiştiriyor, insanı da değiştirmesi doğaldır. Kendi tarihimden hatırlıyorum; idealleri ve hayalleri olan bir grup çulsuz genç olarak hayatla ilgili iddialarımızı ne kadar kolay taşıyor, sözlerimizi ne kadar pervasızca söylüyorduk. O havai hallerimizi çok özlemekle birlikte, bugün çok daha temkinliyiz. Herkes sadece bir hayat yaşıyor ve zamanın getirdiği bu geri çekilme hali çok dramatik görünüyor bu yüzden hepimize. Hayat karşısında adeta bir mağlubiyet gibi görüyoruz bu hali. Oysa belki de o kadar dramatik değil; akıntıları dinginliklere bağlayan doğal bir seyir hali belki de yaşadığımız bu değişim… Yavaş yavaş bu fikre alışıyorum ben. Havailikle durulmayı bir bedende, bir ruhta bütünlemeyi adım adım öğreniyorum. Belki bu bile o durulma halinin bir kazancı oluyor yaşayanlara.

İnsan ömrünü kaynaktan çıkarak dere olan, derelerle birleşip ırmak olan, ırmaklarla birleşip deniz olan suyun hikâyesine benzetmek mümkün. Yani seyir sürekli… Ama bunca değişkeni taşıyacak bir sabite ihtiyacı var hem suyun, hem insanın… O sabit hakikati kaybetmemektir.

Değişimin bir dirayet noktasının, bir namusunun, bir ahlakının olması gerek… Yeni zamanların en büyük imtihanının bu olduğunu sanıyorum acizâne. Her şeyin kaçılmaz bir seyir içinde değiştiği bir yerde değişmez olanı kaybetmemek imtihanı… Dikkat ediniz değişmez olana sahip çıkmak demiyorum, değişmez olanı kaybetmemek diyorum. Çünkü değişmez olan, adı üstünde, değişmekten korunmuştur. Ancak zamanın döngüsüne kapılanlar kaybedebilir elbet onu. İmtihan tam da budur.

İdealler ve hayaller günden güne ışığını kaybediyor, onların yerini ihtiraslar ve vehimler alıyorsa imtihan zorlaşıyor demektir. Bu suyun bulanmasıdır bir nevi. Hakikatin etrafını “ama”lar ve “belki”ler sarmaya başlamışsa, körlüğe giden yolun kapıları açılıyor demektir. Hakikatle aramızı açan her türlü mazerete dikkat kesilmeliyiz o zaman… O mazeretlerin oyuncağı olmayı bir kere sindirirsem içimize, devamı da gelecektir bu çözülmenin…

Hakikati pervasızca savunmakla soğukkanlılıkla savunmak arasındaki fark, hayatın doğal seyriyle açıklanabilir çoğu zaman… Ama hakikati savunmakla savunamamak arasındaki fark, insan olmayı önemseyenler için açıklanamaz bir farktır. Hakikati savunmaktan bizi neyin alıkoyduğunu bulamazsak zihinsel bir kangrenin kurbanı olabiliriz.

Modern zamanların kapıma getirip yığdığı her şeye karşı temkinli olmayı gerekli görüyorum ben. Pervasızlığımı bir parça yitirdim belki ama, zihnimi uyanık tutmayı denemekten vazgeçmiyorum. Birileri beni ruh dağarcığımda olmayan bir şeylere alıştırmaya çalıştığında işkilleniyorum. Her ucuzlukta bir yalan aramaktan vazgeçmiyorum. Her yeniliğe kolayca alışmakta bir yanlışlık görüyorum. Yeniliklere bağımlı olmayı ise fazlasıyla tehlikeli buluyorum. Kalemde sürekli goller görsem de mücadeleyi bırakmıyorum.

Bu zamanın değişimi çok hızlı, bu kesin… İnsan hakikatten aklını bir an bile alacak olsa, bir daha onu hiç bulamayabilir.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gökhan Özcan Arşivi