İslâm dünyası ve ABD’nin imajı
Geçtiğimiz günlerde, yaklaşık on beş yıldır tanıştığımız ve muhtelif vesilelerle görüştüğümüz, Arap âleminden kıymetli bir yazar arkadaşla yaz tatili için ailesiyle birlikte İstanbul’a gelmesi vesilesiyle görüştük. Aynı zamanda Arapça bir televizyon kanalında dünyadaki gelişmelerle ilgili bir tartışma programının da yöneticiliğini yapan ve uluslararası ilişkiler konusunda birkaç kitabı yayınlanan bu arkadaşla sohbetimizde söz Obama’yla birlikte ABD’nin İslâm âlemine yönelik politikasında değişim konusuna gelmişti. “Ahmed kardeşim, güçlü olan münafıklık yapmaz! Münafıklığı zayıf olan yapar. Çünkü güçlünün buna ihtiyacı yoktur!” dedi. Ben “Global ekonomik krizden dolayı buna ihtiyaç duyuyor olamaz mı?” diye sorunca; “Olabilir, ama global ekonomik krizin bir görünen bir de görünmeyen yanı var” diyerek krizin de bir oyun olarak kullanılıp pasif paraların aktif piyasaya çıkarılmasında değerlendirildiğini ileri sürdü.
Ben şahsen ABD’de Obama’yla birlikte bir değişim yaşandığını, fakat buna zaten kendisinin ihtiyaç duyduğunu, Obama’nın tutumu konusunda ise aynı düşüncede olmadığımı, İslâm dünyasına yönelik çağrılarını ve yakınlaşmasını samimi bulmadığımı, burada da bir ikiyüzlülük bulunduğu kanaati taşıdığımı söyledim.
Obama’nın Kahire konuşması öncesinde Arap dünyasına yönelik yoğun propaganda yapıldı ve bütün Arap toplumları heyecanlandırıldı. Bu yüzden Kahire konuşması bayağı yankılandı.
Gerçekte söz konusu konuşmada yeni bir şey yoktu. İşgal devletinin yeni Yahudi yerleşim merkezleri inşa etmesine tepki ve buraların inşaatlarının durdurulması çağrısı daha önceki ABD başkanları tarafından da yapılmıştı. Dolayısıyla önemli olan uygulamaydı. Bu arada Obama’nın Siyonist işgali meşrulaştırmaya daha fazla ağırlık verdiği, holokost hikâyesini Filistin’deki gayri meşru işgali mazur göstermek için kullanma kurnazlığına onun da başvurduğu dikkatten kaçmadı. Konuşma sonrasında izlediği tutumda Yahudi yerleşim merkezlerinin genişletilmesini engellemek için işgal devletine baskı yapmayıp işi kendi akışına bırakması Obama’nın çağrılarının eski ABD başkanlarının çağrılarından farklı olmadığını gösteriyordu.
Buna rağmen söz konusu yazar arkadaşımın kanaatleri Obama ile ABD’nin Arap dünyasında söze gelir bir şekilde imaj düzeltmeye başladığını gösteriyordu. Bunun sebebi biraz da arzu ve temenninin kanaate dönüşmesi olabilir. Siyonist işgal devletinin ABD’nin desteğiyle terör estirdiği, bu desteğin azalması, bazı uyarıların yapılması durumunda aynı cüretkârlığı gösteremeyeceği biliniyor. Ondan dolayı Obama’nın çıkışları ciddiye alınıyor ve önemseniyor. Arzulananın gerçekleşmeye başladığı düşünülüyor. Fakat bir ABD şirketinin gerçekleştirdiği anket bu kanaatin halk tabanında çok etkili ve yaygın olmadığını gösteriyor.
Anketlerin inandırıcılığı şüpheli olmakla birlikte ortaya koyduğu sonuçların genel bir kanaat oluşmasında dikkate alınabilir yanı vardır. Bazı anketler realiteyi tespit için değil yönlendirme, zihinleri belli bir tespitin doğruluğu kanaatine yöneltme amacıyla düzenlenir.
Pew Global Attitudes Project adlı araştırma şirketi “ABD’nin imajı” konulu dünya çapında bir anket düzenlemiş. ABD’nin Obama ile imaj düzeltme atağında ne kadar başarılı olabildiğinin ortaya çıkarılması amaçlanmış. Fakat bizim gördüğümüz kadarıyla tamamen vakıanın ortaya çıkarılması değil biraz yönlendirme yapılması ve böylece imaj düzeltme atağına katkıda bulunulması amacı da var.
Bununla birlikte sonuçlar imaj düzeltme atağının Türkiye ve Filistin’de başarısız kaldığını gösteriyor. Obama İslâm dünyasına olumlu mesajlar verme atağını Türkiye’den başlatmasına rağmen Türkiye halkının sadece % 14’ü Amerika’ya olumlu bakıyor ve bu oran Bush dönemine nispetle % 2’lik bir artış olduğunu gösteriyor. Ankete göre ABD’ye olumlu bakış oranının en düşük olduğu ülke de Türkiye.
Bizim gördüğümüz kadarıyla ABD’nin Obama ile birlikte Filistin’e yönelik politikasında söze gelir bir değişiklik olmamıştır. Filistin içi diyalog görüşmelerinin 25 Temmuz’da başlamayıp bir ay sonraya ertelenmesinde ABD’nin Ortadoğu temsilcisi General Dayton ile Netanyahu’nun oynadığı oyunun büyük rolü var. Pakistan’da resmî terörün devam etmesi ABD’nin Afganistan’da kontrolü ele geçirebilmesi ve bölgeyle ilgili hesapların önündeki engellerin kaldırılması içindir. Obama’nın İslâm âlemine yağ çekmesi ve İslâm’la bir savaşının olmadığını ileri sürmesi ise samimi değildir. ABD güçlü olmasına rağmen birtakım çıkar hesapları, siyasi komplolar ve imaj düzeltme atağı hatırına ikiyüzlülük yani münafıklık yapıyor. Münafıklığı zayıfın yapacağı, güçlünün buna ihtiyaç duymayacağı tespitini de pek isabetli bulmuyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.