Dünya Hilafet Devleti'ni nasıl kurduk?
-Alo abi, beni aramışsın; buyur, emret!
-Yahu nerelerdesin sen kardeşim; yukardan sıkıştırıyorlar durmadan; "Alıyorsunuz paraları, doğru dürüst bir icraatınızı görmüyoruz" diyorlar. Ne yaptın, tişört baskı işleri tamamlandı mı?
-Baskı işi mesele değil ki abi, konfeksiyonda çalışan arkadaşlar var, hallettik. Bayağı kaliteli tişörtler, ön tarafta "yaşasın İslam hilafetinin devleti", sırtında ise, "Hizbüttahrir Türkiye" yazıyor. Epey yekûn tuttu valla; bunları bedava dağıtmayacağız değil mi? On kâattan aşağı vermeyelim...
-Para işlerine takma kafanı sen, pankartlar ne âlemde pankartlar?
-Bana pankart için kimse bir şey söylemedi abi. Tişört dediniz yaptırdım. Pankart nasıl oluyor?
-Bak sen şu işe; yahu sana yolladığım talimatın eklerinde var. Mailin altına iliştirdiğim pdf dosyalarında ayrıntılı tarifler var. Görmedin mi be?
-...!
-Oo, sizinle zor kurarız bu hilâfet devletini biz; Dünya İslâm devletine böyle askerlik yapılmaz evladım. Dedik ki siyah bez üzerine beyazla basılacak; hem Arapça hem Latin harfleriyle; eni-boyu hep yazılı orada. Ayrıca hilâfet bayrağının tarifi de vardı orada; tabii onu da ihmâl ettiniz!..
-Etmedik abi, gördüm onu ben; Kelime-i Tevhid yazmıyor mu o bayrağın üstünde?..
-Yazıyor ne olmuş?
-Günah değil mi abi; çarpılmaz mıyız? Ben dursun dedim çarpılırız diye. Hani dini siyasete âlet etmek filan gibi olmaz mı?
-Hey ya Rabbim; bu elemanlarla biz nasıl koca hilafet devleti kurarız bilmiyorum. Oğlum, sen emri mütalaa etmeye kalkışma, söyleneni yap yeter. Adamlar sıkıştırıp duruyor, "Hani nerede Hizbüttahrir faaliyetleri; ortada bir icraat görmüyoruz" diyorlar, sen kalkmışsın günahtan bahsediyorsun. Ha, bu arada harita işi ne âlemde harita?
-Harita tamam abi; şahâne oldu. Bizim mahallede fotoşoptan anlayan bir çocuk var ona yaptırdık bilgisayarda. Baskı merkezinde de üç tane büyük boy renkli çıktı aldırdık. Süper! Baktıkça bakasım geliyor abi. Hilâfet devletimizin topraklarını turuncuya boyattırdım, sınırlarını da kalın beyaz çizgiyle çevirttim.
-ABD'ye bulaşmasaydınız bari; tembih etmiştim; ben görmeden ortalığa çıkarmayın ha!
-Olur mu abi, enayi miyim? Türkiye merkez vilayet, Balkanlar'ın tamamını aldım, tâ Viyana'ya kadar, ordan geçtim Ukrayna üzerinden Kafkaslara, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan, Doğu Türkistan derkeen...
-Çin'e Rusya'ya da ilişmeyin demiştim, Pekin'i filan almadınız değil mi haritaya?
-Geri zekâlı mıyız abi; alınır mı; Doğu Türkistan'ı almışım zaten, oradan indim güneye Pakistan zaten bizim, Bengaldeş'e elim değmişken Hindistan yarımadasını da katıverdim; ilerde bize dua eder keratalar. Oradan Cava, Sumatra, Endonezya... sonra geldik Afrika'ya. Tarif ettiğiniz gibi dörtte üçünü turuncuya boyayıp Müslüman yaptım. Madagaskar'ı filan da...
-İspanya'yı tembih etmiştim. Unutmadın değil mi?
-Tamam abi İspanya'yı aldım da, öyle bir başına kalakaldı orada tek başına garibim.
-Senin aklın ermez oğlum; bak kapatıyorum, harçlığınız var mı harçlığınız? Bugünlerde bir iki eylem patlatmamız lâzım, arkadaşların moralini yüksek tutun. Seneye kalmaz kuruyoruz Dünya Hilafet Devleti'ni. Seni de Ümraniye sorumlusu yapıyoruz ha; konuştum merkezle, tamamdır dediler, ona göre...
-Abi büyüksün; ellerinden öperim abi; ben şimdi bir koşu pankartçıya gidiyorum hemen...