Bahçeli ve Kürt açılımı
Kürt sorunu merkezli, demokratik açılımlar gündeme geldiğinden beri MHP lideri Devlet Bahçeli sert tepkiler veriyor.
Neye karşı çıktığını belirtmeden agresif bir üslupla hükümeti eleştiriyor.
Bahçeli gibi bir akademisyene –açılımların –mahiyetini görmeden tepki vermek yakışmıyor. Ortaya bir proje çıkar, bunların içinde aklınıza yatmayanları eleştirirsiniz. Ortada fol yok yumurta yokken tepki göstermek Bahçeli açısından bir inandırıcılık sorununun doğmasına neden oluyor.
Böyle bir tartışmanın başlamasını da eleştirebilirsiniz. Çünkü Kürt açılımı gündeme geldiğinden beri, eyalet sisteminden, özerkliğe, Anayasa’nın değişmesinden iki dilli devlet biçimine kadar geçmişte insanların duymaya bile tahammül edemedikleri bir çok konu gündeme geliyor.
Tartışmaya açmak bazen toplumu alıştırmak, hazımsızlıkları gidermek içindir. Bahçeli açılan tartışmalarda böyle bir gaye sezmiş olabilir. Ama yine de fikri muhtevadan yoksun, yavan, seyredeni rahatsız eden sert tepkiler bugünün siyaset anlayışına çok uygun değil. Bir bilim insanı görüşlerini daha mutedil, daha akıllı, daha rasyonel bir dil ile ortaya koymalıdır. Böyle bir üslup sizinle aynı kanaatte olmayanların bile sizi dinlemesine vesile olur. Bahçeli’nin üslubu ürküten, korkutan bir üslup. Bir Kürt kökenli vatandaşımız bu üslupta kardeşlik, dostluk, kaderdaşlık bulamaz. Kürt açılımından daha tehlikeli olan budur.
Hangi meseleyi tartışırsak tartışalım itidali kaybetmemeli, karşı tepkileri harekete geçirecek bir üslup kullanmamalıyız.Siyasi partilerin görevi,halkla devlet arasında köprü olmak,toplumda uç gösteren problemleri kronik hale gelmeden çözmektir.Tepki koyup, mukabil fikirler, alternatif düşünceler ortaya koyamamak politikasızlıktır.Bu tarihi dönemeçte MHP den beklenen mili bütünlüğümüzden taviz vermeden problemlerimizi çözecek teklifler, öneriler getirmektir.Milliyetçi birikim Türkiye’nin bir çok problemini çözebilecek derinliğe sahiptir.Ancak sistemle dans etmek, milliyetçiliği çoraklaştırmış, MHP’nin başarısına ve siyaset biçimine endeksli düşünce biçimi Milliyetçiliğin ülke meselelerine çözüm üretmesini engellemiştir.Parti ile özdeşleştirilen bir Milliyetçilik biçimi parti politikalarına alternatif projeksiyonlar geliştiremez.
MHP’ye ve parti taassuplarından sıyrılmış milliyetçiliğe tam bu noktada ihtiyaç vardır.MHP yıllarca Güneydoğu’da haksız bir şekilde Kürt düşmanı olarak takdim edilmiş bir partidir.Bu propagandanın kırılmaması MHP nin güneydoğu’ya girmesine mani olmuştur. Oysa 12 Eylülden önce Ülkü ocaklarının omurgasını daha çok Kürt kökenli Ocak başkanları meydana getiriyordu.Kimse kimsenin Kürt’üm demesinden gocunmuyor, Milliyetçilik farklı etnik kökenden gelen insanları birleştiren bir havuz işlevi görüyordu.Bir kaç yıl öncesine kadar Ülkü ocakları genel başkanı Kürt kökenli bir arkadaşımızdı.Şimdi aynı hoş görüyü, aynı kardeşlik şuurunu görmek mümkün değil. Bunun vebalinin MHP ye ait olduğunu söylemiyorum.Asıl vebal tüm dünyasını ırkçı, kavmiyetçi, Marksist bir söylem üzerine kuran Kürt/çü kökenli aydınlara aittir. Ancak MHP de tarihi sorumluluğunu yerine getirmiş değildir. Bahçeli’nin hassasiyetleri bölünme endişesinden kaynaklanıyorsa,ona düşen MHP’yi güneydoğu ile kucaklaştıran kendine ait bir proje sunmak,bununla toplum karşısına çıkmaktır. Bu hem MHP ye giydirilmeye çalışılan –Kürt düşmanı –imajını kıracak, hem de MHP yi Güneydoğu insanı ile buluşturacaktır. Kürt meselesinde MHP ile Güneydoğu’nun vuslatı açılımın kendisinden daha önemlidir. MHP bağırıp çağırmak yerine kendi perspektifinden güneydoğu meselesine çözüm önerileri sunmalı, sürecin MHP nin endişelendiği noktaya götürülmemesi için gayret sarf etmelidir.Bu üslup sorunu derinleştirmekten, MHP ye giydirilen imaja haklılık kazandırmaktan başka işe yaramıyor çünkü.