Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Terörist Kürtler!..”

“Terörist Kürtler!..”

Cumhuriyet gazetesinin abuk sabuk yazarı, “Kürt” kelimesini tek başına kullanamıyor.
Ya “bölücü” ekliyor yanına veya “terörist!..”
“Terörist” Kürtler, “Bölücü” Kürtler!..

O zihniyeti çok iyi tanıyor ve devirlerinin sona erdiğini bildiğimiz için aldırmıyoruz...
Lâkin, zaman zaman bir araya geldiğimiz bazı “Ilımlı-Milliyetçi” yazarların da, “Kürtler” hakkında olumsuz düşünceler içinde olduklarını görmek üzüyor bizi.
Yazarı böyle düşünen toplumun farklı katmanlarında da yer buluyor bu değerlendirmeler...
Mesela;
Yurt dışından gelen bir akrabam; “Şu Kürtlerin Allah belasını versin” dedi, birkaç hafta önce...
“Niçin böyle düşünüyorsun?” diye sorduğumda, “Bir geldiler bizim oralara, mahvettiler ortalığı. Bişey değil, onlara da ‘Türk’ diyorlar ve onlar yüzünden bizim adımız da kötüye çıkıyor” karşılığını verdi.

Ülkede, otuz küsur yıllık bir PKK terörü var;
“Kürt temsilcisi” olma iddiasındaki PKK’nın pisliği, Kürt kardeşlerimize de bulaşıyor.
Yurt dışındaki PKK’lılar Türklerin;
Türkiye’de terör estiren PKK’lılar da “Kürtlerin” adını kötüye çıkartıyor.
Her sülaleden en az bir Türk, PKK terörünün kurbanı olmuş...
Bunun doğuracağı bir reaksiyon elbette olacak...
Lakin, Türk kardeşlerimle konuştuğumda da hatırlatıyorum:
“Kürtlerle, PKK’lıları birbirlerinden ayırmak zorundayız!..”

Bunları, Kürt kardeşlerimizin gönüllerini almak için dile getirmiyorum...
Güneydoğu’ya en çok giden ya da hadi öyle demeyelim, Güneydoğu’daki Kürt kardeşlerimizle diyalogu-teması en çok olan “Türk” gazeteciler arasındayım...
Daha son yerel seçimler öncesinde, hemen bütün Güneydoğu illerine gittim... Ve her birinde dolu dolu ikişer, üçer gün geçirdim...
Çok sayıda Kürt siyaset adamıyla arkadaşlığım var.
Güneydoğu’dan pek çok gençle yazışıyoruz...
İlginizi çekecektir;
MHP’nin kalesi niteliğindeki Kastamonu’nun Kürt bölgeleri var; oralara Türkler pek gitmezler.
Ben giderim.
Uzatmadan ifade edeyim; bunca gözlemin, temasın ardından şunu gördüm ve şuna ikna oldum ki;
Kürtlerin kahir ekseriyeti “ayrılıkçı” değil...
Hatta şunu ifade edeyim,
Oyunu “DTP”ye atmış Kürtler arasında bile, “bölünmenin” sadece Türkler için değil, Kürtler için de felaket olacağı görüşünde olanlar var.
Öyle, “DTP’lidir, öyleyse marksisttir-dinsizdir” diye kestirip atmak da doğru olmaz.
Üst yönetim kadroların büyük bir bölümünün bu mahiyette olduğu söylenebilir; ancak, başta namaz olmak üzere ibadetlere riayet bakımından gıpta edilecek DTP’liler gördüm Güneydoğu’da...

Ve şunu da ifade edeyim;
Öyle kayda değer bir Türk düşmanlığı filan yok.
Her toplumun fanatikleri, şuursuzları varsa, Kürt toplumunun da var.
Kürtlerin büyük bir bölümünün Türklere husumeti, kini vesaire düşündüğü yok; sadece “Huzur içinde yaşamayı” hedefliyorlar.
Diyarbakır’da bir mobilya tüccarıyla konuştum.
Hali vakti yerinde, çok iyi bir arabaya biniyor.
Her yaz tatile çıkma imkânı var...
Buna rağmen, “Yaşadığı şehirden uzaklaşmak istediğini” belirtiyor...
Geçtiğimiz ay Çanakkale’ye gitmiş...
Gecenin 12’sinde, sahilde dondurma sefası yaparken...
“Bizimkisi de hayat mı?” diye düşünmüş...
Ve oradan bir ev alıp, yerleşmeye karar vermiş...

Böyle bir şey yaptığı takdirde pişman olabileceğini söyledim de...
“Pişman olana kadar ölürüz, hiç olmazsa huzur içinde ölürüz” karşılığını verdi.
Hali vakti yerinde bir Kürt böyle düşünüyorsa, işsizliğin pençesindeki Kürt ne yapsın?..
İşte...
Bir ilden bir başkasına otobüsle geçerken, “Sokakta satmak üzere terlik almaya giden” bir gençle konuştum...
“Çiftini 5’e” satacakmış terliklerin;
“Yol parası filan 4’e geliyor” dedi.
Günde, en fazla 10 çift satabilirmiş...
Kazanacağı en fazla 10 lira yani!..
Bu genç evliymiş -“niye o kadar çok” diye sormayın-; şimdiden beş çocuğu varmış.
Üçü bebek, ikisi, bir ve ikinci sınıfta...
Bu hayat mücadelesi veren bir genç, neyse ki PKK’nın eline düşmemiş...
Bundan sonra da “düşmemek için elinden geleni yapacak”mış!..
O genç ve birçokları “Türkleri” düşünmüyor...
Aslında, vatan bütünmüş, değilmiş onu da düşünmüyor...
Derdi var;
Kendi geleceğinden vazgeçmiş, çocuklarını ne yapacağını düşünüyor.
TÜRKLER-KÜRTLER VE NEFRET...
Evet; Kürtlerle Türkler arasında fark yoktur.
Her iki gruptakiler de mutlu ve huzurlu yaşamak isterler.
Çoluk çocuklarına iyi bakmak, mürüvvet görmek isterler...
İnsana muhatabız; Kürt’e veya Türk’e değil...
Bu memlekette, “Kürtlerin aslında şeytan neslinden geldiğini, Hazret-i Peygamber’in (SAV) son derece çirkin bir Kürt beyini (Büğdüz) görünce ‘Kavminiz hiç huzur bulmasın’ diye beddua ettiğini” ileri süren sapkın kitaplar basıldı...
Ve bu kitaplar, Ergenekoncu Diyanet yönetimleri dönemlerinde, bütün müftülüklere “Tavsiye” yazısı ile gönderildi!..
Böylesine ağır kışkırtmalara rağmen, bir iç savaş meydana gelmediyse, Anadolu’nun sağduyusundandır.
Bu sağduyuyu zorlamanın da âlemi yoktur!..

Şimdiye kadar ne olduysa oldu...
Bundan sonrasına bakacağız...
Ya PKK’yı ve “Âmiri” olan Ergenekon’u dışlayarak, Kürt kardeşlerimizle el ele vereceğiz;
Ya da terörün yol açtığı nefret dalgası her defasında biraz daha büyüyerek üzerimize gelecek...
Ve hepimizi boğmayı hedefleyecek...
Bu iktidar döneminde çözülmezse bu PKK meselesi, bir daha zor çözülür...
“Kurumlar” bu noktaya bir daha zor gelir!..
Şovenizmi bir kenara bırakıp, memleketimizi kurtarmaya bakalım!..
Memleketimizi ve çocuklarımızı!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi