Vakıflar Yasası Bir Vebaldir

Vakıflar Yasası Bir Vebaldir

Bir gaflet içinde geçirmeye çalıştıkları Vakıflar Yasası’nda, herhalde sona geliniyor. Bu yasanın A.N. Sezer’in veto ettiği 9 maddesini geçirmeye çalışıyorlar. A.N.Sezer o dokuz maddeyi neden veto etmişti? Lozan anlaşmasının şartlarına aykırı olduğu için. Geçen gün de bizim gazete meseleyi şöyle özetleyen bir başlık kullanmıştı: Yasa değil, Sevr!

Bu yasa dolayısıyla nasıl Türkiye’nin kuyusunun kazıldığını kimbilir kaçıncı kere yazacağım. NATO’nun (Ankara Ticaret Odası) “Misyoner örgütleri ve Misyoner Faaliyetleri” adlı kitabından faydalanıyorum. 262 sayfadan, Aytunç Altındal’ın bir yorumundan başlayacağım:

“özel ve özerk statüde bir Hıristiyan Ruhban Yüksek Okulu kurmak istemektedirler. “Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarını karıştırmayın” demektedirler. Biz bu okulu liseden sonra bir yıl eğitim verecek uluslararası statüye tâbi olarak kurmak istiyoruz, demektedirler. Böyle dayanaksız bir noktadan başlattıkları hareket, bir sonuç vermeyince de bizi insan haklarını ihlâl etmekle suçlamaktadırlar. Bunun bir sonraki aşaması Ayasofya’yı ortodoksların ibadetine açma talebi olacaktır.”

Bu sözlere kitabın ilavesi şudur:

“1998 yılının aralık ayında Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türk Devleti adına propaganda ve yolsuzluklar yaptığı gerekçesiyle Heybeli Ruhban Okulu Yönetim Kurulu’nu feshetmiştir.”

“Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarını karıştırmayın” ne anlama geliyor görüyor musunuz? İşte ortaya çıkıyor. ABemirleriyle, Türkiye yasaları değiştirilerek, iş halledilecek.

***

Vakıflar kanunuyla murad edilen, Patrikhane’ye geniş imkânlar ve mekânlar sağlamaktır. TC’nin bugüne kadar, bütün kurumları ve devlet idaresindeki adamlarıyla böyle bir tehlikeli işe girişmemiş olmalarının sizce bir anlamı yok mu? Karamanlis Anıtkabir’deki deftere niye o kadar soğuk, hatta saygısız bir yazı yazmıştır? Atatürk’ten ne istiyorlar, TC’den ne istiyorlar, düşünmüyor musunuz? Kitaptan, devam edelim:

“Adeta Türkiye’yi kuşatma ve milletlerarası sistemden tecrit etme anlamına gelen bu Yunan stratejilerinin bir boyutu olarak gündeme taşınan Fener Rum Patrikhanesi, 1990’dan itibaren şu dört hedefi gerçekleştirmek için açıkça çalışmaktadır:

1-Ekümenik ünvanını alarak 1500-2000 kişilik bir cemaatin, azınlık kilisesinin dinî makamı olmaktan çıkarak, Vatikan benzeri bir özerk, evrensel dinî-siyasî makam haline gelmesi,

2-1971’de kapatılan Heybeli RuhbanOkulu’nu açmak, buraya “yabancı” öğrenci de almak,

3- Ayasofya’nın tekrar kilise haline getirilerek ibadete açılması

4- Patrik seçiminde Türkiye vatandaşı olma zorunluluğunu kaldırmak.

***

“Fener Rum Patrihanesi’nin gayr-i meşru çocuğu: Mavri Mira! Mondros’tan sonra kurulan en önemli Rum terör örgütlerinden birisi de Yunan hükümetinin maddî ve mânevî yardımlarını gören Mavri Mira idi. Doğrudan doğruya Venizelos’tan direktif alan bu örgütün, Rumların silahlandırılmasında ve çete faaliyetlerinin meydana getirilmesinde büyük payı vardır.

Ruh sağlığımı korumak ve yazının kalanını başka güne devretmek için şimdi bununla yarı bağlantılı başka bir konuya geçmek istiyorum.


“Avrupalılar Utanın!”

Başkan Putin, Kosova’nın bağımsızlığı dolayısıyla “çifte standart” gösteren Avrupalılara böyle sesleniyor. Evet gerçekten de KKTC 40 yıldır tanınmayı bekliyor.


Claudia Roth, sen de utan!

İkide bir Türkiye’ye gelen ve insan hakları konusunda devletimizi küçümseyen iri kıyım bir Alman yeşili vardır bilirsiniz. Bu kadından illallah çekmişizdir. Almanya’daki yangın faciasında hâlâ delil bulamayan(!) robot resim çizemeyen, işi sürüncemeye sokan Almanya için bu kadının bir itirazı, bir uyarısı, bir “kınama”sı var mı? Avusturya’da da başlayan Türk evleri yangınlarına dair bir söyleyeceği var mı?Varsa yoksa, o belli ideale dayalı bir güneydoğu faaliyeti ve bunun üzerinden şekillendirdikleri insan hakları oyunu!

Putin’i kutlarım, Siyonist ideolojiye hizmet etmeyen herkesi kutlarım! Siyonist ideolojiye hizmet eden herkesi ve işbirlikçilerini kutlamam, tel’in ederim.
Neyse ki dünyada sevilmeye layık liderler de eksik olmuyor. Chavez ve diğer Güney Afrika bağımsızlıkçı liderleri, İran lideri! Bunlar dikkat edin, anti-emperyalist söylemleriyle dünyanın sempatisini kazanıyorlar. Hiçbiri kendi vatandaşlarının bir kısmına yönelik azarlama, “öfke” tavırları göstermiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi

Leke

26 Ağustos 2009 Çarşamba 01:09