Ulusal bilinç mi ulusal linç mi?

Şovenizm’in, hatta örtük faşizmin toplumun ta içine kadar nasıl sirayet ettiğini fark ediyor musunuz? Ya da dehşetli bir çelişkinin, tutarsızlığın insanların söz ve davranışlarına nasıl sindiğini? Bunlar bizim yaşam tarzımıza müdahale edecek diye AK Parti hakkında gereksiz vehimlere kapılan laik orta sınıf, kendisine yapılacağı vehmini taşıdığı müdahaleleri Kürtler üzerinde pekala yapabiliyor. Kürtler şöyle haindir, böyle kabadır diyerek bir etnisiteyi toptan infaz eden, bunlar verdikçe daha çok ister diyen ahbaplarımız, akrabalarımız var etrafımızda... Müesses nizamın kendi hükümranlığının devamı için kullandığı korku ve nefret bir kez daha hükmünü icra ediyor. Askerlik yaparken, Kürtlerin su şişelerine zehir koyduğu hezeyanıyla korkutulan genç, evine döndüğünde aylar boyunca maruz kaldığı milliyetçi bilinçlendirmeyle zihninde oluşturulan Kürtler kötüdür düşüncesini etrafına yayabiliyor mesela...
***
Kendi ırkından, dilinden olmayana nefret duymak ne zamandır ulusal bilinç oldu ki! En temel insan hakkı olan kendi dilinde konuşma, seslenme, şarkı söyleme hakkını bir lutuf gibi verip, sonra da “bunlar bugün bunu isterler, yarın toprak da isterler” diyebilmeyi, aklım idrak, vicdanımsa kabul edemiyor. Almanya’da şunun şurasında 40 yıllık Türk toplumuna yapılan ayırımcılıkta kabaran ulusal bilinç, kendi ülkesinde aynı ayırımcılığı, üstelik yakılan köylerle, faili meçhul cinayetlerle, yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan insanlara yapabiliyor.
***
6-7 Eylül 1955’te İstanbul’da bu ülkenin alnına şovenist lekeyi süren zihniyet, 55 yıl sonra hâlâ aynı cevvaliyetle Kürtlere nefret pompalamakla meşgul... Ve benim ülkemin millî duyguları her an kabarmaya hazır insanları, 25 yıldır süren savaştan, heba olan on binlerce hayattan, kaybedilen nesillerden ibret almadığı gibi, Kürt açılımı diyerek bu meseleyi halletmeye talip olanlara da hain diyebiliyor. Ne diyelim, böyle ulusal bilinç düşman başına...