Irak’ta kanlı gün
Dün Afganistan’da seçimler gerçekleştirildi. Dolayısıyla gündemin öncelikli konularından birinin bu seçimler olması beklenirken Bağdat’ta meydana gelen korkunç patlamalarla birlikte bütün dikkatler Irak’a yöneldi. Biz de Afganistan’da seçim öncesi durumun genel bir değerlendirmesini yapmayı düşünürken Irak’ta meydana gelen olaylara yöneldik. Afganistan’daki siyasi durum ve seçimin nasıl bir etkisinin olabileceği konusundaki değerlendirmemizi de inşallah seçim sonuçlarının belli olmasından sonraya bırakmayı uygun gördük.
Ne yazık ki Irak mübarek Ramazan’a bu yıl da bomba sesleriyle ve kanla girdi. İşgal güçlerinin şehir merkezlerinden tamamen çekilmelerine ve ülkeden çekilme konusunda takvim vermelerine rağmen saldırılar, eylemler son bulmadı. Bu saldırıların işgale karşı yürütülen mücadeleyle ilgisi olabilir mi?
Verilen bilgilere göre bir saatlik süre içinde toplam altı bombalama gerçekleştirildi. Birinde hedef Dışişleri Bakanlığıydı. Bakanlığa sadece birkaç metre ileride bir buçuk ton patlayıcı yüklü kamyonetle gerçekleştirilen intihar saldırısında bakanlık binası büyük zarar gördü. Buradaki patlamada ölen ve yaralananların çoğunu bakanlık çalışanları oluşturuyordu. İkinci bombalama eyleminin hedefi Maliye Bakanlığıydı. Verilen bilgiye göre buradaki eylemde 270 kişi yaralanırken, 13 kişi de hayatını kaybetti. Yaralananlardan 250 kişi Maliye Bakanlığı’nda çalışanlardandı. Diğer eylemlerden biri şehrin merkezindeki Keyfa caddesinde, biri Salihiyye mahallesinde, ikisi de Beyrut Meydanında gerçekleştirildi. Bu eylemlerden etkilenenler genellikle alelade vatandaşlardı. Son verilen bilgilere göre tüm patlamalarda ölenlerin sayısı 95’i bulurken, 563 kişi de yaralandı.
Evvelki gün (19 Ağustos Çarşamba) gerçekleştirilen bu eylemler yüzünden Bağdat, Şubat 2008’den bu yana en kanlı gününü yaşamıştı.
Eylemlerin ne amaçla ve kimler tarafından yapılmış olabileceğine dair söylenenlerin tümü şimdilik sadece tahminden ibarettir. Biz de yazımızda bu tahminleri ve ihtimalleri resmi açıklama yapanların veya yorumcuların ağzından aktaracağız. Ancak başta şunu ifade edelim ki ister mezhebi ister siyasi gerekçelerle gerçekleştirilmiş olsun Irak’ta savunmasız halkın hedef alındığı bu tür eylemler işgale karşı yürütülen mücadeleye hiçbir yarar sağlamamış, tam aksine bu mücadeleyi yıpratmış, olumsuz yönde etkilemiştir.
Burada ilginç bir husus ABD yetkililerinin, kendi askerî güçlerini şehir merkezlerinden çekmelerinden sonra yeni saldırılar olabileceğine dair endişelerini dile getirmeleriydi. Bunu acaba neye binaen söylüyorlardı? İstihbarat bilgisine mi? İstihbarat bilgilerinin olması tedbirlerin de artırılmasını gerektirmez miydi?
Normalde saldırıların işgal güçlerini hedef alması gerekirken, saldırı eylemi planlayanların onların çekilmesini beklemeleri “yoksa bunlar işgale karşı değil de Irak halkına karşı savaşan gizli savaşçılar mıdır?” sorusunu akla getiriyor. Yahut bazı yorumcuların da ifade ettiği gibi ABD kendi işgal güçlerini ve emniyet organlarını bu tür saldırılara karşı bir engel olarak göstermek amacıyla böyle bir komploya mı başvurdu? Nitekim Iraklı yorumculardan Abdulkerim el-Aluci böyle bir şeyin muhtemel olduğunu dile getiriyor. Aluci, ABD’nin yerleştirdiği özel güvenlik teşkilatı Blackwater’ın bir koruma olduğu, onun çekilmesiyle korumanın kalktığı ve tehlikenin kendini gösterdiği intibaı vermek amacıyla bu saldırıların planlanmış olabileceğini söylüyor.
Başbakan Nuri el-Maliki ise Baasçıları ve aşırı uçları suçladı. Maliki, aşırı uçların tekfir yoluyla masum insanların kanlarını akıtmayı helal gördüklerini ileri sürdü. O, aynı zamanda Ocak 2010’da düzenlenecek seçimleri etkileme amacının da olabileceğini ifade etti. Bunu yorumcu el-Aluci de dile getiriyor ve Maliki hükümetinin başarısız gösterilmesi amacıyla bu eylemlerin planlanmış olabileceğini söylüyor.
Şii partilerinden Davet Partisi’nin ileri gelenlerinden Haydar el-Ibadi isim vermeden bazı Arap yönetimlerini suçladı. Suudi Arabistan’ı kastettiği tahmin ediliyordu. Çünkü onun bu iddiası milletvekili Sami el-Askeri tarafından isim verilerek teyit edildi. el-Askeri, Suudi Arabistan’ın Irak’ta kargaşa çıkarmak amacıyla önemli harcamalarda bulunduğuna dair ellerinde istihbarat bilgileri bulunduğunu ileri sürdü.
Not: Bugün Mescidi Aksa’nın yakılışının kırkıncı yıldönümü. Bu münasebetle İstanbul’da işgal yönetimi konsolosluğu önünde gösteri düzenlenecek. Daha başka etkinliklerden ve çağrılardan da inşallah müteakip yazımızda söz edeceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.