Yugoslavya'nın parçalanması
CHP Lideri demokratik açılımlara itirazlarını söylerken Yugoslavya’nın parçalanmasını da örnek gösterdi.
Parçalanma fobisi basit bir vehime dayanmıyor. 19 Yüzyıla girerken bütün bir balkanlara, Ortadoğu’ya hakim olan bir millet 20. yüzyılın başlarında Anadolu’ya hapsolmuştur. Sırbistandan başlayarak önce Balkanları, sonra da birinci dünya harbinde Ortadoğu’yu kaybetmiştir.
Son iki yüz yılı kayıplarla geçen bir milletin parçalanma fobisi taşıması son derece gerçekçidir. Bu korku olmayan gerekçelere değil, tamamen tarihi gerçeklere dayanıyor.
Baykal’ın parçalanma endişesi böyle bir tarihi arka plana mı yoksa AKP’ye muhalefet hassasiyetine mi dayanıyor bilemiyorum. Ama bildiğim son iki yüz yılımızın bir nevi bölünme, parçalanma, küçülme asırları olduğudur.
Yugoslavya’ya gelince, bize ne kadar örnek olacağından ziyade, öncelikle nasıl kurulduğunun bilinmesi gerekiyor.
Yugoslavya, Sırpça da Yugo(Güney) slavya (Slavlar) demek.
Sırplar, Hırvatlar, Slovenler ve Bulgarlar Güney Slavları oluştururlar. 1918 de Güney Slav uluslarının Sırp-Hırvat-Sloven krallığı adıyla kurdukları devletin adı 1928 yılında Yugoslavya olmuştur.
Sırp-Hırvat ve Bosnalı Müslümanlar arasında ulusal kimliğin oluşumu, tarihsel geçmiş ve geleneklerin dışında din mezhep farklılığına dayanmaktadır. Sırplar Katolik, Hırvatlar Ortadoks’tur. 15 Yüzyıla kadar teslis inancını ret eden bogomil öğretisine mensup olan Boşnaklar bu Yüzyılda topluca Müslüman olmuşlardır.
1918 kurulup 1929 da Yugoslavya adını alan devlet 1941 yılındaki Alman işgaline kadar varlığını korumuş, bu tarihte işgal sonucu dağılmıştır.
İkinci Yugoslavya dönemi ise ikinci dünya savaşından sonra 1945 yılında Tito tarafından kurulmuştur. İkinci Yugoslavya döneminde, Sırp-Hırvat ve Slovenlerin dışında Boşnaklara, Makedonlara ve Karadağlılara da devlet örgütlenmesinde haklar tanınmıştı. Yeni Yugoslavya’ya yön veren esaslar şunlardı: Sosyalist piyasa ekonomisi,özyönetim, federalizm,bağlantısız dış politika ve 1941 kulübü. Partizan hareketinin kuruluş dönemindeki adı 1941 kulübüydü.Tito partizan hareketinde yer alan arkadaşlarını daha sonra kilit noktalara getirmiştir.
Yugoslavya’nın parçalanması, daha çok, kuruluşunda kabul edilen ilkelerde yatıyor. Madde, madde ifade etmek gerekirse Yugoslavya’nın parçalanma sebepleri şu şekilde özetlenebilir.
1-Yönetimin uluslara eşit yaklaşımı benimsemesi ve azınlıkların haklarını koruyacak önlemler alması, hem ülkede etnik gerilimin ortadan kalkmasını sağlamış, hem de bir paradoks olarak Cumhuriyetlerde milliyetçi kümelenmelere sebep olmuştur.
2-Ulus sorununa en iyi çözüm olarak kabul edilen federalizm,Cumhuriyetlerin sınırları içinde Federasyondan ayrı ekonomik bir pazarın oluşmasına vesile olmuştu.
3-Federasyonun en kalabalık üyesi Sırp’ların tahakkümcü tavrı diğer Cumhuriyetlerin federasyonla bağlarının gevşemesine neden olmuştu. 1989 da Fedaral yasalarla çelişmesine rağmen Kosova ve Voyvodina’nın Sırplar tarafından özerklik statülerine son verilmesi diğer Cumhuriyetleri de ürkütmüş,kendi kaderlerini belirleme düşüncesine itmiştir.
4-1965 de adem-i merkeziyetçiliğin bir gereği olarak Cumhuriyetlere siyasi ve ekonomik konularda karar alma yetkisi tanınmış, bu karar ekonomik milliyetçiliği kamçılayarak, Cumhuriyetin sınırları içerisinde ülke genelinden ayrı ve kendine yeterli pazarların oluşmasına vesile olmuştur. Bu gelişmenin tabii bir sonucu olarak Cumhuriyetlerde Milliyetçi eğilimler ortaya çıkmış ve bu eğilimler gün geçtikçe güçlenmiştir. Cumhuriyetlerde yönetimde bulunanlar doğal olarak Yugoslavya’nın geneli yerine öncelikle kendi Cumhuriyetlerinde yaşayanları menfaatlerini düşünerek hareket etmişlerdir. Analizciler parçalanmanın en önemli sebeplerinden birinin Cumhuriyetlere ekonomik konularda karar alma yetkisi verilmesi olduğunu söylemektedirler. Türkiye’de mahalli idarelerin güçlendirilmesine dönük taleplerin bu tecrübe ile yakından ilişkisi olduğu söylenebilir.
5-Cumhuriyetlerde milliyetçi eğilimler arttıkça Tito, Cumhuriyetlerin yetkisini genişleterek bunalımı aşmaya çalışmış, bu da Cumhuriyetleri merkezi yönetimden iyice uzaklaştırmıştır.
6-Tito’nun başta olduğu dönemde Slav uluslarının etnik kimliklerini aşarak bunun yerine daha geniş bir Yugoslav kimliği koyma projesi başarıya ulaşamamıştır. Yugoslav kimliğinin içi doldurulamamış, yapay bir kimlik olarak işlevsiz kalmıştır.
7-İkinci dünya savaşı öncesi Yugoslavya’yı meydana getiren ulusların birbiriyle savaşında bir milyon 700 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Bu o tarihteki Yugoslavya nüfusunun yüzde 11'ine tekabül etmektedir. Bu acı tecrübe Cumhuriyetlerin birbirine karşı her zaman teyakkuzda olmasına sebep olmuş, milliyetçi hisleri beslemiştir.. Bütün bu sebeplerle daha bir çok nedenin bir araya gelmesi ile Yugoslavya 1991'de Hırvatistan ile Slovenya’nın bağımsızlığını ilan etmesi, Almanya ile AB'nin bağımsızlıklarını tanıması ile dağılmıştır. Bize ne kadar benziyor, takdir okuyucunun.