Fitnenin Kıskacındaki Afrika
Bir önceki yazımızda da dile getirdiğimiz üzere Afrika kıtası
yoksulluğun ve açlığın kıskacında olduğu kadar aynı zamanda fitnenin
kıskacındadır. Ortaya çıkan durumun birinci sorumlusu emperyalizmin
yüzyıllardan beri süren politikalarıdır. Fakat bugün devam ediyor
olmasında mevcut fitne odakları rol oynuyor. Bu odaklar arasında
uluslararası Siyonizm ve onun himayesindeki İsrail başta geliyor. Bu
açıdan Libya Başkanı Muammer el-Kazzafi’nin Afrika’daki ihtilaflar ve
çekişmelerle ilgili olağanüstü zirvenin açılış konuşmasında yaptığı
uyarılar anlamlıydı.
Kazzafi, Afrika ülkelerinin liderlerinden İsrail sefirlerini kovmalarını
istedi. Çünkü bunların bulundukları yerlerde sadece fitne kaynağı
olduklarını dile getirdi. Afrika ülkeleri liderlerinden İsrail işgal
devletinden bir şey beklememelerini isteyen Kazzafi, “İsrail bir şey
vermez sadece alır” dedi. Libya lideri, Siyonist işgal devletinin
Afrika’yla ilgili önemli emelleri olduğunu hatırlatarak bu emellerini
gerçekleştirmek için muhtelif oyunlara başvurduğunu ve fitne
politikalarından yararlandığını ifade etti. Darfur’daki ayrılıkçı
gruplardan birinin Tel Aviv’de büro açtığına aynı grubun liderinin de
Fransa’da korunduğuna dikkat çekerek çağdaş emperyalist güçlerle
Siyonist işgal devletinin Afrika’ya yönelik fitne politikalarındaki
işbirliğine işaret etti. Kazzafi’nin sözünü ettiği grup ise Abdulvahid
Muhammed Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi’ydi.
Kendisiyle Beyrut’ta görüştüğümüz Kenyalı bir zat, 2003’te Kenya’nın
başkenti Nairobi’de gerçekleştirilen bombalama eylemlerinden sonraki
gelişmelerle ilgili ilginç bilgiler vermişti. Daha önce bir yazımızda
aktardığımız bu bilgileri konuyla ilgisinden dolayı burada da vermek
istiyoruz. O zat, olaylardan sonra İsrail ve Amerika'dan
istihbaratçıların Kenya'ya geldiklerini, özel sorgulama büroları
açtıklarını ve olaylarla herhangi bir ilişkileri olsun olmasın İslâmi
faaliyetlerde öne çıkmış bütün herkesin buralara alınıp sorgulandığını
ifade etmişti. İsrail'in gönderdiği istihbaratçılar sorgulama
organizasyonunda Kenyalı yetkilileri devre dışı bırakmış ama onlardan
istenenleri tutuklayıp kendilerine teslim etmeleri, bilgi toplamaları
vs. gibi işler için yararlanmışlar. İşgalci Siyonist devletin ve ABD’nin
istihbarat teşkilatları daha sonra Kenya’nın muhtelif şehirlerinde
"teröre karşı savaş" büroları açtı. Bu büroların amacı ülkedeki tüm
İslâmî faaliyetleri terörle irtibatlandırmak, böylece şüpheli hale
getirmek ve bu yolla önlerini kesmekti.
Bu örnek çağdaş emperyalizmin ve onun himaye ettiği Siyonist devletin
Afrika üzerindeki oyunlarının ve fitne politikalarının boyutlarını
ortaya koyması açısından düşündürücü. Kenya, Afrika’ya yönelik
emperyalist politikalarda bir üs görevi gördüğünden belki biraz daha öne
çıkmış olabilir. Ama diğer ülkeler de emperyalizmin ve Siyonizmin fitne
politikalarının kıskacından kurtulabilmiş değil.
Libya liderinin üzerinde durduğu önemli bir husus da Afrika ülkelerinin
ihtilaflara ve çekişmelere karşı bağımsız stratejiler geliştirmeleriydi.
Kazzafi, Afrika liderlerine yaptığı çağrıda sorunları büyük devletlerin
emellerine alet olmadan kendi içlerinde çözmek için formüller
üretmelerini istedi. İşte asıl mesele de burada odaklanıyor. Emperyalist
güçler Afrika’yı sömürürken bu kıtanın yönetimlerini kendi politika ve
hesaplarına zincirlerle bağladı. Büyük devletlerin yani çağdaş
emperyalizmin emellerine alet olmadan bağımsız stratejiler
geliştirebilmeleri için bu zincirleri kırmaları lâzım. Her birinin
yalnız başına zorlamasıyla zincirini kırması mümkün değil. Güçlerini
birleştirmeleri ve birlikte zorlamaları gerekiyor. Her ne kadar Afrika
Birliği çatısı altında bir araya gelseler de güçleri birleştirme
konusunda ciddi bir faaliyet göremiyoruz.
Toplantı sonunda Trablus Bildirisi adıyla ortak bildiri yayınlandı.
Bildiride vurgulanan hususların birçoğu alışılagelmiş sözlerden
ibaretti. Afrika kıtasında güvenlik ve barışın hâkim kılınması ve dünya
barışına katkı için işbirliğinin artırılması; işbirliğinin pratiğe
taşınması için projeler geliştirilmesi ve bu projelerin teşkilatın bir
sonraki olağan zirvesine sunulması istendi. Bu konudaki projelerin
hazırlanmasının takibi görevi de teşkilatın dönem başkanına verildi.
Afrika’daki kaynakların değerlendirilmesi açısından mevcut ihtilafların
ve sorunların üzerine gidilmesinin zorunlu olduğu vurgulanarak bunun
ihmal edilmemesi; ihtilafların ve çatışmaların sona erdirilmesinin
ardından özellikle çatışmalardan zarar görmüş bölgelerin yeniden imarı
ve Afrika’nın kalkındırılması için yapılacaklar hakkında rapor
hazırlanması talep edildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.