Ahmet Varol

Ahmet Varol

Fitnenin Kıskacındaki Afrika

Fitnenin Kıskacındaki Afrika

Bir önceki yazımızda da dile getirdiğimiz üzere Afrika kıtası

yoksulluğun ve açlığın kıskacında olduğu kadar aynı zamanda fitnenin

kıskacındadır. Ortaya çıkan durumun birinci sorumlusu emperyalizmin

yüzyıllardan beri süren politikalarıdır. Fakat bugün devam ediyor

olmasında mevcut fitne odakları rol oynuyor. Bu odaklar arasında

uluslararası Siyonizm ve onun himayesindeki İsrail başta geliyor. Bu

açıdan Libya Başkanı Muammer el-Kazzafi’nin Afrika’daki ihtilaflar ve

çekişmelerle ilgili olağanüstü zirvenin açılış konuşmasında yaptığı

uyarılar anlamlıydı.
Kazzafi, Afrika ülkelerinin liderlerinden İsrail sefirlerini kovmalarını

istedi. Çünkü bunların bulundukları yerlerde sadece fitne kaynağı

olduklarını dile getirdi. Afrika ülkeleri liderlerinden İsrail işgal

devletinden bir şey beklememelerini isteyen Kazzafi, “İsrail bir şey

vermez sadece alır” dedi. Libya lideri, Siyonist işgal devletinin

Afrika’yla ilgili önemli emelleri olduğunu hatırlatarak bu emellerini

gerçekleştirmek için muhtelif oyunlara başvurduğunu ve fitne

politikalarından yararlandığını ifade etti. Darfur’daki ayrılıkçı

gruplardan birinin Tel Aviv’de büro açtığına aynı grubun liderinin de

Fransa’da korunduğuna dikkat çekerek çağdaş emperyalist güçlerle

Siyonist işgal devletinin Afrika’ya yönelik fitne politikalarındaki

işbirliğine işaret etti. Kazzafi’nin sözünü ettiği grup ise Abdulvahid

Muhammed Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi’ydi.
Kendisiyle Beyrut’ta görüştüğümüz Kenyalı bir zat, 2003’te Kenya’nın

başkenti Nairobi’de gerçekleştirilen bombalama eylemlerinden sonraki

gelişmelerle ilgili ilginç bilgiler vermişti. Daha önce bir yazımızda

aktardığımız bu bilgileri konuyla ilgisinden dolayı burada da vermek

istiyoruz. O zat, olaylardan sonra İsrail ve Amerika'dan

istihbaratçıların Kenya'ya geldiklerini, özel sorgulama büroları

açtıklarını ve olaylarla herhangi bir ilişkileri olsun olmasın İslâmi

faaliyetlerde öne çıkmış bütün herkesin buralara alınıp sorgulandığını

ifade etmişti. İsrail'in gönderdiği istihbaratçılar sorgulama

organizasyonunda Kenyalı yetkilileri devre dışı bırakmış ama onlardan

istenenleri tutuklayıp kendilerine teslim etmeleri, bilgi toplamaları

vs. gibi işler için yararlanmışlar. İşgalci Siyonist devletin ve ABD’nin

istihbarat teşkilatları daha sonra Kenya’nın muhtelif şehirlerinde

"teröre karşı savaş" büroları açtı. Bu büroların amacı ülkedeki tüm

İslâmî faaliyetleri terörle irtibatlandırmak, böylece şüpheli hale

getirmek ve bu yolla önlerini kesmekti.
Bu örnek çağdaş emperyalizmin ve onun himaye ettiği Siyonist devletin

Afrika üzerindeki oyunlarının ve fitne politikalarının boyutlarını

ortaya koyması açısından düşündürücü. Kenya, Afrika’ya yönelik

emperyalist politikalarda bir üs görevi gördüğünden belki biraz daha öne

çıkmış olabilir. Ama diğer ülkeler de emperyalizmin ve Siyonizmin fitne

politikalarının kıskacından kurtulabilmiş değil.
Libya liderinin üzerinde durduğu önemli bir husus da Afrika ülkelerinin

ihtilaflara ve çekişmelere karşı bağımsız stratejiler geliştirmeleriydi.

Kazzafi, Afrika liderlerine yaptığı çağrıda sorunları büyük devletlerin

emellerine alet olmadan kendi içlerinde çözmek için formüller

üretmelerini istedi. İşte asıl mesele de burada odaklanıyor. Emperyalist

güçler Afrika’yı sömürürken bu kıtanın yönetimlerini kendi politika ve

hesaplarına zincirlerle bağladı. Büyük devletlerin yani çağdaş

emperyalizmin emellerine alet olmadan bağımsız stratejiler

geliştirebilmeleri için bu zincirleri kırmaları lâzım. Her birinin

yalnız başına zorlamasıyla zincirini kırması mümkün değil. Güçlerini

birleştirmeleri ve birlikte zorlamaları gerekiyor. Her ne kadar Afrika

Birliği çatısı altında bir araya gelseler de güçleri birleştirme

konusunda ciddi bir faaliyet göremiyoruz.
Toplantı sonunda Trablus Bildirisi adıyla ortak bildiri yayınlandı.

Bildiride vurgulanan hususların birçoğu alışılagelmiş sözlerden

ibaretti. Afrika kıtasında güvenlik ve barışın hâkim kılınması ve dünya

barışına katkı için işbirliğinin artırılması; işbirliğinin pratiğe

taşınması için projeler geliştirilmesi ve bu projelerin teşkilatın bir

sonraki olağan zirvesine sunulması istendi. Bu konudaki projelerin

hazırlanmasının takibi görevi de teşkilatın dönem başkanına verildi.

Afrika’daki kaynakların değerlendirilmesi açısından mevcut ihtilafların

ve sorunların üzerine gidilmesinin zorunlu olduğu vurgulanarak bunun

ihmal edilmemesi; ihtilafların ve çatışmaların sona erdirilmesinin

ardından özellikle çatışmalardan zarar görmüş bölgelerin yeniden imarı

ve Afrika’nın kalkındırılması için yapılacaklar hakkında rapor

hazırlanması talep edildi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi