Valiyi görevden alanları bir gün de başkaları görevden alır
Oldu mu, yakıştı mı?
Ordu Valisi Ali Kaban bir kefeye, AK Parti’nin sosyal demokratlar harmanından ödünç aldığı Kültür Bakanı diğer kefeye...
Tabii ki bakan batman gelecek.
Çünkü onu sosyal demokratların akmayan ırmağından turfanda diye bulup getirmişlerdi.
Şimdi de istekleriyle şartlarına elbette ki boyun eğecekler.
Ben şahsen Kültür Bakanı’na bir kusur bulmuyorum, aksine helal hoş olsun diyorum.
Becerdi ya...
Devletin valisini çağdaş uygarlık safsatası adına görevden uzaklaştırmayı başardı ya.
İçişleri Bakanı kırk yıllık dostum, istediği kadar başka mazeretler ileri sürsün dursun, Ordu Valisi Ali Kaban’ın pisuvarları kaldırmakla gündeme geldiğini yöre halkı biliyor.
Ben valiye ta o zaman demiştim, gel bu pisuvarları gerisin geri yerine tak, varsın bu cami düşmanları cenaze namazına geldiklerinde üzerlerine çişlesinler.
Onlar öyle alışmışlar, sen vali olarak bu geleneği yıkamazsın.
Nitekim kendisi yıkıldı.
Ne yaptı bu vali? Yolsuzluk mu yaptı? Siyaset mi yaptı?
Hiçbirisi yok.
Sadece güneşe karşı durmak meselesi.
1978’de CHP’nin koalisyon ortağı olduğu yılları hatırlıyorum.
Ecevit Başbakandı.
Taykan Ataman’ı Yunan hududu sayılan Meriç Kaymakamlığı’na, beni de Korkuteli Savcılığı’na dehlemişlerdi.
Suçumuz, CHP örgütünden olmamak.
Halkla kaynaşmak...
Hani eskiden il ve ilçe başkanlarını vali-kaymakam yaparlardı ya, işte biz o kesimden değildik.
Giderken ne görelim, yollar memur eşyası taşıyan kamyonlarla dolup taşıyordu.
Biri vız bu tarafa, diğeri vız öbür tarafa...
Ev eşyası taşıyan kamyonları izlemekten boynumuz tutulmuştu.
Memur kıyımının en fazla olduğu yılları yaşamıştı canım Türkiyem.
O yıl Hazine rekor seviyede memuruna harcırah ödemişti.
Şimdilerde “yargı bağımsızlığı” diyerekten ötüp duranların, kendileri iktidar olduklarında akşamdan Savcılar Kuruluna verilen örgüt teklifli listeler sabahtan yollara kamyon kamyon dökülüyordu. Çağdaşlık adına içki içemeyen hakim, savcı ve kaymakamlar yollara düşmüştü..
Kim ne derse desin, CHP istedi mi yapıyor.
AK Parti’nin İçişleri Bakanı Beşir Atalay da olsa yapıyor, kendisi iktidar olduğunda daha âlâsını yapıyor. İşte gördük, devletin valisinin apar topar görevden nasıl alındığını.
Sen vali ol hacca git, vali ol adamın nikâhsız yaşama anlayışı olan çağdaşlığa tak kafanı.
E vali sen kaşındın demektir!..
Bu konuda CHP Ordu İl Sekreteri ile yaptığımız telefon tartışmasından anladım ki bu vali çok yaşamayacak. Çünkü onun uygar çağdaşlık adına söylediği sözleri bundan 70 yıl öncesinde yaşayan Mustafa Kemal’in çağdaşlık anlayışına mal ettiler.
Her zamanki tuzağa valiyi de düşürdüler.
Hem de bu zokayı iktidara yutturdular ya.
Öye ya, sen Mustafa Kemal’in anlayışına ters sözler söylüyorsun denildiğinde akan ırmaklar bile durur. Hemen alıverirler kelleni.
Demektir ki sadece Kürt açılımına değil, ülkeyi yönetenlerin kafa yapılarındaki tutsaklığın açılımına da ihtiyacımız var.
Tabular yıkılmadan, tarihi şahsiyetleri istismar kişiliksizliği silinmeden bu ülkede kalkınma adına tek bir çivi çakılamaz. Kuş uçmaz, kervan geçmez...
Bu iktidara nasıl sesimizi duyursak bilemem ki.
İlahlara kurban verme, verirsen baş edemezsin...
Bugün devletin valisini isteyenler, yarın da devletin kellesini isterler...
Tarihten neden ibret alınmaz?
Abdulhamid gibi bir şahsiyeti istibdat adına verenler, sonra da ülkenin topraklarını vermediler mi? Menderes’i alanlar ülkenin tüm makam ve mevkilerini işgal etmediler mi?
Vali demek, devleti o yörede temsil eden demektir.
AK Parti Ordu yöresinde valisini sosyal demokratlık zaferi adına feda edince, gerisi gelecek demektir. Bir başka bürokrat, bir başka vali...
Korkarım bu yörede AK Parti bir daha dikiş tutturamaz...
Karadenizli unutmaz, Karadenizli yutmaz.
Ne yapalım...
Sonra da kendi düşen ağlamaz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.