Y. Bülent Bakiler

Y. Bülent Bakiler

Pegasus’ta ve Sabiha Gökçen’de rezalet...

Pegasus’ta ve Sabiha Gökçen’de rezalet...

Kırk yıldan beri, yerli ve yabancı uçaklarla seyahat ediyorum. Bir uçak seyahatinde, kırk yıldan beri, ilk defa bir büyük rezalete şahit oldum. Bundan böyle, Pegasus uçaklarına binmemeye ve Sabiha Gökçen Havaalanından uzak kalmaya karar verdim!..
Pazartesi günü, eşimle birlikte, Bodrum’dan İstanbul’a bir Pegasus uçağıyla yola çıktık. 19:30 uçağı zamanında kalktı. Havalanmadan önce, hosteslerden biri, yolcuların uymaları gereken hususları hatırlatmak için mikrofon başına geçti. Kat’iyyen abartmadan yazıyorum, ben ömrümde, güzelim Türkçe’mizin bu kadar berbat bir şekilde telaffuz edilmesine, ilk defa dehşet duyarak şahit oluyordum. Belki kırk cümlelik o mâlum açıklama içinde, vurgusu doğru yapılan bir tek cümle yoktu. Bir Türk olarak, o sefil, o çarpık, o rezil lakırdılar karşısında çok utandım ve çok üzüldüm! Meğer bir başka rezaleti Sabiha Gökçen Havaalanında yaşayacakmışız!..
Bir saatlik bir uçuştan sonra İstanbul’a indik. Bavullarımızı almak için bagaj bandının başında beklemeye başladık. İftar saatlerinde tam bir saat ayakta kaldık. Yolcular, öfkelenmeye başladılar. Aramızda oruçlu olanlar, hasta yolcular ve bir-iki aylık bebeler vardı. Derken kalabalık patladı! Önce sürekli alkışlar, arkasından ıslıklar yükseldi. Sonra herkes -Rezalet! Rezalet! Rezalet! diyerek tempo tuttu. Ortalıkta bir tek yetkili yoktu. Sanki dağ başındaydık. Birden on kadar polis, giriş ve çıkış kapılarının önüne geldi. Yolcular, öfkeyle polislerin üzerine yürüdüler. Her kafadan bir ses havayı gittikçe geriyordu. Soruların arkası kesilmiyordu: “Bavullarımız niçin gelmiyor? Bu havaalanının yetkilileri kimlerdir? Daha ne kadar bekleyeceğiz? Aktarmalı yolcuların uçak kaçırmalarını kim önleyecek? Bebelerin ve tekerlekli arabalardaki iki yaşlı hastanın gözyaşlarını kim dindirecek? Bavullarımız ne zaman gelecek?”
Bu sorulara, polisler hep aynı kelimelerle cevap verdiler:
-Bilmiyoruz! Bu gecikmenin sebebi biz değiliz!
İki kadın yolcu, yumruklarını sıkarak polislerin üzerine yürüdüler. Şaşırdım kaldım. Polislerden de horozlananlar oldu. Araya girenler kavgayı önlediler.
Sonra öğrendik ki, havaalanı işçileri, greve gittikleri ve işi yavaşlatma kararı aldıkları için bavullarımız gelmiyormuş. Bir saat daha bekledik. Yani tam iki saat, çok huzursuz, çok öfkeli dakikalar geçirdik. Yolcular, işi yavaşlatma kararı alan işçilere de, lokavt yoluna gitmeyen idarecilere de sövüp-saydılar.
Ben de, bir daha Pegasus uçaklarına binmemeye ve Sabiha Gökçen Havaalanına uğramamaya karar vererek oradan uzaklaştım...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Y. Bülent Bakiler Arşivi