Helal-Haram ve terör

Helal-Haram ve terör

Yıllar önce bir veliden dinlemiştim. Çocuk terbiyesinden bahsederken, çocuklara helal yedirmenin önemini anlatmak için; “Çocuklarınıza helal yedirin, isterseniz sokağa atın hiçbir şey olmaz”demişti.

Sokağa bırakmayı eğitimin gereksizliği olarak anlamamak lazım. Ama İslam’da her türlü eğitim önce yediğinize, içtiğinize dikkat etmekle başlar. Haram yiyen bir gün mutlaka yediklerini kusmak zorunda kalır. Ya suç işler, ya ahlakını kaybeder, yahut içinde bulunduğu inanç ikliminden uzaklaşarak kaybolup gider.

Bugün yaşadığımız savruluşların arkasında helal haram dikkatsizliğinin büyük önemi var.

Önceki gün gazeteler Türkiye’deki kayıp, kaçak elektrik oranlarını il, il göstererek yazmışlardı. En düşük kaçak oranı Denizli’de en yüksek kaçak oranı ise Mardin’de gözüküyor. Bölge, bölge baktığımızda Güneydoğu Ortalama %65 kaçak oranı ile ilk sırayı alıyor. Diğer bölgelerin kayıp kaçak oranı ise % 8-11 civarında seyrediyor. Bu oran dünya ortalamasına da yakın bir oran. Ancak Güneydoğu’nun kaçak oranı için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Yani daha açık daha vazıh söylemek gerekirse Güneydoğu’da tüketilen elektriğin parası diğer bölgelerdeki insanların cebinden çıkıyor. Elektriğe iki de bir yapılan zamların arkasında da kayıp kaçak diye ifade ettiğimiz elektrik hırsızlığının büyük etkisi var. Kaçak oranları dünya ortalamasına yakın bir noktaya çekilse (5-8) tükettiğimiz enerjiyi en azından yüzde elli daha ucuza satın alacak, ürettiğimizi daha az maliyetle üreteceğiz. Bu da hayatın her alanına yansıyan bir ucuzluk demek. Elektrik enerjisine bağlı sanayinin bütün kalemlerinde fiyatların belli nispetlerde düşmesi demek.

Ürettiği elektriğin ¼ ü çalınan bir ülkede, yani haramın bu kadar yaygınlaştığı bir ülkede kimse ahlaki kemalden söz edemez. Bu rakamlara bakarak bile, Türkiye’nin karşılaştığı problemler hakkında bazı sonuçlara varmak mümkündür. Bugüne kadar Güneydoğu’da uç veren sorunlara ya etnik eksende, ya terör ekseninde ya da ekonomi ekseninden bakıldı. Halbuki olayın en az diğerleri kadar önemli olan bir de ahlaki boyutu var. Bölgenin kayıp-kaçak elektrik oranı terör meselesinin biraz da ahlak meselesi olduğunu söylüyor. Baştaki söze dönecek olursak, çocuğunuza haram yedirirseniz ya şaki, ya zani olur. Bunun istisnası yoktur. PKK biraz da bu ahlaki çürümenin sonucudur. Eskilerin bir sözü var, dedesi koruk yer torununun dişleri kamaşır derler. Hiç bir hak zayi olmaz.Haram haramı, helal helalı besler. Haramdan güzel ahlak çıkmaz.

Ayrıca bu devlete atılan bir kazık da değildir. İslam alimleri, halkı Müslüman olup, darul harp olan bölgelerde darul harp ahkamının uygulanamayacağını, zira bunun yükünün Müslümanların omzuna bineceğini söylerler. Kaldı ki Türkiye kıyamete kadar dar-ül İslamdır. Dolayısıyla yapılan hırsızlık onu ödemek zorunda kalan Müslüman ahaliden çalınan mal gibidir. Kimse küfür nizamı gibi abuk sabuk ifadelerle yaptığı rezaleti meşrulaştıramaz. Üstelik böyle bir değerlendirme insanı küfür kapılarına götürecek kadar tehlikelidir. Bu tip değerlendirmeler, çalmak için gerekçe arayanların değil, ancak ehil olanların yapabileceği değerlendirmelerdir.

El hasıl, başta Kürt sorunu olmak üzere, problemlerimizin bir çoğu aynı zamanda ahlakidir.. Hangi açılımı yaparsanız yapın, meselenin ahlaki boyutunun ihmal edilmesi halinde hastalık şekil değiştirerek devam edecektir. Gazetelerde çıkan kayıp kaçak elektrik tablosu bizi ikaz etmeli, kendimize getirmelidir. Aksi takdirde PKK(Partiye kürdistane kerkeran-Kürdistan İşçi partisi) gider, PDK( Partiye dızan Kürdistane-Kürdistan hırsızlar partisi) gelir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi