Satır aralarında diş gıcırtısı...
Cumhuriyet Gazetesi'nin 6 Ekim tarihli nüshasının 2. sahifesinde yayınlanan, Prof. Dr. Coşkun Özdemir'in 'Dinci Toplum Açılımı' yazısından kısa bir iktibas:
"2 Ekim günü İstanbul Tıp Fakültesi'nin Nöroloji Anabilim Dalı'nda 5. sınıflar için verilen derse 7 öğrenci pervasızca 40 dakika gecikerek giriyorlar. Ders anlatan hocanın "Bu saatte nereden geliyorsunuz, bu kadar gecikerek derse girilir mi?" sorgulamasına "Biz cuma namazından geliyoruz" diye cevap veriyorlar."
'Anabilim dalının bu olayı nasıl karşılayacağını, dekanlık ve rektörlüğün nasıl davranacaklarını... merak ettiğini' vurgulayan Prof. Özdemir; vaktiyle elini sıkmayan bir asistan, İdil Biret konserinde çıkan olaylar, Madımak olayı gibi bazı standart konulara atıfta bulunduktan sonra, pasif laiklik, dinci toplum dayatması üzerine laflar ederek yazısını bitirmiş.
Eskiden bahsi geçen bölümde görevli olduğu anlaşılan Prof. Özdemir, kendisi işbaşında olsa neler yapacaksa, aynısının yapılmasını bekliyor anlaşılan. Yazının satır aralarında diş gıcırtıları hissediliyor çünkü...
Profesörümüzün Cuma namazlarına devam hususunda dikkatli olan talebelerden hoşlanmadığı açık.
Ama, yüzde doksan dokuzu Müslüman bir ülkede, o insanların vergileri ile okuyup profesörlük ünvanına kavuşmuş birisinin, konuyu böyle paldır-küldür ele almak yerine, bir çözüm peşinde koşması gerekmez mi?..
Talebelerin cuma namazlarına gidebileceği ve derslerine de geç kalmayacakları bir formül bulmak çok da zor olmasa gerek!..
Tabii istenirse.
Akil baliğ olmuş her Müslümana farz olan Cuma Namazı, cemaatle kılınması gereken bir namazdır. Türkiye'de hafta tatili Cumartesi ve Pazar günleri olduğu için, çalışan ve okuyan kesimden arzu edenlerin cuma namazlarına gidebilmesi hususunda bazı problemler vardır.
Hafta tatilinin cumadan pazar gününe alındığı 27.05.1935 tarihinden itibaren yaşanmaya başlanan problemler.
Aslında cuma günleri, öğle tatillerinin namaz saatlerine denk getirilmesi şeklinde pratik bir formül benimsenebilse, bu problemler ortadan kalkabilecektir.
Ancak bu problemlerin tümüyle ortadan kalkması değil, bilakis mümkün olduğu kadar sıkıntı oluşturması yönünde faaliyette bulunanların sayısı da az değildir.
Hafta tatilinin cumadan pazar gününe alınmasının sebebi hususuna girmenin gereği yok. Bu husustaki rivayetler farklıdır ve benimsenen de, 'medeni devletlerle aynı günde tatil yapmak suretiyle, onlarla irtibatımı koparmama gayreti' şeklinde, sade suya tirit bir açıklamadır.
Başka ülkelerde benzer problemler yaşanıp yaşanmadığı hususunda kafa yormaya gerek yok.
İslam Ülkelerinin hemen tamamında, hafta tatili cuma günü olduğu ya da değişik şekillerde tedbirler alındığı için, böyle bir husus kimsenin gündemine gelmez.
Batı'da, Müslüman çalışanların ve talebelerin ibadetleri sözkonusu olduğu zaman, bizimkilerin aklının ucundan bile geçmeyecek kolaylıklar gösterildiğini hepimiz biliyoruz.
Batılı ülkelerde, kiliseye devam edenler derslerine geç kalırlarsa ne olur şeklindeki bir merak da, tam manasıyla anlamsız. Hıristiyanların ibadet günleri pazar. Malum, pazar tatil...
Sinagoga gidenler için de mesele yok. Musevilerin kutsal günü Cumartesi ve o gün de tatil...
Yani bizde Cuma günü ile ilgili bir problem var.
Prof. Dr. Coşkun Özdemir, cuma namazlarına gittikleri için derslerine geç kalan talebelere kızacağına, yazısında aydınlatıcı açıklamalarından bahsettiği Prof. Yaşar Nuri Öztürk'e de danışarak, probleme bir çözüm bulmaya çalışsaydı, ne güzel olurdu!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.