PLATONİK AŞK
Bu ara platonik aşklar üzerine yazı yazmak moda. En son Zaman gazetesinde Mümtaz’er Türköne platonik aşkla ilgili bir yazı yazdı. O kadar felsefeye gerek olduğu kanaatinde değilim. Toplumda platonik aşk, karşılıksız aşk, tek taraflı sevgi olarak biliniyor.
Ermenilerle imzalanan protokol da bazı çevreler tarafından,platonik aşk olarak yorumlanıyor. Muhalefet hükümetin tek taraflı bir aşkın kurbanı olduğunu, Ermenilerin hiçbir taviz vermediğini söylüyor.
Ben aynı kanaatte değilim.
Türkiye’nin 1915 olayları ile ilgili baştan beri savunduğu bir tezi var, tarihi olayları bilim adamlarının değerlendirmesine bırakalım, bu konu siyasetçilerin karar verecekleri bir konu değil diye. Protokolde Ermeni tehcirinin taraflar arasında kurulacak bir bilim adamları kuruluna bırakılacağı karara bağlanmış.Bu Türkiye açısından diplomatik bir başarıdır.Nitekim Ermeni diasporasının en fazla eleştirdiği konu da protokolün bu maddesi ile –Soykırım iddiasının- tartışılır hale getirilmesidir.
Uzun zamandır Ermeni diasporası soykırım üzerine kurduğu, Türkiye’yi ileride çok ciddi sorunlarla karşı karşı karşıya bırakacak bir politika yürütüyordu. Bazı analizcilerin üç T diye formüle ettiği stratejinin esası Toprak,Tanıma ve tazminat esasına dayanıyordu.Soykırım ABD’ye kabul ettirildikten sonra ardından diğer talepler ile Türkiye sıkıştırılacak ağır külfetlerin altına sokulacaktı.
Diğer taraftan dünyada ilk Kürt Enstitülerinden birinin Ermenistan’ın başkenti Erivan’da açıldığını söylemeye gerek yok.Bu enstitü aracılığı ile Kürtçlüğü besleyen sayısız yayın yapılmış,onlarca kitap yayınlanmıştır.Meselenin bir de böyle bir boyutu var.Yani Ermenilerle ilişkilerin düzelmesi, bazı iç meseleler yönünden de domino etkisi yapacağına şüphe yok.
Azerileri darılttık diye başlayan şikayetlere gelince, bunların çoğu, başta söylediğimiz platonik aşkın şumulüne girmektedir.
Azerilerle Türkler elbette hem din, hem kan kardeşidir.Ancak Karabağ’ın işgali sadece Türkiye’nin meselesi değildir. Bu konuda esas görev Azerbaycan hükümetine ve halkına düşmektedir. Aliyev hükümetinin bu meselede Türkiye hükümetlerinin yarısı kadar gayret sarf ettiğini sanmıyorum. Karabağ’ı Azerilerden alan, Ermeniler değil Ruslardır. Azeri ordusunun karşısına geçip binlerce Azerbaycanlıyı Karabağ’dan kovan Rus askerleridir.Bunu Aliyev hükümeti de herkesten iyi biliyor. Ama aynı Aliyev bugün Ruslarla kolkola. Azerbaycan’ın 100 Milyar doların üzerinde olduğu tahmin edilen petro dolarları Türk bankalarında değil, Rus bankalarında yatıyor.Rus bankaları bu paraları satarak her yıl 20-30 milyar dolar civarında kazanç elde ediyorlar.Yani Karabağ’ı işgal edenleri Azerbaycan hükümetinin dolarları besliyor. Türkiye kendi dış politikasına uygun küçük bir hamle yapınca da Aliyev hükümeti ortalığı ayağa kaldırıyor.
Tek taraflı aşk olmaz.Platonik aşkların hepsi de acı vericidir. Azerbaycan halkı ile Türk halkı aynı milletin, aynı medeniyetin çocuklarıdır. Hiçbir Türk vatandaşı Azeri kardeşine bir başka ülke vatandaşını tercih etmez. Ama politikanın da bazı gerçekleri var.Hep Türkiye’ye sitem ederek neticeye varılmaz, biraz da şu Ruslarla kolkola olanları sorgulamak gerekir.Karabağ’ı işgal edenleri yemleyenlerin hiç mi suçu yok?Türkiye’den fedakarlık beklemek kardeş Azerbaycan halkının hakkıdır, ama Türkiye’nin de Aliyev hükümetinden bazı fedakarlıklar bekleme hakkı vardır.Sen Karabağ’ı işgal edenlerle kol kola ol, paranı onların bankalarına yatır sonra da gel bana sitem et.Ben bunu kabul etmiyorum.Kardaşlık iki tarafa sorumluluklar yükleyen bir müessesedir.