Bütünleşmek mi, parçalanmak mı?

Bütünleşmek mi, parçalanmak mı?

Silopi’deki görüntüler anlaşılan Başbakan’ı da rahatsız etmiş, gerekirse her şeyi sil baştan yaparız diyor.

İş işten geçtikten sonra şunu yapar, bunu ederiz demenin çok fazla anlamı yok. Önemli olan her tedbiri vaktinde almak.

Silopi’de milletin içini acıtacak görüntülerin ortaya çıkacağı çok önceden belliydi. DTP sözcüleri TV ekranlarında kaç defa yüz binleri Silopi’ye toplayacaklarını söylediler. Buna rağmen hiçbir tedbir alınmadı. Tedbir zekası dediğimiz şey olabilecek olanları önceden görüp gerekli tertibatı önceden almaktır.

P.tesi itibarıyla açılıma verilen desteğin yerini büyük bir hayal kırıklığı ve soru işaretleri almıştır. Ne idüğü belirsiz kimi yazarların sınırsız, çekincesiz desteği kimseyi aldatmamalıdır.PKK ve DTP ye arayıp da bulamayacakları bir propaganda fırsatı verilmiş, açılımdan yana olan geniş bir kitle incitilmiştir.

Bazıları toplumu uyutmak için, DTP'nin şahin kanadı, güvercin kanadı açıklamaları ile toplumu uyutmaya çalışıyor. Şahin kanat, güvercin kanat analizleri tam bir safsatadır. Silopi’de o kanatların aslında birbirinden farkının olmadığını herkes gördü. Kışkırtarak, başkalarını rahatsız ederek, öfkeleri harekete geçirerek barış olmaz. Ayrıca Kürt kökenli vatandaşlarla kimsenin kavgası yoktur ki bir barış olsun. Türk devletinin PKK ile bir problemi vardır ve bu problem hepimizin huzurunu, tadını, iştahını kaçıran bir problemdir. DTP açılımı halkların barışı gibi yutturarak uzun zamandan beri batı dünyasına kabul ettirmeye çalıştığı problemin teröristlerle devlet arasında değil, halklar arasında olduğuna dair tezini kuvvetlendirmiştir.

Ben de Kürtçe bilen ve konuşabilen bir kişiyim. Aile içinde de Kürtçe Türkçeden fazla konuşulur, bilhassa yaşlılar arasında.Ama kendimi de ailemi de Silopi’de toplananlarla özdeşleştirmekten, yan yana koymaktan Allah’a sığınırım. İsteyenin hoşuna gitsin, isteyenin gitmesin. Benim için marksist’in, din ve milliyet düşmanının Kürt’ü de Türk’ü de birdir. Deniz Gezmiş’i de sevmem, Apo’yu da ,onlarla beraber olanları da…Ama sevmemek kimsenin fikrine, düşüncesine ipotek koyma hakkını bana vermez. Herkes düşüncesini şiddeti teşvik etmemek, suçu ve suçluyu övmemek şartıyla rahatlıkla terennüm edebilmelidir. Ayrıca aynı iman mihveri altında olanları aynı milletin çocukları olarak görürüm. Onun için yazdığım yazılara ulu orta eleştiri yapan etnik ırkçıların hezeyanlarına hiç mi hiç aldırmam.

Türkiye’nin bir bütünleşme, kucaklaşma hamlesine ihtiyacı olduğu muhakkaktır. Ancak bu hamlenin muhtevası kadar, usulü, üslubu de önemlidir. DTP bu hamleyi bir bölünme, ayrışma,ayrıştırma sürecine çevirmeye çalışıyor. Medya’da köşe tutmuş çoğu ya aydınlık ekolü, ya da başka bir Marksist fraksiyonun mezunu olan yazar çizer takımı da bu süreci, iyi oluyor, sonunda teslim oluyorlar filan diye anlam ve bağlamı dışına çıkararak destekliyor. Halbuki bu tip gösteriler karşısında daha dengeli, daha gerçekçi tepkiler ortaya koymak lazım. DTP-PKK ve onların medyadaki uzantılarının oyunu ancak böylesi toplu tepki ve reaksiyonlarla bozulur. Sürecin bir bütünleşme ameliyesine dönüşmesi de buna bağlıdır. Nihai hedefi Türkiye’yi bölmek olanlarla, Türkiye’yi bütünleştirmek olanları iyi tefrik etmeliyiz. Sapla samanı karıştırarak yapılan yorumlar herkese zarar verir. Terörsüz, kavgasız, gerilimsiz bir Türkiye herkesin özlemi. Böyle bir Türkiye herkesin sorumlu hareket etmesi, toplumun hassasiyetlerini düşünerek davranması ile mümkündür. Bu sorumluluğa uygun davranmayanlar için hukuku esnetmek sonunda her şeyi mübah hale getirir. Müeyyidesizlik suçluyu, suça eğilimli olanları kışkırtır. DTP'nin pervasızlığı biraz da kaç yıldır Emine Ayna’nın her harfi suç olan beyanlarının müeyyidesiz kalmasının bir sonucudur. Sürecin tersine çevrilmemesi hükümetin bundan sonra alacağı tedbirlere bağlıdır. Silopi’deki tablo bir daha tekrarlanmamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi