Gözlerim Türköne'yi aradı, bazıları kına yakıyorlardır (!)
Eskiden Muazzez Abacının sık sık okuduğu bir şarkı vardı, nakarat bölümünde Gözlerim Vagonları dolaştı üzgün, üzgün diye bir bölüm vardı. Silopi’de DTP’nin bir rezalete çevirdiği teslim törenini görünce aklıma bu şarkı geldi.
Şimdi ne alaka diyeceksiniz.
Bende teslim olanları karşılayanlar, otobüsün üstüne çıkıp zafer işareti yapanlar arasında bazı simaları aradım durdum. Göremeyince de doğrusu hayal kırıklığına uğradım.
Bir gurup militanın teslim olacağı basına yansıyınca mesela Mümtaz’er Türköne’nin eserini görmek, gelenlere çiçek tadında bir demet laf sunmak için seğirtip Silopi’ye gideceğini düşünmüştüm. Çünkü bu açılımın Medya’daki kurumsal mimarı Zaman gazetesi ise, zaman’daki merkez şahsiyeti de Türköne’ dir. Hazret hızını alamayıp Apo’nun serbest bırakılmasını isteyecek kadar ileri gitmişti. Kadimden beri PKK li olanlar bile Türköne’nin bu hızına ayak uyduramamış, arkadan nal toplamışlardı.
Tabi gözlerim sadece Türköne’yi aramadı, Bejan Matur’u, Şahin Alpay’ı diğer gazetelerde mevzilenen açılımı PKK severliğe, Apo severliğe çeviren diğer zevatı da aradı. Alpay uzun zamandır zamanındaki köşesinde artık kuzey Irak’tan iftiharla Kürdistan diye bahsediyor. Demek ki onun da açılımdan anladığı buymuş, Kuzey Irak’a Kürdistan demek.
Ötekiler neyse de Türköne’nin o gösteride mutlaka bulunması, Bıji Apo, serok Apo, diye bağırması, gerekiyordu. Demek ki zat-ı âlilerinin ya işi çıktı, ya da uzaktan seyretmeyi, (tıpkı uzaktan yazdığı yazılar gibi) tercih etti.
Silopi’deki manzarayı gördükten sonra eminim Türköne kendisiyle gurur duymuştur.
Açılım diye ipe sapa gelmez yazıların, çerçevesi belli olmayan taahhütlerin toplumu ve Türkiye’yi götürdüğü yeri herhalde anlamıştır. O kadar zeki, siyaset bilimci, son on yılın en önemli siyasi danışmanının bunları tahmin etmemesine, bilmemesine imkân yoktu herhalde. İstedikleri manzara buydu, muvaffak da oldular.
İrfan Sönmez, iki gün önceki yazısında Türköne’nin Apoya af isteyen konuşmasına takılmış. Anlaşılan Sönmez daha insanları tanıyamamış. Yakıştıramamak diye bir şey yoktur. Herkes kendine yakışanı yapıyor. Mevlana’nın dediği gibi Destinin içinde ne varsa dışına da o sızar misali Kimin içinde ne varsa dışına o sızıyor. Ama Sönmez’in eski yazılarında(Gündüz’de) yazdığı bir şeye çok katılıyorum. İsminde Türklüğü çağrıştıran şeyler bulunan adamların Türklüklerinden şüphe ediyorum demişti. Çok septik, bir düşünce ama şimdi ben de şüphe etmeye başladım. Çoğunluğu tenzih ederim ama soyadı Türk, Türköne olanlardan Türklük o kadar çekti ki anlatmaya sayfalar yetmez.
Bir dahaki teslim törenine DTP onur konuğu olarak Türköne’yi, Bejan Matur’u, İhsan Dağı’yı, Şahin Alpay’ı da götürmeli. Bu beyler senaryosunu yazdıkları filmi seyretmekten mahrum bırakılmamalıdırlar. Sonra İmralı sakini, Terörist başı Apo’nun kalbi kırılır.