Dağdaki teröristler indirilecekti, ovadaki çapulcular geldi (!)

Dağdaki teröristler indirilecekti, ovadaki çapulcular geldi (!)

Türkiye’nin gündemini uzun zamandır “Demokratik Açılım, Kürt Sorunu (!)” meşgul ediyor.

Sözde “barış” adı altında Türkiye’ye ve Türk Milletine meydan okumayla karşı karşıyayız.

Ahmet Türk ve arkadaşlarının, ovadakilerin(!) geliş ve teslim oluşları esnasında Türkiye’nin bayrağı ay yıldız ellerinde olsaydı, karşılamanın hiçbir mahsuru olmazdı.

Ahmet Türk ve arkadaşları, PKK’nın mektup hikâyesine dur diyebilselerdi;” Türkiye 25 yıldır çok acılar çekti; devlet adına yanlış yapanlar olduğu gibi, dağlara çıkıp “Kürdistan” hayali için yanlış yapanlar da oldu. Şimdi karşılıklı empati(duygudaşlık) yapmak zamanı” diyebilselerdi; her şey Türkiye için, her şey Demokrasi, insan hakları ve hukukunun üstünlüğü için diyebilselerdi; mesele olmazdı, bugünkü açılım(!) akamete uğramazdı.

Evet, kan dökülmemeli, terör olmamalı, kardeş kardeşi öldürmemeli. Fakat hala “önderlik” gibi ne manaya geldiği tüm dünyaca bilinen teraneler asla tekrarlanmamalıydı.

PKK bitmiştir, daha önce de yazdım. İran, Irak, Kuzey Irak ve Suriye topraklarında PKK’nın neşv-u nema bulması artık muhaldir.

Egemen güçlerin verdiği görevi efendilerine bende bir tarzda layık-ı veçhile yapmışlardır.

Bugünkü konjonktür de, değişen Ortadoğu’da kendilerine (PKK)bundan böyle yer yoktur.

Orta oyun görevi DTP’nindir artık.

ABD ve işbirlikçileri PKK’ya ihtiyaçları zorunlu olarak kalmadığı bir ortamda dahi; hem PKK’ya vurmakta hem de PKK ile DTP’yi güçlendirmeye çalışmakta, hem de DTP’ye toplumsal destek oluşturarak hükümeti ve de dolayısıyla Türk Devleti’ni zayıflatmaktadır.

Türkiye’nin demokratikleşmesine evet fakat demokratikleşme teraneleri ile ırkçılık yapanlara iktidar müsaade etmemelidir. Özellikle hükümet ABD ile görüşmelerinde azami dikkat göstermeli, DTP ve PKK’nın ırkçılık kokan şovlarının kurbanı olmamalıdır. Çünkü korkarım ki; birileri, yani Jakobenler, cuntacılar, İslam ve insan düşmanları AKP’nin değişim projelerinden ciddi endişe ediyorlar.

CHP- MHP ve DP koalisyonu hazırlanıyor gibime geliyor.

Böyle bir koalisyon 28 Şubatların, 27 Mayısların, 12 Eylüllerin hortlamasına vesile olabilir.

DTP ve Ahmet Türk, Özgün ve Özgür değiller. İmralı ve Kandil ellerindeki silahları DTP’nin üzerinde tehdit, şantaj ve baskı aracı olarak tutuyorlar.

AKP’de sanki oyuna getirildiğini anladı, açılımın ayrışmaya vesile olmasını isteyenlerin cirit attığını görünce de “mola” dedi.

İktidar cesur olmalı, PKK’nın bittiğini bilerek DTP’ye ve Kürtçü ırkçılara taviz vermemelidir.

Cesaret gözü kapalı tehlikelere atılmak değildir.

Cesaret, başkalarının projelerine balıklama atlamak hiç değildir.

İktidar açılıma muhalif eden her sesi duymalı, ürkmemeli, dikkate almalı ki Türkiye kazansın.

Şırnak, Batman, Hakkâri ve Diyarbakır gibi DTP ve PKK’nın şiddet gösterilerinin tecelligahların da Devlet şefkatli olmalı fakat taviz vermemelidir.

Teröre, şiddete pabuç bırakmayacak bir iktidarı ne kadar da özlemişiz. Kadife eldiven içinde demir yumruk olan bir devlet ancak terörün üstesinden gelebilir.

PKK ve DTP, ABD tarafından suya atılıyor, ıslanan ise AKP ve Türkiye oluyor, olmamalıdır.

Açılım sürecinde AKP, taraflar(!) arasında sıkışıp kalmamak için çok ciddi, iyi düşünülmüş bir diplomasi yürütmesi gerekmektedir. Aksi takdirde Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak mümkün…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi