Hrant Dink ve şu iflah olmaz komplekslerimiz!
Nimet çubukçu hanımefendiye
İnsanların öldürülmesine, silahın, terörün siyasetin bir dili olarak kullanılmasına karşıyım. Bütün insanların hayat hakkı kutsaldır.
Kimse inançlarından, düşüncelerinden dolayı asla yok edilmemelidir.
Düşünceye karşı düşünceyle mücadele edilir. Düşünceye karşı silah, silaha sarılan düşüncenin mağlubiyetidir.
Çünkü güçlü fikirler silaha ihtiyaç duymazlar.
Hıran Dinke yapılan saldırıyı da aynı düzlemde değerlendiriyorum. Yapılanın yanlışlığını haykırmak için Hırantın ne düşündüğünü bilmeye ihtiyaç yok. Cinayet cinayettir.
Ancak bir cinayeti mecrasından çıkarıp, bir ülkenin hayat memat meselesi haline getirmek de yanlıştır.
Sanki H.Dink üzerinden bir operasyon yürütülüyor. Olaya alabildiğine abartılarak şimdiye kadar kimliğini gizleyen Ermeni kökenli vatandaşlarımız üzerinde bir tepki oluşturulmaya çalışılıyor. Yani Kürtçülüğün yanına bir Ermenicilik eklemek için H.Dinkin ölümü sömürülüyor.
Yazık ki buna zaman, zaman bazı siyasilerde iştirak ediyor.
Geçenlerde Milli eğitim Bakanı Çubukçunun bir okula H.Dinkin ismini vermek istiyorum mealindeki beyanını da bu anlamda değerlendirmek lazım.
Öyle bir toplumuz ki insanlar ölünce olağanüstü meziyetler yüklüyoruz. Kör ölür badem gözlü olur tam da bizi tarif ediyor. Bir kişi kahpece bir cinayete kurban gitti diye kahraman olmaz. Mazlum olur. Dink zulme gadre uğramış, bazı ihmaller zincirinin kurbanı olmuş bir vatandaşımızdır. Ama işte o kadar.
Dinki demokrasinin, özgürlüğün sembolü haline getirmek, biraz da aşağılık kompleksinin bir ifadesidir. İki ahmak bir cinayet işledi diye neredeyse milletçe kendi kendimizi cani ilan edecek, kendimizi bütün kötülüklerin kaynağı ilan edeceğiz. O kadar da eğilmeye, küçülmeye gerek yok. Bu tip çirkinlikler her ülkede olur. Çünkü dünyanın her yerinde ahmaklar, caniler, iyiler, kötüler bir arada yaşamaktadır.
Ayrıca Dink bana göre adının üstünde Milli ibaresi bulunan bir bakanlığa bağlı okullarımızdan birinin ismi olamaz. Dink sadece vurulan bir Ermeni vatandaşımızdan ibaret değil. Onun bir de TİKKO geçmişi var. Örgüte girerken adını Fırat olarak değiştirmiş, Yargılanmış, örgüte üye olmuş sonra da ismini Hranta dönüştürerek örgütten bağını koparmış bir kişi var karşımızda. Bu ülkede milliyetçi, muhafazakâr insanlar beraat ettiklerinde bile belli çevreler tarafından suçlanmaktan kurtulamıyorlar. Bunun son örneği Ökkeş Şendillere Alevi çalıştayına katılmaması için gösterilen tepkiydi. Yargılanıp aklanmış bir kişiyi ömür boyu aynı suçla yaftalamaya devam ediyor, ama TİKKO YA üye olmuş birine de her türlü fazileti yüklemekten imtina etmiyoruz.
Hayır, yanlış anlaşılmasın o geçmişten kopmuş, cezasını çekmiş, özeleştiri yapmış bir insanı ömür boyu itip kakmaktan yana değilim. Bilakis herkese her zaman yeni fırsatlar verilmesinden yanayım. Ama ille bir Ermeni vatandaşımızın ismi bir okula verilecekse bir sürü Ermeni sanatçı, besteci, şair var neden onlardan birinin ismini vermeyelim. Bu kadarda suçluluk ve aşağılık duygusu fazla. Biraz kendimize gelelim lütfen.