Hukuksuzluğun hukuku ve cemaatlere komplo mu?
Adım, adım hukuksuzluğun hukuku inşa ediliyor. Hukuk kisvesi altında demokratikleşmenin, millet iradesini hâkim kılmanın darbelere, ihanetlere son vermenin önü tıkanıyor.
HSYK’nin Erzurum savcıları ile ilgili kararını başka türlü okumak mümkün değil. Hangi ülkenin savcısı, istihbaratçısı, belli grupları yok etmek, itibarlarını aşındırmak için olmayan suçları ihdas eder.
İsmail ağa cemaati ile Gülen cemaatini ortadan kaldırmak için yasa dışı işlere girecek sonra da hukukçuyum, istihbaratçıyım, askerim şuyum buyum diyeceksiniz. Bunların hepsi iddia ama gazetelere yansıyan haberler, gizli tanık beyanları bunların çok güçlü iddialar olduğunu gösteriyor.
İsmailağa cemaati en az 50 yıl geçmişi olan bir cemaat. 50 yılda tek bir kanun dışı olaya karışmamış, suç işlememiş, kavgalı, çatışmalı işlerden uzak durmuş bir cemaatin silahlı örgüt olduğuna kim inanır. Keza Gülen cemaati de öyle. Bu ülkenin yüz akı okullar yapan, namuslu, ahlaklı nesiller yetiştiren, biz muhabbet fedaileriyiz diyen, her türlü teröre kavgaya karşı olduklarını belki bin defa hareket ve tavırlarıyla ortaya koyan bir harekete tuzak kurmak, iftira atmak en hafif tabirle alçaklık değil midir? Ne zamana kadar milletimizi düşman gibi göreceğiz? Ne zamana kadar bu mezhepçi, bölücü, ayrımcı siyaseti sürdüreceğiz. Kimse son birkaç yıldır irtica ile mücadele kisvesi altında yapılanları milletin anlamadığını, idrak etmediğini sanmasın. Alttan alta mezhepçi bir yapılanmanın, milletle ve onun değerleriyle kavgasıdır bu.
Ancak özellikle İsmailağa cemaatine mensup olduğu söylenen kişinin medyaya düşen telefon kayıtları utanç vericidir. Her cemaatte çürükler olabilir. Cemaatlerin birinci meselesinin ahlak olduğu düşünülürse bu tip ilişkiler içinde olanlara asla müsamaha edilmemesi gerektiği anlaşılır. Medyaya düşen kayıtlar kimseye mutluluk vermedi, kimse kusura bakmasın Cübbeli’nin TV ekranlarındaki argo dolu avami uslübüde beni memnun etmedi. Cemaatler de kendine çeki düzen vermeli, ülkeyi mahpushaneye çevirmek isteyenlere malzeme vermemelidirler.
Bazı dostlarım MHP ile ilgili yazdıklarıma kızıyorlar, bizi CHP ile yan yana koyma diyorlardı. Millete kurulan tuzağa karşı MHP yi CHP nin yanına koyan ben değilim. Devlet Bahçeli önceki günkü tavrıyla durduğu yeri açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur. Düne kadar milletin namusu, haysiyeti, bekası için kendini ortaya koyan bir hareketin bugün CHP ile aynı saflarda olması ne acı? CHP nin yanında durmak istemeyen bana değil, Bahçeli’ye tepki göstermeli.
Hayır, mesele AK parti meselesi değildir. Bu iş AK partiyi sevme sevmeme meselesi olarak görülemez. Mesele milletin devleti mi olacağız, yoksa bir avuç mezhepçi, statükocu, darbecinin devleti mi olacağız meselesidir. Bütün tuzaklar, ayak oyunları, kombinezonlar bunun için yapılıyor. Dolayısıyla son yıllarda ortaya çıkan çetelerle mücadele etmek, edene destek olmak, hukuk dışı kararlara karşı durmak AKP ye destek olmak değil, kendi çocuklarımızın geleceğine destek olmaktır. Milletin devletini kurmaya çalışan iradeye destek olmaktır. Başörtüsü ile ilgili anayasa değişikliğini, askerin sivil yargıda yargılanması ile ilgili düzenlemeyi Yargıya taşıyıp iptal ettiren kim. Katsayı rezaletini Danıştay’a götürenlerin arkasında kim var. Dünyanın hangi hukuk sistemi eşitsizliği zumlu adalet diye karara bağlar. Bunların hepsinin arkasında CHP ve onun Cumhuriyet kurulduğundan beri tabii müttefiki olan asker sivil bürokrasi var. Şimdi MHP binlerce ülkücüyü işkenceden geçiren, mahpuslarda çürüten, asan, aşağılayan bu kirli ittifakın arkasında duruyor. Ondan sonra da tabanda saflık meşrebinin zirvesinde olanlar vay bize iftira ediyorsunuz diyorlar. Bir hayali gerçek sanan, kafasındaki MHP’nin gerçek MHP ile ortak bir yönü olmadığını anlamayan, anlayamayan bir sürü insan var. Bu kadar başını kuma gömmüş insanın olduğu yerde bu kadar zulüm azdır bile. HSYK kararı bir dönüm noktasıdır. Türkiye bir mezhep veya çete devleti olmayacaksa bu engeli aşmak zorundadır. Aksi takdirde gittikçe toplumsal mutabakat ortadan kalkacak, çetelerin, darbecilerin bekası adına milli bütünlüğümüz tehlikeye düşecektir.