Koca Osmanlı’dan genç cumhuriyete
Cumhuriyetimiz 86 yaşında.
Atatürk demişti ki: “Benim nâçiz vücudum, bir gün elbette toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır!“ Devletimizin, sonsuza kadar hayatiyetini devam ettirebilmesi, önce bütün kültür köklerine bağlı kalmasına, sonra siyasete kat’iyyen bulaşmayan güçlü, vurucu, caydırıcı... modern bir orduya sahip olmasına bağlı. Tabii, güçlü bir ekonomi de, bir devleti ayakta tutan temeller arasında.
Cumhuriyetimizi, Devlet-i Âliyye, yani Büyük Osmanlı Devleti doğurdu. Osmanlı da, Anadolu Selçuklu Devletinden dünyaya geldi. Tarih boyunca kurduğumuz 117 Türk devleti içerisinde en uzun ömürlüsü, en büyüğü, en muhteşemi, Osmanlı İmparatorluğudur. Osmanlı İmparatorluğu, dünyanın en büyük üç imparatorluğundan biri. Diğer ikisiyse, Roma ve İngiltere imparatorlukları. Osmanlı İmparatorluğu, 624 yıl hükümran oldu. Biz, 1595 yılında, 3. Murad devrinde, 23 milyon 344 bin 700 km2 üzerinde hüküm süren muhteşem bir devlettik. Değerli tarihçimiz Yılmaz Öztuna’nın Büyük Türkiye Tarihi’nde belirttiği gibi, Osmanlı İmparatorluğu, 624 yıllık ömrünün, 322 yılını, dünyada lider devlet olarak geçirdi. Yani bugünün ABD’si ne ise, dünün Osmanlı devleti de o idi. Dünya devletleri arasında 322 yıl, birinci sırada bulunan Devlet-i Âliyye acaba neden durakladı, geriledi ve çöktü?
Bunun çeşitli sebepleri var: Önce, Osmanlıda hoşgörülü olmak yâni, “yaradılanı, yaradandan ötürü sevmek” esastı. Bu bakımdan Osmanlı’da, devlet idaresinde, kan birliği kat’iyyen dikkate alınmadı. Esas olan Müslümanlıktı. Çeşitli ırklardan gelen kişiler, eğer Müslüman iseler, onlara devletin en uç noktalarında bile vazifeler veriliyordu. O kadar ki, Osmanlı’da, 215 sadrazamlık makamından yarıdan fazlasına, Türk asıllı olmayan kimseler oturdular.
Devletimizi, 300 yıl kadar Türk asıllı sadrazamlar, 324 yıl da Türk olmayan sadrazamlar idare ettiler. Meselâ, Ermeni asıllı iki sadrazamımız bile oldu. Birisi, Maraş Ermenilerinden Müslümanlığı seçen Hayrettin Paşa idi. Ötekisi, Malatya Ermenilerinden Süleyman Paşa! Devletimizi, Arnavut asıllı 44 sadrazam idare etti. Fakat bu Müslüman ve Müslüman olmayan topluluklar, zaman zaman devletimize isyan ederek bizi arkamızdan vurdular. Müslüman olmalarına rağmen, İngilizlerle iş birliği yaparak halifemize, yâni devletimize isyan edenler oldu. Bu isyanlardan, ihanetlerden imparatorluğumuz sarsılmaya başladı. Sonra Necip Fazıl Kısakürek merhumun ifadesiyle, birtakım “Kaba softa, ham yobaz kişiler, medreselerimizden, yani dünkü üniversitelerimizden müspet ilimleri kaldırdılar.” Kur’an-ı kerimde, bizi müsbet ilimlere teşvik eden 750 civarında âyetin önemini dikkate almadılar.
Böylece, hem içimizdeki bazı toplulukların ihanetlerine uğrayan hem de ilimden irfandan uzaklaşan koca Osmanlı devleti, yerini genç Cumhuriyetimize bıraktı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.