Ooh, gelsin tekstil ürünleri...
"Fetret bitti, sağ birleşti" başlıklı Vatan gazetesi haberi böyle başlıyor: "Yıllardır istenen merkez sağdaki birleşme, dün nihayet hayata geçti". Şâhane bir cümle: Önümüzdeki yıl ÖSS'ye giren gençlere, "Cümlenin derûnundaki özlemleri, temennileri, duaları ve 'ya tutarsa' niyetlerini tahlil ediniz" diye sorsalar üç saat yetmez. Hepsi çakar, YÖK rahat nefes alır!
Milliyet daha bir âlem, "Mescit yapılmadan dilenci kapıyı keser" darbımeselince, sevindirik olmuş bir hâleti rûhiye ile kendince "iki çıplak, bir hamama yaraşır" güzelliği kotarıyor. Aynen iktibas ediyorum: "DP'yi Anavatan'la birleştiren Cindoruk'un çağırdığı Hikmet Çetin, Yılmaz Büyükerşen, Süheyl Batum gibi isimler 'Partiyi hafif sola kırıp tam merkeze getirin, gelelim' diyerek beklemeye geçti."
-Hafif sol yap abla, birazcık toparlayıp gel, biraz daha gel; şimdi tam sol yap... Tam sol diyorum be abla; biraz öne çık şimdi, hah, sol, sol, biraz daha sol...
Eee, hani "merkez sağ" birleşmişti; daha doğrusu birleştirmiştiniz; şimdi bu, "Hafif sola kırıp merkeze getirin, gelelim" târifeleri ne oluyor?
Ben size olacakları söyleyim,
-Hafif sol diyorum yenge, bak yine dosdooğru geliyorsun; sarmısak sağ, soğan sol; sancak sağ, iskele sol. Sol diyorum yenge, hani kalbimizin bulunduğu tarafa. Sola doğru geri manevra yaparken direksiyonu sağa kıracaksın be ablacığım. Olmuyor, olmuyor; bak çarpacaksın şimdi kaldırıma... Yav bir dakika direksiyonu bana veriversene sen, hemen toparlayım, gecikiyoruz be ablacığım...
"Sol'a kırın gelelim" diyor manşetinden Milliyet; sağolsunlar, pazar sabahım sâyelerinde şenlendi. İçim sinerjiyle doldu. Sinerji yapmak böyle bir şey olmalı; güne Vatan ve Milliyet okuyarak başlıyorsunuz, ooh, her şey Pasifik adalarında bir tatil sabahının gönül rahatlatıcı manzarasına bürünüveriyor. Nasreddin Hoca yola bir çalı tohumu ekiyor, çalı büyüyor, oradan geçen koyunların yünleri çalıya takılıyor... Ooh, gelsin tekstil ürünleri... Kazaklar, çoraplar, yün fanilalar...
Bakın, Milliyet refikimiz bu manevra pazarlıklarını spotta nasıl özetliyor: "Merkez sol çizgiye yakın isimler 'Tam merkezde yeni bir parti kurulsun. Sağdalar soldalar olmasın' önerisini getirdi. Cindoruk, 'Siz gelin. Birleşince ta merkezde politika yapacağımızı anlatırız' dedi. Sonuçta bu grup 'Siz ta merkezde olacağınızı ilan edin, biz öyle katılalım' diyerek noktayı koydu."
İnsafla söyleyin, bu lâfların, yukarda tasvir ettiğim "olmuyor abla, ver şu direksiyonu bana" muhaverelerinden ne farkı var?
Bu arada olan ANAP'a olmuş tabii. 18 red oyuna mukabil 678 kişinin kararıyla ANAP'ın fişi törenle çekilivermiş. İyi de hafızam beni yanıltmıyorsa ikibuçuk sene kadar önce birtakım merkez sağ partileri, 27 Nisan krizi esnasında Meclis'e gelmeyi reddederek bir mânâda "kendi kendilerine intihar" etmemişler miydi? Etmişlerdi! Biz, tam da o günlerde (Bkz. 2 Mayıs 2007, Zaman) bunlara, "Bol bol fotoğraf çektirin hâtıra olur!" dememiş miydik yahu? Nitekim bakınız ne demişiz: "Merkez sağda durduklarını ileri süren değerli siyasi partilerimiz; burada duvarlara hitab etmiyoruz, sözümüz size! (...) Meclis bahçesinde, kulislerde, genel kurul salonunda bol bol hatıra fotoğrafı çektir[iniz]; ilerde nostalji olur. Pendikspor solaçığının vaktiyle Rüştü'ye attığı ikinci golde olduğu gibi yıllarca torunlarınıza anlatır durursunuz."
Böyle demiştik, haklı çıktık. Şimdi diyoruz ki, kongre fotoğraflarını iyi saklayın; ilerde nostalji olur. Şöyle dersiniz, "Un vardı, yağ vardı, şeker vardı; ateş, hatta tava bile vardı; sahi biz o helvayı niçin pişiremedikdi kuzum?"