Çözüm kimin görevi?

Çözüm kimin görevi?

Kürt meselesi adına ne derseniz deyin Türkiye’nin en önemli meselesidir. Hiçbir partinin ben bu oyunda yokum diyerek mızıkçılık yapmaya hakkı yok. Bu öyle bir mesele ki, her parti görüşlerini, düşüncelerini mutlaka dile getirtmeli, milli birliğimizi kuvvetlendirecek formüller ortaya koyabilmelidir.
Partilerin görevi ülke meselelerine çözüm üretmektir. İktidarların her icraatına katılmayabilir hatta kendi politikalarınız açısından tehlikeli de bulabilirsiniz. Demokrasiyi diğer toplum düzenlerinden farklı kılan her görüş ve düşüncenin rahatlıkla dile getirilmesi, ortak aklın harekete geçirilmesi için gerekli imkanları sunmasıdır.
CHP yıllar yılı bu ülkenin problemlerini öteleyip büyütmekle meşgul oldu. Hala problemleri zecri tedbirlerle çözme geleneğinden kopamadığını Onur Öymen’in Dersim örneği açıklıkla ortaya koyuyor. Bu sehven söylenmiş bir söz değil. Mecliste grupları adına konuşma yapacak milletvekilleri günler öncesinde titiz bir çalışma yaparak konuşmalarını en ince detayına kadar hazırlarlar. Grup adına yapılan konuşmalar önceden süzgeçten geçirilmiş konuşmalardır. Öymen’in de konuşmasını günler öncesinden hazırladığına şüphe yok. Öymen Dersim ve Şeyh Said örneği ile CHP'nin bilinç altını dışa vurmuştur. Muhayyel bir CHP iktidarında problemlerin hangi yollarla çözüleceğini göstermiştir.
Öymen Maksadını aştı, sehven söylendi gibi savunmalar gelen tepkileri bertaraf etmek içindir. 28 Şubat sürecinde aynı geleneğin DSP'li Milli Eğitim Bakanı başörtüsü tartışmaları olurken Atatürk’e atıfta bulunarak, ”Muhtemelen bazı kelleler düşecek” demişti.
Kelle düşürerek meseleleri çözme 1930 ların Türkiye’sinde etkili bir metot olsa da bugünün dünyasında böyle bir çözüm biçimine kimse müsamaha gösteremez. Hele Türkiye gibi paçalarına 50 tane yabancı gücün yapıştığı bir ülkeye kimse müsamaha etmez. Onun için asker her şeyi çözer diyerek kafa konforunu bozmayanların bu beklentileri beyhudedir. 25 yıldır Türkiye teröre karşı silahlı mücadele veriyor, alınan mesafe ortadadır. Daha az maliyete mal olan, daha müessir yeni mücadele estrümanlarının devreye sokulması elzemdir. Hükümet doğru veya bunu yapmaya çalışıyor. Terörün milli bütünlüğümüzü tehdit ettiğine inananların eğer varsa farklı düşünceleri, bunu terennüm etmeleri eğer mümkünse bunu bir çözüm biçimine çevirmeleri bir vatandaşlık görevidir. Her farklı projeye vatan elden gidiyor diyerek karşı çıkmak kimseye bir şey kazandırmaz. Üstelik mevcut mücadele biçiminde direnmenin PKK'yı küçültmek yerine büyüttüğü, onun siyasi uzantısının etki alanını genişlettiği bir vakıadır. Terörü büyüten bir metotta vatanseverlik adına ısrar etmek PKK'nın ekmeğine yağ sürmektir.
Türkiye uzun bir süredir terör örgütünün ekmeğine yağ sürüyor. Onun elinden malzemelerini alacak, hedeflerinin içini boşaltacak, söylemlerini anlamsız hale getirecek hamleleri yapamıyor. Marksist bir örgüt küçücük cüssesi ile bir milletin kaderi ile oynuyor.
Geldiğimiz nokta, iktidarı, muhalefetiyle herkesin kafa konforunu bozması gereken bir noktadır. Ülke meselelerini çözmek sadece iktidarların değil, muhalefetin de görevidir. Bulunduğumuz noktada herkesin yapabileceği bir şey vardır. Muhalefet isyan etmek, bağırıp, çağırmak yerine kendi çözümünü üretmelidir. Çünkü,bu mesele AK partinin meselesi değil Türkiye’nin meselesidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi