Ne oluyor, iç savaşta mıyız?
Bir dönemin moda sloganıyla soralım.
Tehlikenin farkında mısınız?
Aslında hepimiz farkındayız. Ancak iç politikada yaşanan gerginlikler, zaman zaman hepimizi anlamsız tartışmaların içine sürüklüyor.
Türkiye 30 yıldır kelimenin tam anlamıyla boğuştuğu terör belasından kurtulmak için bir yola girdi. Belki de ilk defa bu sorunla ilgili ‘devlet politikası’ inşa etmeye çabalıyor.
Böyle bir cümlenin ardından şunları yazmak gerekirdi.
İktidarıyla muhalefetiyle, devletin kurumlarıyla herkes çözüm için gayret ediyor.
Özellikle muhalefet ‘Bu konuyu diğerlerinden ayırmak gerekiyor. Çünkü bu sıradan bir iş değil. Onun için hükümeti atacağı kararlı adımlarda sonuna kadar destekliyoruz’ diyerek üzerine düşeni yapıyor!
***
Ne yazık ki bunları yazamıyoruz. Çünkü manzara çok farklı.
Salı günleri kelimenin tam anlamıyla kabus haline geldi. Sizi bilemem; fakat kendi payıma iki muhalefet partisi liderinin grup konuşmalarını dinlerken, tam bir ‘iç savaş’ psikolojisi yaşıyorum.
Dehşete düşüyorum.
Bitmek bilmiyor. Çünkü bir sonraki salı geliyor. Yani bir sonraki dehşet verici konuşmalar.
Benzetmeler, hakaretler, suçlamalar, tehditler, bir öfkenin girdabında peş peşe savruluyor.
Türkiye, korku filmlerini aratmayan bu sahneleri izleyerek yoluna devam etmeye çalışıyor.
***
Doğrudur; atılacak adımlar, yapılacak işler ve bunların iletişimi konusunda hükümetin bir dizi eksiği var. Bu işler daha iyi planlanabilir ve kamuoyuna daha iyi anlatılabilirdi.
Fakat insaf edelim.
Muhalefetin bir tek eleştirisi var mı bunlar üzerine.
Tek bir eleştirinin konusu ‘Bu sorunu çözmek istiyorsak, her şeyi daha dikkatli hesap
lamak ve yola öyle çıkmak lazım’ şeklinde oldu mu?
Ne yazık ki hayır.
Bu saatten sonra ne demokratik açılımı, ne de diğer büyük sorunları muhalefetle oturup konuşmanın imkanı kalmamış görünüyor. Ta ki muhalefet kendi açılımını gerçekleştirene kadar!
Onur Öymen’in ‘Dersim’i vicdanlarda bir kez daha kanatan sözleri, CHP’yi hayli sarsmış görünüyor. Elbette CHP’nin kolayca bir zihinsel dönüşüm yaşaması ya da Türkiye’nin bugününe farklı bir gözle bakabilmesi kolay değil. Ama yine de Öymen’e yükselen tepkinin bu partinin tabanında ciddi bir etki uyandıracağı çok açık.
***
Kongre bitti, yeniden liderlik koltuğuna oturdu, ama MHP lideri Devlet Bahçeli’nin öfkesi bitmiyor.
Her konuşmasında bir öncekine kıyasla çıtayı yükseltiyor Bahçeli.
MHP’nin böyle bir söylemle kendisine daha geniş bir siyasi alan bulabilmesi ya da merkezde rol alması mümkün mü?
Türkiye’de ‘korku’ siyasetinin böyle bir sonuç elde ettiğine şu ana kadar tanık olmadık. Umarız bundan sonra da olmayız.
Şu soruları bir kenara not edelim. Acaba Devlet Bahçeli’nin öfkesi partisine yakın geleceğin siyasi mimarisinde yer bulmaya yönelik bir hamle mi? Yoksa partisine yönelik bir dönüştürme hamlesini ötelemek için mi böyle bir yol izliyor?
Hatırlayacağınız gibi MHP, kongre sırasında ‘AK Parti kongreye müdahale edecek’ diye ortalığı birbirine katmıştı. Sonrası malum, iddialar boş çıktı.
Acaba Bahçeli’nin geciktirmeye çalıştığı değişim, bizzat partisinin kendi dinamikleri üzerinden yaklaşan bir ‘tehdit’ olabilir mi?
‘İç savaş’ söylemiyle ülkeye hitap ederken, perde arkasında neler olduğunu öğrenmek için sadece zamana ihtiyacımız var.