Farkları derinleştirmek

Farkları derinleştirmek

Bir yerde farklılıklar derinleştiriliyorsa, çatışmaya zemin hazırlamak içindir. Son yıllarda farklılıklarımız üzerine yazılanlara bir de bu pencereden bakmak lazım. Her farklılığı zenginliktir deyip insanların gözünün içine sokmak doğru bir davranış değil. Çünkü bir arada yaşamak ancak, benzer yanlarımızı çoğaltmakla mümkündür. İnsanların bir birine benzeyen yönleri kalmamış, farklılıklar bütün ilişkileri belirleyen ana unsur haline gelmişse bir arada nasıl yaşayacaksınız? Hadi gidin Eskimolarla bir arada yaşayın.
Farklılık hem insan olmanın, hem de toplum olmanın bir gerçeğidir. İnsanlar farklı olduğu gibi toplumlar da farklıdır. Ama hayatı farklar üzerine bina edemezsiniz.
Bir duvar örerken bile ebatları uymayan tuğlalarla duvar öremezsiniz. Mutlaka boyutların uyması gerekir. Uymuyorsa uydurulması, rötuş yapılması gerekir. Bir arada yaşamanın asgari şartı da budur. Kültürünüz, diliniz, inançlarınız bir birine benzeyecek. Benzemiyorsa birbirinize tahammül edeceksiniz. Biraz kendinizi başkasına uyduracaksınız. Biraz da O kendisini size uyduracak. Herkes kendi farkını öne çıkarırsa, hiçbir ortak nokta bulamaz, ortak bir hayat da süremezsiniz.
Biz bir milletiz. Millet olmak ana meselelerde benzer olmayı, benzer hassasiyetler taşımayı gerektirir. En azından farklılıkları dayatmamayı gerektirir. Millet farklılıkları içine alır ama farklılıklar yüzünden ayrışmayı, ana eksenden uzaklaşmayı kabul etmez. Farklılıkları hayat tarzı haline getirirseniz eksen, meksen kalmaz, büyük kütlenin dışına düşerseniz.
Demokratikleşme adı altında farklılıklar keskinleştiriliyor. Herkes yekdiğerine göre biraz daha ötekileşiyor. Çünkü farkların üzerinde yürümek sizi farklı olduğunuz herkesten biraz daha uzaklaştırır. Her gün falan etnik kökendenim diye dayatırsan diğer etnik kökenlilerden uzaklaşırsın, her gün falan mezhepten, falan ideolojidenim dersen senin gibi inanmayanları, düşünmeyenleri karşına alırsın. Onlarla ortak bir hayatın, müşterek bir dünyan kalmaz. Kürt olabilirsin bu ortak hayata zarar vermez Kürtlüğünü başa kalkarsan bu ortak hayatı orada kesmektir. Falan mezhepten olabilirsin, mezhebini her şeyin merkezi haline getirirsen başka türlü inananlarla yollarını ayırmış olursun.
Bu basit bir analiz değil. Şimdiye kadar farklılık adı altında keskinleştirilen derinleştirilen hususların hangisi milli bütünlüğümüzün güçlenmesine katkıda bulundu?
Hangisi bizi birbirimize daha yaklaştırdı? Farklar derinleştikçe aramızdaki mesafe açılıyor. Fark olarak duran şeyler, birer kavga vesilesine dönüyor.
Biz bu kadar farklı bir topluluk değildik. Eğer öyle olsaydık o muhteşem maziyi inşa edemez, bugün bu topraklarda tutunamazdık. Herkes başka bir yöne giderdi. Hâlbuki bu millet asırlardır aynı yöne gidiyor. Allah’ı bir, kıblesi bir, Kitabı bir, ülküsü bir millettik. Etnik kökeni, sosyal ve kültürel çevresi ne olursa olsun böyleydi. Sadece uzak geçmişte değil yakın geçmişte de böyleydi. Kıbrıs harekâtında Elazığlısı, Ankaralısı, Diyarbakırlısıyla gençlerin Askerlik şubelerinin önünde askere gitmek için toplanmasının sebebi buydu. Şimdi ise milli meselelerde aynı duyarlılığı bulamayışımızın arkasında farklılıkların peşinde koşma ve bunu demokrasi zannetme gafletimiz vardır. Farkları bu kadar derinleştirmek hayra alamet değil. Başta da söyledim farkları bu kadar derinleştirmenin sonu çatışmadır. Farklar daha iyi bir demokrasi için değil, bizi dövüştürmek için derinleştiriliyor. Biraz da müştereklerimizi konuşsak bu bizim için daha iyi olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi