İtirazımız çifte standart ve ikiyüzlülüğe
Yemen Ordusu’nun Husilere karşı fosfor bombası kullandığıyle ilgili iddiaları ve ölü bebek görüntülerini araştırdım.
Fosfor bombası kullanıldı iddiasının kaynağı Husiler...
Henüz bağımsız herhangi bir kaynaktan iddiayı doğrular bir bilgi yok.
Ölü bebeklerin görüntüleri ise Ramazan ayında Yemen savaş uçaklarının başkentin 120 kilometre kuzeyindeki “Harf Süfyan” bölgesinde çatışmalardan kaçan sivilleri hedef alan saldırısından sonra ortaya çıkan katliam görüntüleri...
Yemen Cumhurbaşkanı çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 87 kişinin hayatını kaybettiği bu saldırıyla ilgili soruşturma komisyonu kurulmasını emretmişse de, bu tür soruşturma komisyonlarından gerçekleri ortaya çıkarmasını beklemek saflık olur.
Arap ve dünya medyasında iki ay önce yayınlanan haber ve görüntülerin Türkiye’de malum kesim tarafından bugünlerde yeni bir olaymış gibi gündeme getirilmesinin ardında yatan neden bir yana, öne sürülen gerekçeler ne olursa olsun sivilleri hedef alan hiçbir saldırı savunulamaz.
Husiler ile ilgili yazdığım yazıdan yola çıkarak bazıları Husiler Şii oldukları için böyle bir saldırıyı onayladığımı öne sürmüşler.
İnsafınız kurusun.
Sözlerimi çarpıtırken Allah’tan korkmuyorsanız bari kuldan utanın.
Değil Şii, Yahudi veya ateist de olsalar, böyle bir şey nasıl tasvip edilebilir?!
Tüm yaptığım mezhep boyutu da olan bir çatışmanın o boyutuyla ilgili gerçeklere ışık tutmak ve “Husiler Şiilerin Ehli Sünnet’e en yakın kolu” türünden yalanların asılsız olduğunu ispat etmek...
Yemen’de yaşanan krizin Zeydileri 12 İmam Şiası’na dönüştürme çalışmalarıyla bir şekilde ilintili olduğu tarafsız tüm gözlemcilerin görüşü...
Ayrıca Husilere yapılan haksızlığa karşı çıkmam için onların Sünni veya Ehli Sünnet’e yakın olması gerekmez ki...
İnançlar ayrı, haksızlık ve zulme karşı çıkmak ayrı...
Türk medyasında yazılarını beğeniyle okuduğum yazarlardan biri de Zaman Gazetesi yazarı Bejan Matur...
Bildiğim kadarıyla hem Kürt hem Alevi...
Bejan Matur’a ve yazdıklarına saygı duyuyorum.
Ama size ve kara propagandanıza zerre kadar saygım yok...
Çünkü çifte standart ve ikiyüzlülük paçalarınızdan dökülüyor.
Nida Sultan, Devrim Muhafızları tarafından sokak ortasında öldürülürken tek kelime etmediniz.
“Çalınan oyumu istiyorum” dediği için zindanlara tıkılan, işkence gören ve tecavüz edilen gençlerle ilgili herhangi bir eleştirinizi okumadık.
Bakın; muhalif liderlerden Muhammed Abtahi “İnternete girip görüşlerimizi yaymak için klavyeyi kullanıp kullanmadığımızı anlamak için parmaklarımızı kokluyorlar” diyor; yazacak mısınız?
Yoksa yine aynı çifte standart ve ikiyüzlülükle “Siyonistlerin parmağı” edebiyatına mı sığınacaksınız?
Size göre Cündullah “terörist”, ölen İran askeri “şehit”...
Husiler “direnişçi”, ölen Yemen askeri ise “leş”...
Soruyorum size; Husilerce öldürülen o askerlerin anneleri, dul kalan eşleri ve yetim kalan çocukları yok mu?..
Yoksa Yemen askerleri sizin gözünüzde Gazze’ye saldıran Siyonistlerle bir mi?..
İşte bu; sizin sözde vahdet anlayışınız...
Dahasını yazayım.
Irak’ta yaşayan Filistinli mültecilere Şii milislerce olmadık işkenceler yapıldı.
Vakit Gazetesi muhabiri Kemal Gümüş, işte o mültecileri Suriye sınırındaki kamplarında ziyaret ederek gördüklerinin ve dinlediklerinin bir kısmını üç bölüm yayınladı.
“Filistinlileri savunduğu için öldürüldü” başlığıyla yayınlanan bölümü Google’da aratıp bir okuyun; Mehdi Ordusu ve Bedir Tugayları neler yapmış Filistinlilere...
Hatta Kemal Gümüş’ü bulabilirseniz yazamadıklarını anlattırın.
Siyonistler tarafından vatanlarından kovulmuş Filistinlilere İran destekli milisler tarafından yapılan bütün bu işkence ve zulümler karşısında sizler iğrenç bir ikiyüzlülükle Sadr’ı ve yaptıklarını savunmaktan başka ne yaptınız?
Felluce’yi de hatırlarsınız belki...
Geçenlerde yine Vakit Gazetesi’nde Samet Doğan’ın Felluce’de işgal güçlerinin kente saldırı sırasında kullandığı silahların etkisiyle deforme olmuş bir şekilde doğan çocuklarla ilgili haberi yayınlandı.
“Bu bebeklerin suçu neydi?” başlığıyla yayınlanan haberin “nebeonline.com” sitesinde fotoğrafları da var.
Bir de o fotoğraflara bakın...
Amerikan işgal güçleri o saldırıyı İran’da eğitilen Bedir Tugayları milisleriyle omuz omuza gerçekleştirdi.
Tek kelimeyle kınadınız mı?
O bebekler sormayacak mı; “bi eyyi zenbin qutilet”?..
İtirazımız işte bu çifte standart ve ikiyüzlülüğe...
Saade’de dökülen kan ve ölen siviller üzerinden, Yemen’deki krizi körükleyen dış güçler lehine siyasi rant devşirmeye çalışmanıza...
Madem mezhepçilik fitnesine karşısınız; o halde mezhepçiliğin anayasa maddesi haline getirilmesine ve İslam ülkelerinin sırtına saplanan bir hançer gibi kullanılmasına neden itiraz etmiyorsunuz?
Mezhepçiliğin daniskasına eyvallah derken sizin mezhepçiliğe karşı olduğunuza kim inanır?
Yemen’deki sorunun çözümüne gelince...
Ahmet Varol ağabey bugün bu konuda önemli bir öneride bulundu ve şunları yazdı:
“Öncelikli olarak ümmetin ileri gelenlerinin silahların acilen susturulması, kan akışının durdurulması için harekete geçmesi gerekir.
Hemen ardından hızla yapılması gereken silahlı örgütlenmenin sivil, siyasal örgütlenmeye dönüştürülmesi; özgür örgütlenme ve faaliyet imkânlarının hukuk çerçevesinde sağlanması, buna engel çıkarılmayacağının garanti edilmesidir.
Kalıcı bir çözüm bulunabilmesinin en önemli şartlarından biri de çözümün Yemen’in kendi sınırları içinde ve barış temelli toplumsal kaynaşmasında aranmasıdır.
Birtakım dış unsurların askerî güçlerini veya siyasal etkileme imkânlarını kullanarak Yemen’in Sa’de bölgesini kendilerinin nüfuz savaşı alanı haline getirmelerine de fırsat verilmemelidir.
Söz konusu dış güçlerin böyle bir nüfuz savaşında kullanacakları kılıflar onların haklılıklarına gerekçe teşkil etmez.”
Hakkı ve adaleti savunan dürüst insanların tavrı işte bu olmalıdır.
Not: Kurban Bayramınızı kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim...