Serdar Arseven

Serdar Arseven

Kürtler... Danıştay kararı... Mevzu budur!..

Kürtler... Danıştay kararı... Mevzu budur!..

Henüz döndüğüm Diyarbakır taraflarında, bölgenin ileri gelenlerinden birinin şöyle bir iddiası oldu:
“Şehrin sokaklarını dolaş, yaşları 40-50 civarında olanlarla konuş… Bakalım, ‘merkeze’ alınıp da işkence tezgâhlarından geçirilmemiş bir tek adam bulabilecek misin?..”
Çıktım sordum…
Gerçekten de yok!...
Ya topluca yalan söylüyorlar, ya da bunlar yaşandı.
Eee, bunca sıkıntıyı yaşayarak bilenmiş insanlardan “ani bir dönüş” beklemek, “unutun olan olmuş” tavsiyesinde bulunmak ne kadar mantıklı olur?..
Bırakın geçmişi, Diyarbakır’da bizim yükümüzü çeken şoför kardeşimizin 18 yaşındaki yeğenini 6 ay evvel almışlar kahveden.
Bir kimlik kontrolünde almışlar çocuğu, aylardır içeride.
Biraz ilgi gösterince, “bir sokak eyleminde slogan atarken görüldüğü”ne dair bir bilgiye ulaştık.
“Bunun görüntüsü var mı, yok mu” diye araştırdık.
Yokmuş!..
Gözaltı ve tutuklama bir ihbara dayanıyormuş!..
“Ya bu ihbar husumete dayanıyorsa?” diye sorduk…
Bilgi veren erkândan, “Merak etmeyin, önümüzdeki duruşmada çıkar” karşılığı geldi.
Çıkar da…
Çocuk dershaneden kopmuş, üniversite imtihanına girememiş!..
İçeriden çıktıktan sonra, “hayata dönüş” için “psikolojik yardım alması” gerekiyormuş…
Ailesi perişan olmuş, annesinin şekeri tavana vurmuş…
Bunların önemi yok tabiî… Varsın o genç ve binlercesi telef olsun…
Yeter ki; vatan sağolsun!..

Zulüm bir değil ki…
İster merkezde dolaşın, ister köylere çıkın… İdam, faili meçhul, sürgün olaylarından herhangi birine şahit olmayan yok. Köyü olanın köyü de mutlaka yakılmış.
Küçük yaştaki çocuklara, yönetmeliğe aykırı olarak Kur’an okutmaktan gidenler de bir tarafta.

Derin devlet Kürtleri, “devlet”ten uzaklaştırmak için son derece sistemli, programlı bir çalışma yürütmüş…
Kimi, “Bütün bunlar Kürt olduğumuz” için diyor.
Yanlış tespit; derin devlet nazarında “Kürtçülük” dert değil. “ŞERİATÇILIK” sakıncalı olan.
Derin devlet, Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyûbi Hazretleri’nin torunları olan “Kürtleri” hedef aldı, almakta.
Bilinen ilk “Resmi Kürt Oluşumu”nun 3 özelliği vardı…
Bir: Şafi olması,
İki: Nakşibendî olması,
Ve üç: “Halifeci” olması!..
Kürtleri sakıncalı kılan da, bu özellikleri…
Diyarbakır, Bingöl ve diğerleri…
Malûm, Konya da diğer tarafın en sakıncalı şehri!..
Biz Kastamonulular olarak, şapkayı giymek suretiyle kurtulmuşlardanız!..

Dönelim ana mevzua;
Kürtler, bugün ne durumda?..
Kahir ekseriyetle dindar.
Hiç kimse merak buyurmasın; Türklerdeki vatanseverlik düzeyi neyse, onlardaki de o.
Irkçıları da, biz Türkler içindeki ırkçılar kadar…
Farklıları, “daha çok zulüm görmüş olmalarından” kaynaklanıyor.

Son günlerde işi “sokak saldırılarına” kadar götürmek suretiyle “Kürtçü faşistlerin” ekmeğine yağ süren “Türkçü faşistlerin” çirkinliklerine şahit olduk ya… Bunları yazma ihtiyacını hissettim.
Aman; İki taraftaki kirli ellerin oyununa gelmeyelim.
Kürt’ü Türk’ten, Türk’ü de Kürt’ten daha iyi anlayan olmaz. Müslümanlarız çünkü!..
DANIŞTAY KARARI... MEVZU BUDUR!..
Evet, beklenen oldu!..
“Darbeci Baro Taksim’e hoşgeldin!..” pankartının işaret ettiği İstanbul Barosu Başkanlığı, Yükseköğretim Genel Kurulu’nun (YÖK) yükseköğretime girişte katsayı puanı uygulamasının kaldırılmasına ilişkin, 21 Temmuz 2009 tarihli kararının iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay'da dava açmıştı.
Danıştay 8. Dairesi, YÖK'ün kararının yürütmesini oybirliğiyle durdurdu.
Daha önce, “Katsayı meselesinde yetki YÖK’tedir” diyen Danıştay’dan, bu sefer “Hayır, yetki YÖK’te değildir, katsayı adaletsizliğine devam!” kararı çıktı!..
Danıştay’a göre, Gürüz-Teziç ruhunun hakim olduğu YÖK ile Özcan ruhunun bir ölçüde yansıdığı YÖK arasında fark var ya…
Ondan galiba!..

Yaaa efendim;
Mevzu budur…
Ne midir?...
Yazdık ya yukarıda bir yerlerde!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi