One Minute ve Kurban
Kurban Bayramı’nın hemen ardından, sizlere habervaktim.com adresinden merhaba demek nasip oldu.
Bu tevafuğu, güzel ve hayırlı işler çıkaracağımıza, okuyucularımızla bayram kıvamında ilişkiler kuracağımıza güçlü bir işaret sayıyorum.
Bu güzel başlangıç için Allah’a şükretmek üzerimize vacip olduğu gibi, bütün habervaktim.com sitesi sakinlerinin Kurban bayramlarını kutlamak da vacip oldu. Bayramınız mübarek olsun.
Gerek bayramlar, gerekse mübarek gün ve aylar, hem Ümmet-i Muhammet’in ortak sevinç günleri, hem de birlik ve beraberlik için dayanışma anlarıdır. Mesela yardım dernekleri… Kurban vesilesi ile Afrika’dan, uzak Asya’ya adını ve haritada yerini bilmediğimiz en az 50 ülkeye ulaşıyorlar; kurbanlarımızı oralara kadar götürmekle, aramızda kopmaz bağlar kuruyor, karşılıklı muhabbet devşiriyorlar.
Türkiye, BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyesi olduysa, One Minute tarzı yaklaşımların olduğu kadar, gönülden gönüle ulaşan yardımların da etkisi olmamış mıdır?
Kurbanın, içi boşaltılmış seremoniyel bir kutlama olarak anlaşılmaması için, dini bir vecibe olduğuna vurgu yapmakta yarar vardır. Kurbanın anlamını kavramak, İbrahim’i anlamaktan geçer; oğlunu; ciğerparesini kurban edebilmeyi… Kurbanı anlamak, İsmail gibi tevekkülü öğrenmeyi gerektirir. Kurban etmeyi ve kurban olmayı içsel bir bakışla anlamadan, koç ya da dana kesmenin kurban kesmeye anlam olarak çok da yaklaşamayacağı açıktır.
Bizi biz yapan manevi değerlerimizi, gözümüz gibi korumak gerekmektedir. Bu değerlerimizin içlerinin boşaltılmasına seyirci kalınamaz. Ramazan bayramına şeker bayramı demenin, hiçbir anlamı olmadığı gibi, şeker tadı vermeye de yetmediği açıktır. Aynen bunun gibi, kurban bayramını da et bayramı göstermek anlamsızdır. Hayvan hakları savunuculuğuna soyunmak da abes…
Milli ve dini değerlerimizin içinin boşaltılmasının ne kadar önemli olduğunu anlatmak için şöyle dense abartı olmaz: Ha vatan toprakları korunamamış, ha milli değerler… Zaten milli değerleri korumadan, vatan topraklarını korumak da mümkün değildir. Kaldı ki, milli değerlerimiz, vatan topraklarından daha az değerli de sayılamaz; en az vatan toprakları kadar kutsaldır. Bunları lafı döndürüp döndürüp tekrar etmemin sebebi şu: Kimileri vatanı fevkalade kutsal sayıyor da, toprakları vatan yapan değerleri kutsal olarak dikkate almıyor sanki…
Buradan bir başka noktaya daha gelmek istiyorum: Vatan, kuru kuru edebiyatla korunmaz. Kim ki vatanperverim iddiasındadır, lakin milli ve manevi değerlere savaş açmıştır; ya sahtekârlığına ya ikiyüzlülüğüne ya da aptallığına hükmetmek gerekir.
Maalesef etrafımız kâh sahtekârlarla, kâh ikiyüzlülerle, kâh aptallarla kuşatılmıştır.
Mübarek bayramın hemen ardından bunları anlatıp içinizi karartmanın ne faydası varsa…
Sürç-ü lisan ettikse affola!