MAZLUMDER Başkanı’na zor sorular

MAZLUMDER Başkanı’na zor sorular

Kısa adı MAZLUMDER olan İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği, geçtiğimiz günlerde Yemen’in kuzeyindeki Saade bölgesinde yaşanan çatışmalar nedeniyle Suudi Arabistan Büyükelçiliği önünde bir gösteri düzenledi.

Gösteriyle ilgili haber ve fotoğraflar ile Genel Başkan Ahmet Faruk Ünsal imzalı basın açıklamasını derneğin sitesinde bulabilirsiniz.

Eylemle ilgili haberin spotunu, anlatım bozukluğuna ve imla hatalarına dahi dokunmadan MAZLUMDER’in sitesinden aynen aktarıyorum:

“Suudi Arabistan''ın yemende yaptığı katlima ilişkin olarak aralarında Bab-ı ali ehlibeyt vakfi ve Aksa Kültür merkezi temsilcileri ile aktivistlerinin de katılımıyla Suudi Arabistan büyükelçiliği önünde yemende yaşanan katliam, fotoğraflarla teşhir edildi. MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk ÜNSAL basın açıklaması yaptı. Ayrıca Bab-ı ali ehlibeyt vakfi başkanı Kadim TOPBAŞ ve İsra Kültür merkezinden Nurettin ŞİRİN de yapılan soykırım (Genoside) ile ilgili basın açıklamaları yapmışlardır.”

Bu konuyla ve Suudi Arabistan Büyükelçiliği önünde gerçekleştirilen eylemle ilgili MAZLUMDER Genel Başkanı’na birkaç sorum olacak...

Biliyorum; sorular biraz ağır ve cevaplaması zor olacak ama yine de sormak zorundayım.

Eyleminizde kullandığınız ölü bebek fotoğrafları, Ramazan ayında (17 Eylül’de) Yemen uçaklarından birinin çatışmadan kaçan sivilleri bombalamasının ardından ortaya çıkan görüntüye ait fotoğraflar...

Bu olayla ilgili haberler o günlerde dünya medyasında geniş bir şekilde yer aldı.

Kınamak için neden iki ay beklediniz?

Eylem sırasında ve sitenizde yayınladığınız haberde, sivilleri hedef alan bu katliamı Suudi Arabistan’ın işlediğini öne sürüyorsunuz.

Oysa Yemen’deki olayları takip eden tüm insaf sahibi ve tarafsız insanlar biliyorlar ki, o hava saldırısı Yemen uçakları tarafından Ramazan ayında, henüz Suudi Arabistan çatışmaya dahil olmamışken yapıldı.

Yemen Cumhurbaşkanı, 87 kişinin öldüğü bu saldırıyla ilgili soruşturma başlatılmasını emretti.

Çok fazla uzağa gitmeye gerek yok; yanıbaşınızda eyleme katılan Nurettin Şirin’in sitesinde yayınladığı videoyu (Yemen’de Katliam 2) seyredin, ölen sivillerin parçalanmış cesetlerini göstererek konuşan kişinin saldırının Yemen uçakları tarafından Ramazan ayında gerçekleştirildiğini söylediğini göreceksiniz.

“Suudi Arabistan'a ait savaş uçaklarının vurduğu evde ölenler yine bebek!” sloganıyla iki video daha eklenmiş siteye; fakat videoların içeriğinde saldırıların Suudi Arabistan uçakları tarafından gerçekleştirildiğine dair en ufak bir kanıt yok!

Durum böyleyken; Yemen uçaklarının düzenlediği bir saldırıyı Suudi Arabistan tarafından Yemen topraklarında sivillere düzenlenmiş bir saldırı gibi göstermek “sahtekarlık” değil mi?

İnsan haklarını ve mazlumları savunmak adına ortaya çıkanların herşeyden önce dürüst ve güvenilir olmaları gerekmez mi?

Basın bildirinizi okuyarak, haberinizde ve eyleminizde kullandığınız materyale bakarak Yemen’de öldürülen o bebekleri Suudi Arabistan’ın hem de fosfor bombası kullanarak öldürdüğüne inanan insanlar, o bebeklerin en az iki ay önce Yemen uçakları tarafından atılan bir füzeyle öldüğünü öğrendiklerinde kendilerini kandırılmış hissetmeyecekler mi?

MAZLUMDER gibi bir dernek neden böyle bir manipülasyona ihtiyaç duyar ki?..

Sitenizde yer alan haberde, Yemen’de yaşananların soykırım (genocide) olduğu yazıyor.

MAZLUMDER, gerçekten Yemen’de soykırım suçu işlendiğine inanıyor mu?

İnanıyorsa somut kanıtları nedir?

Şayet inanmıyorsa, ciddi bir insan hakları derneği “soykırım” kavramını bu şekilde gelişigüzel ve hoyratça kullanabilir mi?

MAZLUMDER, Yemen’de gerçekte ne olup bittiğini bilmeden ve anlamadan böyle bir eyleme katılmış ve bildiri yayınlamışsa çok kötü...

Yok eğer bu işi bilerek yapmışsa, durum çok daha vahim...

Çünkü “sahtekarlık” “cahillik”ten daha kötü bir sıfattır.

Gördüğüm kadarıyla MAZLUMDER’in kendi üyeleri de derneğin Saade’deki olaylarla ilgili tavrından rahatsızlar.

Osman Atalay’ın Timeturk’te yayınlanan “Yemen, Sudan, Suriye ve Irak’a sessiz kalmak..” başlıklı yazısı buna işaret ediyor.

Mutlaka okumanızı öneririm.

Bab-ı Ali Ehli Beyt Vakfı ve Nurettin Şirin ekibinin dışında İslami kesimden MAZLUMDER’in eylemine rağbet olmaması da, yapılanın onaylanmadığının delili...

İLKAV’ı saymıyorum.

Çünkü orada suçlu benim.

İLKAV’daki arkadaşlar Yemen Büyükelçiliği önünde düzenledikleri eylemden birkaç gün önce benden Yemen’deki olaylar hakkında bilgi istediler.

İhmal ettim, kendilerine zamanında bilgi veremedim.

Özür dilerim.

Ankara’da protesto eylemi yaptıkları gün akşam saatlerinde Mehmet Pamak ağabey ile görüştüm.

Ancak o zaman bazı bilgiler sunabildim ve Mehmet ağabey, “Bunları bize neden zamanında anlatmadın?” diye sitem etti.

MAZLUMDER, Türkiye’nin ihtiyacı olan değerli bir dernek...

Yemen’deki olayı daha geniş kapsamlı ele alıp, saygınlığına zarar vermeyecek şekilde ilkeli ve dürüst bir tavır sergileyebilirdi.

Güneyiyle ve kuzeyiyle Yemen’i daha sağlıklı tahlil edip, bilgi verici analizler ve çözüm önerileri sunabilirdi.

Bir avuç marjinalin kuyruğuna takılmış görüntüsü vermeyebilirdi.

Bu hem dernek için hem de ümmet için daha hayırlı olurdu.

Ortaya konulan basitlik ve seviyesizlik -maalesef- MAZLUMDER’e yakışmadı.

Dilerim hatalarından en kısa sürede dönerler.











Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi