Dudak okuma, küfür, mikrop ve MHP
MHP cenahı, dudak okuma yöntemi ile Başbakan’ın dudaklarını okutarak, Devlet Bahçeli’ye küfrettiğini iddia ediyor.
Başbakan ise tam aksini söylüyor. O sırada milli eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ile konuştuğuna bakılırsa böyle bir küfür iddiası insana pek inandırıcı gelmiyor. Başbakan herhalde bayan bakanın kulağına eğilip Bahçeli’yi kalaylamadı. O kadar edep dışılığı hiçbir siyasetçi yapmaz.
Ancak MHP'nin küfür konusunda bu kadar hassas olduğunu bilmiyordum. Böyle aşırı hassasiyet gösterileri, içinde her zaman biraz da samimiyetsizlik taşır. Dava, küfürden duyulan rahatsızlıktan ziyade siyasi bir rakibi ofsayt pozisyonunda yakalamış olmanın şehvetinden kaynaklanıyor. MHP yöneticilerinin yakaladık türü açıklamaları da bunu teyit ediyor.
Küfür kimseye yakışmaz, tıpkı günahın yakışmadığı gibi. İnsana en yakışan şey güzel ahlaktır. Toplum tarafından sürekli takip edilen, gençler tarafından rol model olarak görülen liderlerin söz ve hareketlerine çok dikkat etmesi gerekir. Çünkü Tayip Bey artık sadece Tayip Bey değil, Devlet bey sadece devlet bey değildir. Kendilerini takip edenlerin bir anlamda klavuzudurlar.
Gelelim MHP'nin samimi bulmadığım tepkilerine..
Biliyorum bir çok kişi bunu siyasi bir değerlendirme veya analiz olarak görecektir. Ama öyle değil.1999 yılında DSP-MHP koalisyonu kurulma aşamasındayken Rahşan Ecevit MHP ve ülkücülere demediğini bırakmamıştı. Ülkücüleri Cani, katil, kan dökücü vampirler olarak gördüğünü çok aşağılayıcı, çok onur kırıcı bir üslupla söylemişti. Devlet Bahçeli o zaman da MHP genel başkanıydı. Şimdi kıyameti koparanların hepsi MHP'de siyaset yapıyordu. Kimsenin tısı çıkmamış, haysiyetli bir ses Rahşan hanıma layık olduğu cevabı vermemişti. Katiller, caniler, mafyacılar suçlamasını hepsi kuzu, kuzu oturup sineye çekmişti.
Şimdi ise MHP milletvekilleri ciyak, ciyak bağırıyor. Rahşan Hanıma ayrı tarife, Tayip Bey’e ayrı tarife. MHP'nin susması için küfredenin adının illa Rahşan Ecevit mi olması mı lazım?
Türkiye’nin bu dudak okuma saçmalığından daha önemli meseleleri var. PKK çocukları sokağa sürerek yeni militanlar devşiriyor. DTP sözcüleri toplumu kışkırtmak için akla hayale gelmeyen açıklamalarda bulunuyor. Nitekim, Hasip Kaplan son beyanlarının birinde domuz mikrobunun Ankara’dan öte tarafa geçmediğini, mikropların hep Ankara’da olduğunu ve onların faşistler, ırkçılar olduğunu ifade etmişti. Bu mikrop sözünün muhatabı acaba kimdi. Hasip Kaplan’ın ırkçı, faşist mikroplar diye nitelediği çevrenin MHP olduğunu anlamak için siyaset bilimci olmaya gerek yok. MHP bu mikroba da cevap vermedi,üzerine alınmadı. Üstelik Kaplan’ın dudaklarını okumaya da gerek yoktu, her şeyi açıktan söylemişti. Tabi burada Kaplan’ın temsil ettiği seviyeyi, yalan dolan üzerine kurduğu politik dili de bir tarafa not etmek lazım. Mikroba cevap vermeyen bir partinin dudak okuma yöntemiyle Başbakan’ın ağzından zorlama küfürler çıkarmaya çalışması çok inandırıcı değil. MHP başbakanla uğraşacağım diye gülünç duruma düşeceğine Milliyetçilerin kendisinden beklediği politik açılımları yapmalıdır.