MHP’den niçin kovuldum?
BBP-MHP birleşmesinde, neden bütün fedakârlık Büyük Birlik Partisine düşüyor? Bu sorumun cevabını, benim MHP’den kovulma sebebini okuduktan sonra siz de rahatlıkla vereceksiniz...
Galiba altı yıl kadar önceydi. Bir gece, İstanbul milletvekili Mehmet Gül, evime telefon açtı:
-Sizi, Genel Başkanımız Sayın Bahçeli’nin talimatıyla arıyorum. Partimizin yeni Merkez Karar Yürütme Kurulunda sizi de aramızda görmek istiyoruz. Kabul eder misiniz? diye sordu.
-Şerefle! Memnuniyetle! dedim. Yalnız, genel kongreniz bu pazar yapılacak. Aynı gün, benim Konya’da bir konferansım var. Kongrenizde bulunamayacağım.
-Önemli değil! Önemli değil! Şimdiden MKYK üyeliğinizi tebrik ederim! dedi.
Böylece genel kongreye katılmadan, partinin en yetkili kuruluna, Devlet Bahçeli’nin isteği üzerine girmiş oldum. Üyeliğim iki yıl devam etti. Yeni genel kongrenin arefesinde, söz aldım. Başkanlık kürsüsünde Bahçeli vardı. Onun ve bütün kurul üyelerinin önünde dedim ki:
-Üç konu üzerinde tenkitlerim olacak. Dikkate alınmasını istirham ediyorum:
Bizim milletvekillerimiz, konuşmalarında, zaman zaman Nâzım Hikmet’ten mısralar okuyorlar. Bu bize yakışmıyor. Nâzım Hikmet’in pek çok sahibi var. Nâzım’ı sahiplerine bırakmalıyız. Biz de onların arasına katılmamalıyız!
İkinci tenkidim Cemal Enginyurt üzerine olacak! Kimdir bu Cemal Enginyurt? Biz, bir taraftan: “Türklük gurur ve şuuru, İslâm ahlâk ve fazileti” üzerinde duruyor, öte taraftan, bu özellikleri çiğneyen davranışlar içine giriyoruz. Bu Cemal Enginyurt, hem de TBMM bahçesinde Sadi Somuncuoğlu’nun yakasına nasıl yapışır? Cemal Enginyurt’un yaşı kadar Somuncuoğlu’nun bu davaya hizmeti var. Yani Sadi Somuncuoğlu, bu Mecliste katılacağı bir seçim için, gidip bu Enginyurt’tan izin mi isteyecekti? Bu partide, herkes haddini bilmelidir. Ülkücü harekette, böylesi kabalıkların, böylesi saygısızlıkların yeri yoktur.
Üçüncü tenkidim, Sayın Genel Başkanımızın konuşmaları üzerine olacak.
Sayın Genel Başkanımız, ne zaman Meclis Grup toplantılarında kürsüye çıksa, konuşmalarını yazılı olarak yapıyor. Ne zaman bir basın toplantısına, bir meydan mitingine katılsa önündeki metine bağlı kalarak konuşuyor. Olmaz! Olmaz! Olmaz! Genel Başkanımız, kendisine çevrilen kameralara bakarak irticalen konuşmalı. Genel Başkanımız, kendisini dinleyenlerin gözlerine bakarak konuşmalı. Kâğıda bağlı olarak yapılan konuşmalarda, hitabet %30 nisbetinde gücünden kaybeder. Ben burada, kendilerinden istirham ediyorum. Bundan böyle, lütfen irticalen konuşsunlar!
Yerime oturduğumda Devlet Bahçeli söz alarak dedi ki:
-Yanlış anlaşılmamak için, daha bir süre, yazılı konuşmak mecburiyeti vardır. Oturduğum yerden yüksek sesle itiraz ettim:
-Olmaz Sayın Genel Başkan, olmaz! Lütfen irticalen konuşunuz!
MKYK’nın o toplantısından sonra Genel Kongreye gidildi. Ben o genel kongreye katılmıştım. Ama adım yeni MKYK listesinde yoktu. Devlet Bahçeli, beni resmen kurul üyeliğinden kovmuştu. Çok güldüm.
Geçen yıl, Ankara’da Hacı Bayram camiinde, türbe önünde zarif bir hanımefendi yanıma yaklaşarak dedi ki:
-Efendim ben, MHP Kadın Kolları Genel Başkanlığına seçilmiştim. Eşim eski bakanlarımızdandır. Sizin, Ankara’da kadınlarımıza bir konuşma yapmanızı istedim. Genel sekreterimiz Cihan Paçacı: “Hizipçileri bu partide konuşturmayın, olmaz!” dedi. Genel Başkana çıktım. O da sizin hizipçi olduğunuzu söyledi. İstifa etmek mecburiyetinde kaldım!..
Çok şaşırdım. Ben daha çok birleştirici olmak için o tenkidleri yapmıştım. D. Bahçeli’nin daha çok tesirli olmasını istemenin Hizipçilik olduğunu bin yıl yaşasam anlayamam. Devlet Bahçeli çok zor bir genel başkan.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.