Bu komünistleri takdir ediyorum. 12 Eylülde ülkeyi kan gölüne çevirdiler, Rus bayrakları ile Çin bayrakları ile dolaştılar.asker polis Ülkücü öldürdüler.Kimseyi bulamadıkları zaman fraksiyon çatışması ile birbirlerini öldürdüler.Banka soydular, adam kaçırdılar, gasp, hırsızlık yaptılar. Ama 20 yıl içinde her şeyi unutturup ülkenin efendisi oldular.

Tv dizileriyle 12 Eylül öncesini yeniden yazıp pisliklerini bir, bir temizlediler.3000 cinayetin altında imzaları olmasına rağmen her şeyi Ülkücülerle askerin, devletin üstüne yıktılar. Rus’un Çinin uşaklığını yaparlarken başımıza şimdi birer özgürlük demokrasi savaşçısı kesildiler.

Türk solu tam bir yalan ve yabancılaşmanın adıdır.

Fikir diye sundukları Marksın Lenin’in basit yorumlarından ve ezberlerinden başka bir şey değildir. Bugün Kürt ayrımcılığı dediğimiz şeyde onların bataklıklarında büyütülüp Türkiye’nin başına bela edilmiştir. TİP’in doğu mitingleriyle başlattığı, Dev-Sol’un, Dev-Yol’un Bölücü militanları istihdam ederek başlattığı süreç bu noktaya gelmiştir. Nitekim hala PKK terörünü kınamayan bir sürü eski Yol’cu veya Sol’cu var. Daha birkaç gün önce 78’ liler vakfının sözcüsü Celalettin Can(Ki Dev-Sol davasından 19 yıl yatmıştır) PKK terörünü kınamamış, bir soru üzerine Terörün Kürtlere baskının meşru bir sonucu olduğunu nitelendirmiştir.

İşte şimdi gazeteler, TV ler başımıza sayısız bela açan bu Dev ile başlayan örgütleri aklamakla meşgul. Diziler filimler yapılıyor. Romantizm dozu yüksek senaryolarla tepeden tırnağa kana bulanmış bu örgütler ve onların mensupları aklanmaya günümüz gençleri onlara öykünmeye çalışılıyor.

Geçmişin muhasebesini yaparak dersler çıkaranlara bir diyeceğim yok. Ama pusmuş bir vaziyette kenarda köşede intikam alacağı günü bekleyenleri aklamayı da doğrusu anlayamıyorum. Birçokları PKK üzerinden Türkiye ile hesap görmeye, geçmişin intikamını almaya çalışıyor. Kirli bir geçmişi günümüz gençlerine örnek gösterirseniz yeni dev solları büyütüp beslemekten, yeni kanlı olaylara çanak tutmaktan başka bir şey yapmamış olursunuz. Geçenlerdede kanal 24 Fatsa olaylarını anlatan bir haber programı yapmış orada da halk mahkemeleri kuranları zımnen aklamaya, sütten çıkmış ak kaşık göstermeye çalışmıştı. Vay benim ülkemin haline, veyl dün ki komünistleri makbul adam olarak gösterenlere.

Bunları niye yazıyorum. Önceki gün gazeteler bir dönem Fatsa’yı Dev-Sol’un kurtarılmış bölgesi haline getiren, devletin askerinin polisinin giremediği, Türk bayrağı yerine Sovyetlerin orak. Çekiçli bayrağının dalgalandığı Türkiye’den kopmuş bir toprak parçası durumuna getiren dönemin belediye başkanı Terzi Fikri’ye itibarının iade edileceğini yazdı. Daha önce ismi terzi Fikri Caddesi olan bir caddenin 12 Eylül’de değiştirilen isminin CHP li üyeler yeniden Terzi Fikri diye değiştirilmesini istemişler. AK partili Belediye başkanı da bu teklife sıcak bakıyormuş. CHP lileri anladık ellerinden gelse caddelerin isimlerini, Terzi Fikri, Deniz Gezmiş, Lenin, Stalin caddesi diye değiştirecekler. Peki bu ak partili belediye başkanına ne oluyor? Bu kadar gaflet bu kadar hamakat, bu kadar dalkavukluk olur mu? Bildiğim kadarıyla sokaklara caddelere bu ülkeye hizmeti geçmiş insanların isimleri verilir. Zamanında bir ilçeyi devletten koparacak hale getiren bir insanın ismi nasıl verilir. Sola yaranacağız diye bu kadar eğilip bükülmek bu kadar yamulmak niye?

Ben solcuları, komünistleri takdir ediyorum. Hem yakıp yıktılar hem de sütten çıkmış ak kaşık gibi başımıza ali kıran baş kesen kesildiler. Böyle idareciler, böyle belediye başkanları, böyle balık hafızalı insanlar olduktan sonra daha neler olur, neler. Oldu olacak Fatsa’ya bir Rus bayrağı da çekin işlem tamam olsun.