Evlerimizi işgal eden Avrupalılar
Kafalarımızı işgal eden fikirler, zamanla evlerimizi ve ülkemizi de işgal eder. İşgal önce kafalarda başlar. Bir kimsenin kafası ne ile işgal edilmişse yahut kafa ne ile meşgul ise onun hareketleri de ona göre olur.
Kafası işgale uğrayanın bedeni esir alınır, dolayısıyla davranışları da işgale uğrar. İyi düşünceler eğer kafayı işgal etmişse, kişinin davranışları da iyi olur; kötü düşünceler işgal etmişse kötü olur. Milli düşünceler işgal etmişse milli olur, yabancı düşünceler işgal etmişse yabancı olur.
Bu işgal olgusu şahıs için ne ise aile için de odur, bir ülke için, bir millet için, bir devlet için de odur. O halde, fiili işgalden kurtulmak için beyin işgalinden, zihin işgalinden kurtulmak gerekir. İşgalden kurtulmak ancak özgürlükle gerçekleşir.
Özgürlük bir mücadele işidir, işgalcilere karşı bir seferberlik ilan edip savaşmakla ancak zafer elde edilebilir. Böyle çetin bir mücadelenin sonunda gerçekleşir. Özgürlük öyle kolay elde edilen bir şey değildir. Hâkim olan unsurlar insanı bırakmazlar. Özgür olmayan beyinlerden özgür davranışlar gerçekleşmez.
Bugün, evlerimiz maalesef Avrupalıların işgali altındadır. Hangi eve giderseniz gidiniz, o evde Avrupalı eşyanın kahir ekseriyette olduğunu görürsünüz. Hatta bu işgalden kurtulan özgür bir ev bulmak âdeta imkânsızdır. Gardrob, komedin, banc, koltuk, hol, Rob Döşambr, pijama, caket, pantalon, kravat, antre, banyo, tuvalet vs. Adı Avrupalı olmadığı halde kendi Avrupalı onlarca eşya…
Bu işgalin sebebi, yukarıda değinildiği üzere, beyinlerin işgalidir. Beynimizin içinde Avrupalı sevgisi vardır, Avrupa kültürü vardır, Avrupalılar vardır, yabancılar vardır. Beynimizin asıl sahibi olan düşünceler, anlayışlar kapı dışarı edildiği için işgalci düşüncelerin hâkimiyeti söz konusudur. İşte biz bu hakimiyet altında hayatımızı sürdürüyoruz.
Beynimizde, dedelerimizin örf adet ve anlayışları ile hayat felsefesinden çok az eser kalmıştır. Dedelerimizin yaşadığı hayat tarzı, oturdukları meskenler kendi düşüncelerinin, inanç ve adetlerinin ürünü idi. İsrafa elverişli olmayan, birkaç aileyi bir arada barındıran ve huzurlu bir hayat geçirmeye vesile olan mekânlardı evler. Bu evlerde analar, babalar, dedeler, nineler mutlu aileler mutlu, fertler mutlu, toplum mutlu idi.
Bu mekânlarda misafire yer vardı, cemaatle namaz kılmaya yer vardı, düğün ve nişan gibi merasimlere yer vardı, sohbetlere ve teklifsiz gidip gelmeye, güzelce komşuluk yapmaya yer vardı. Gönüller geniş olduğu için mekânlar da genişti, genişlemekteydi.
Şimdilerde, meskenlerdeki alanlar daha geniş olmasına rağmen, meskenler tek bir aileye bile dar geliyor, ailenin ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Çünkü evlerin içinden dedelerimizin zihniyeti çıkarılmıştır. Dolayısıyla buralarda hâkim olan zihniyet Avrupa zihniyetidir. Evlerin içi Avrupalıların işgali altındadır. İşgal altındaki kafalardan yerli düşüncenin çıkması mümkün değildir.
Ev içinde bütün takdirler, itibar ve itinalar bu Avrupalı eşyaya yöneltilmiş durumdadır. Avrupalı eşyanın işgaline uğrayan evlerimizde, insan ikinci yahut üçüncü plana itilmiştir. Her şey insan için değil, belki eşya içindir.
Aman eşyaya bir şey olmasın; kırılmasın, zedelenmesin, fakat insanlar kırılsın. İnsanlar, çocuklar, büyükler, analar, babalar, dedeler, neneler önemli değil, belki Avrupalı eşya önemlidir. Hizmetlerin çoğu bu Avrupalı işgalcilere yapılır; büyük ihtimam onlara gösterilir.
Çocuklar kırılsın, insanlar kırılsın, misafir kırılsın, büyükler kırılsın, komşular kırılsın, fakat sakın eşya kırılmasın; insanlara bir şey olsun, fakat eşyaya bir şey olmasın mantıksızlığı hâkimdir. Evde önemli olan insan değil, eşyadır, maddedir.
Doğrusu, kurtulamadık bu Avrupalıların işgalinden… Kültür işgali, ülke işgali, kafa işgali, eşya işgali, fert işgali, toplum işgali ve top yekûn hayat işgali…
Bu Avrupalılar dünya hayatımızı işgale uğrattılar. Bari ahret hayatımızı işgal etmesinler. Bu işgalin temeli beyin işgalidir. İşte bu beyin işgalinden ne zaman kurtulursak, diğer işgallerden de o zaman kurtulacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.