Serdar Demirel

Serdar Demirel

Medyayla devam

Medyayla devam

Toplumsal yapımızın batılılaşma serüveninde dönmelerin rolünü çok özetle ele alan yazılarımıza farklı tepkiler geliyor.
Öncelikle şunu söyleyelim: Dikkat edilirse hareketin başlatıcısı Sabatay Sevi’nin mistik inancını, sahte mesih olmasını, dinler tarihindeki yerini, Ortodoks Yahudiliğin tepkisini, Sabataycı kökenli insanların özel hayatını vs. incelemiyoruz.
Sabatay Sevi ve hareketinin mistik boyutu üzerine özellikle de yabancı dillerde yapılmış birçok araştırma var zaten.
Kimsenin dinî tercihi bizi ilgilendirmez. Bizim amacımız Dönmelerin pek çalışılmamış bir yönünü konu edinmekti. O da, siyasi ve kültürel hayatımızın sekülerleşme serüveninde Sabataycı kökenlilerin oynadıkları roldü. Nitekim dönme kökenli birçok kişi bununla iftihar etmektedir.
Dönmeler hakkında gerçeklerle komploların iç içe geçtiğinin elbette farkındayız. Kimileri de suyu bulandırarak bu alanın çalışılmasını istemiyor zaten. İşin içine İslâm büyüklerini bile karıştırarak meseleyi örtmeye çalışmaktalar.
Ama şuna inanıyorum: Sabataycıların batılılaşma serüvenimizde oynadıkları rol açığa çıkarılmazsa, sekülerleşme sürecimize dair yapılacak okumalar hep eksik kalacaktır. Şimdilik bu konuyu bu yazıyla bitiriyorum. Zira bir gazete köşesi bundan fazlasına müsaade etmez. İleride belki birkaç yazı daha ekleyebilirim.
Türkiye sekülerleşmesi sürecinde Dönme kökenlilerin medya üzerinden oynadıkları role dair bazı hususlara değinmek istiyorum. Malum olduğu üzre yazılı ve görsel medya dünden bugüne Türkiye toplumunun batılılaşmasında kültürel anlamda bir kaldıraç görevi görmektedir.
Medyada köşe yazarlığı yapan kalemlerin ideolojik tercihleri, yaptıkları siyasi analizler okur kitlelerini yönlendirmektedir.
Batıcı zihniyetin nüfuz ettiği medyanın kültürel yayımları tâ başından beri Batılı hayat tarzını özendirmiştir. İdeolojik olarak devlet eliyle sürdürülen batılılaşmaya tepkili insanlar bile medya üzerinden yürütülen toplumsal mühendislik projelerine çoğu zaman uyanamamıştır.
Medyada hangi haberin önceleneceği, neyin özendirilip neyin çirkin gösterileceği medyayı yönlendiren kişilerin dünya görüşleriyle alakalı bir meseledir. Cumhuriyet dönemi Türk matbuatına göz atanlar tercihin batılılaşmadan yana olduğunu rahat göreceklerdir.
Güç hiyerarşisinde Türk matbuatı çoğu zaman dördüncü kuvvet olmayı aşmış, bazen de birinci kuvvet hâline gelmiştir. Türkiye bilindiği gibi bir askerî darbeler ülkesidir. Bu darbeler medya desteği olmadan gerçekleşemezdi. Bazen de medyanın yönlendirmesiyle gerçekleşmiştir. Yapılan bütün darbeler de jakoben batılılaşmayı topluma dayatmıştır. Medya ve Dönmelerin ilişkisi bu meyanda önem kesbetmektedir.
Dönmeler Osmanlı’dan başlamak üzere medyada çok etkin roller üstlenmişlerdir. Cumhuriyet döneminde ise bu etki artarak devam etmiştir. Kanaat önderleri olarak farklı medya organlarında önemli köşebaşlarını tuttukları bir sır değil. Hatta ulusal yayın yapan önemli medya kuruluşlarına vücut vermişlerdir. Bu bağlamda şunları zikredebiliriz.
1880’lerde modern aydınlanmacı felsefenin etkisi altındaki Sabataycı gençlerin çıkardığı “Gonca-yı Edeb” ve 1900’lü yılların başında çıkartılan “Mütalaa” dergisi modernleşmeyi Osmanlı coğrafyasına taşıma mücadelesi veriyordu. (Bknz. Cengiz Şişman, Sabatay Sevi ve Sabataycılar, Mitler ve Gerçekler, s.78)
Gonca-yı Edeb on beş günlük bir mecmuaydı. İlk nüshası 1882’de yayımlanmıştır. Batılılaşma ve dolayısıyla sekülerleşme bu mecmuanın temel hedefiydi. Bu anlamda hep laik yazarlar seçiliyor, laik batılı yazarlardan tercümeler yapılıyordu. Dergiyi çıkaran modernist Sabataycılar eğitim yoluyla batılılaşmanın sağlanacağına inanıyorlardı. (Bknz. Ortaylı İlber, Osmanlı Modernleşmesi ve Sabetaycılık, s. 122-123)
Türk matbuatının önemli siması Sabataycı Ahmed Emin Yalman Vatan gazetesinin sahibiydi. 1924 yılı 10-22 Ocak tarihlerinde gazetesinde Sabataycılarla ilgili bir tefrika bile yayımlamış, onların laikliğe bağlı olduklarını anlatmıştı. (Bknz. Osmanlı Modernleşmesi ve Sabetaycılık, s. 123)
Milliyet Gazetesi gibi önemli bir gazeteyi uzun yıllar yöneten Abdi İpekçi Selanikli bir yahudi dönmedir. Sadece Türkiye’nin değil uluslararası politik sosyetenin de etkin ve tanınmış simalarından birisiydi. (Mahmut Çetin, X İlişkiler, s.179)
Cumhuriyet kurulduktan sonra toplumu etkileyen, yönlendiren gazetelerin ya sahiplerinin ya başyazarlarının Dönmelerden veya bunlarla akrabalığı bulunan kişilerden olması dikkat çekicidir. (Bknz. Abdurrahman Küçük, Dönmeler Tarihi, s. 479)
Yukarıda bahsettiğimiz Abdi İpekçi Milliyet Gazetesi genel yönetmeni olduğunda henüz 25 yaşındaydı. (X İlişkiler, s. 177) Bunda klan ilişkilerin rolünün olup olmadığı incelenmeye değer.
Türkiye gündemini belirleyen en önemli gazetelerden birisi olan Sabah Gazetesi’nin önceki sahibi Dinç Bilgin meşhur bir dönme aileye mensuptur. (Dönmeler Tarihi, s. 449) İzmir’de yayımlanan Yeni Asır gazetesi de Bilgin ailesine aitti.
Bu saydıklarımız sadece büyük fotoğrafın bir karesi. Kareleri bir araya getirdiğimizde medya ve Dönmeler ilişkisinin sıradan bir ilişki olmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi