Ağlamak ve siyasetçiler

Ağlamak ve siyasetçiler

Önceki gün Mazhar Alanson’la yapılan bir mülakatı okudum. Röportajın bir yerinde Umre ziyaretleriyle ilgili hatıralarını aktarırken şunları söylüyor“Benim duam bitiyor, hocanın duası başlıyor, eller dua pozisyonunda aklıma birden, insanlara daha iyi seslenebilmek, onları daha iyi görebilmek için peygamber efendimizin üstüne çıktığı kütük geliyor Kütük o üzerinden indiği zaman ağlamış, herkes de duymuş, anlatılan bu. İçimden dedim ki ‘Ulan Mazhar, kütük bile ağlarken senin şu haline bak’ derken bir ağlamaya başladım. Neyse ki oradaki insanların gözleri de kan çanağı gibi…”
Bir yazarımız (Ö.Öztürkmen) İslam göz yaşı medeniyetidir diyor.
Yüce Peygamber Allah’ım bana ağlayan bir çift göz ver demişti. Büyük Veli’lerin bazıları ağlayamamayı büyük bir bela ve musibet olarak nitelendirmiştir.
Göz yaşı deyip geçmemek lazım. Merhametin, şefkatin en belirgin göstergelerinden biri göz yaşıdır.
Geçenlerde, parti liderleriyle ilgili bir değerlendirme yaparken içimden, ağlayanlar-ağlamayanlar diye bir ayırım yapmak geldi.
Gerçekten de zaman, zaman hislerini, duygularını göz yaşlarına taşıyan liderler var. Bir fukara sofrasında, bir şehit cenazesinde veya bir anma gününde onları ıslak gözlerle görebilirsiniz. Hissiyatını gözyaşlarıyla dile getiren böyle çok insan var.
Başkalarını bilmem ama, gözlerinden merhamet süzülen insanları kendime daha yakın hissederim. Çünkü ağlamak, göz yaşı dökmek en insani yanımızın dışa vurumudur. Yaşadığınız duygu yoğunluğunun göstergesidir.
Bir de hiç ağlayamayanlar,en acıklı, en hazin manzaralar karşısında buzdan bir heykel gibi duranlar var. Kalp katılığı, gözlerde, davranışlarda gösterir kendini. Kontrollü olmaya bir diyeceğim yok. Ama denizler gibi dalgalanmayan,hep durgun, hissiz duranlar oldum olası ürkütür beni.Göz yaşı dökenlerde yakaladığım merhamet ve şefkat damarını onlarda bir türlü bulamam.
Siyasetçileri bir de bu yönlerine göre tasnif etmek lazım.
Ağlayanlar, göz yaşı dökenler, veya buzdan bir heykel gibi kaskatı duranlar.
Toplumda derin izler bırakan, önemli işlere imza atan liderlerin çoğunun –ağlayabilen-liderlerden çıkması bir tesadüf olmasa gerek.Sevilen,hep sıcak bir ilgi ile karşılanan liderler daha çok bu tipler arasından çıkmıştır. Yüreğini millete açanların gözleri hep yaşlı, bakışları hep dumanlı olmuştur.
Liderliği, odun gibi duygusuz olmak sananlardan toplum her zaman ürkmüş, itici ve soğuk bulmuştur.
Çevreye bakın, başarı ile başarısızlığı tayin eden kriterlerden biri de budur. Bağıran, çağıran, gözleri çuvaldız gibi batan, çatık kaşlı siyasetçilerin etrafında hiçbir zaman samimi, sıcak,halkalanmalar olmaz. Biri sevdirir, öteki korkutur. Toplum seveni, bakışlarından, davranışlarından tanır, rahatlıkla peşinden gider.Sevenle diyalog kurmak kolaydır. Seven, sevilir de.
Onun için diyeceğim odur ki; sizi yöneten liderleri, siyasetçileri tanımak istiyorsanız onların gözlerine bakın, iyi ile kötünün bir göstergesi de orada gizlidir. İsterseniz göz yaşı dökebilen siyasetçilerin bazılarını sayayım, Özal, Yazıcıoğlu, Arınç, Gül ve Erdoğan. Ağlamayı bilmeyenleri de siz sayın. Ne diyordu Mazhar Alanson, ”bir kütük bile ağlarken..."

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi