Futbol sistemleri (1)

Futbol sistemleri (1)

Bir önceki yazımızda bir bayan okuyucumuzun arzusu doğrultusunda futbolun ne olduğunu yazdık ve bu yazı, bizi, tabiri caizse adeta tetikledi.. Şimdi ise futbolun doğuşunu ve futbol sistemlerinin gelişimini de sizlerle paylaşmak istiyorum..
Nasılsa lig arası.. Hiç değilse bu tür bilgilendirme yazılarımız bir işe yarasın..
Evet değerli dostlarım; futbolda ilk federasyon 1863 yılında İngiltere’de Football Association adı altında kuruldu.. Ve böylece futbolda ilk standartlara ulaşıldı..
Ardından da çağdaş futbolun temel kuralları yavaş yavaş oluştu..
Takımların 11 oyuncuya indirilmesi, 1870 tarihinde gerçekleşti.. Oyun sahasının ölçülerinin değiştirilmesi ve topa elle müdahale yasağı da yine bu tarihte alınan önemli kurallar olarak karşımıza çıktı.. Daha sonraki en önemli değişiklik ise, 1925’te konulan “ofsayt” kuralıydı..
Futbol, ilk yıllarda “2-8” şeklinde oynanmaktaydı.. Bu dönemde bütün hüner, paslaşmadan ve sadece çalımla, top sürerek, gol atmaktı..
Yani, ayağına topu geçiren “ha babam, de babam” misali koşar dururdu..
Yine futbolun tarihi gelişimine baktığımızda, futbolun ilk yıllarında “orta saha” kavramı diye bir şey yoktu.. Daha sonra ise kişisel yeteneklerin yerini takım oyununun aldığına ve savunmanın öneminin arttığına şahit oldu insanlar!..
Savunma güvenliğinin ön plâna alınmasında hiç şüphesiz, bol gollü mağlubiyetlerin etkisi oldu.. Takımlar, bu sebeple bir yandan defans bölgesindeki mevcut oyuncu sayısını artırırken, diğer yandan da en iyi oyuncularını, maçı kazanmaya yönelik olarak orta sahada oynatmaya çalıştılar ve bu şekilde günümüz futbolunun iskeletini oluşturan bir yapı da, oluşmuş oldu.. Böylece, hücumla savunma arasındaki bağ kuruldu ve ortaya “2-3-5” sistemi çıkmış oldu.. Bir başka ifadeyle, 2-3-5, hücum ağırlıklı, savunma ile orta saha arasındaki bağın ilk defa kurulduğu ve bloklar arasında ilk kez koordinasyon sağlanıldığı sistemin rakamsal fotoğrafı oldu..
Bu sistemi daha sonra WM sisteminin temelini oluşturacak ve savunma güvenliğini biraz daha ön plâna çıkaracak 3-2-5 sistemi takip etti. Ancak, ne yazık ki, uzun ömürlü olamadı..
Ofsayt kuralının değişmesini izleyen dönemde, modern futbolun ve sistemlerin öncüsü olarak görülebilecek ve ilk defa Arsenal’in menaceri Walter Henry Chapmann tarafından pratiğe geçirilerek uygulanan WM sisteminin 1930-1954 arası yaygın olarak kullanıldığı görülmekte..
Çağdaş sistemlerin öncüsü olarak görülen bu sistemin saha içi dizilişinin “WM” şeklinde olması sebebiyle, sistem bu isimle anılmaya başlandı.. Bu sisteme göre geride defans M şeklinde kurgulanırken, orta saha ve forvet W şeklinde dizilmekteydi..
WM sistemiyle oynamakta olan İngilizlerin, Lantos’lu, Puskas’lı, Czibor’lu Hideguti’li, Koçis’li, Bozsik’li efsane Macaristan’a 1953’te Wembley’de 6-3, Macaristan’ın Nep stadyumunda ise 7-1 gibi farklı skorlarla yenilmeleri, bu sistemin de sonu oldu.. Macarların çok başarılı bir şekilde uygulayarak, İngiltere’yi adeta pestil ettikleri “MM” sisteminin özü; santrforu ve iki açığı geri çekerek, sağ ve sol iç oyuncuları ileri sürmeye dayalıydı.. Rakamsal olarak ifade edersek şayet, 3-3-4 şeklinde olan bu dizilişe göre, karşı savunmanın iki beki ileri çekilerek ve bu beklerin arkasında oluşacak boşluklara, hızlı paslarla adam sarkıtarak, sağ ve sol iç oyuncuları hücuma kaldırmak ve sonuca gitmek amaçlanmaktaydı.. Macarlar, bu sistemden istenen başarıyı özellikle Puskas, Czibor, Koçis ve fırtına sağaçık Budai ile sağlamışlar ve böylece futbolda yeni bir dönemi başlatmışlardı.. Ancak bu sistem de daha sonra tarih oldu ve Brezilyalıların iki stoperli 4-2-4 sistemi ortaya çıktı..
4-2-4 sistemi futbol alemine bol gol getirdi.. Ve o yüzden de “bereketli sistem” olarak anıldı.. Geride 4’lü bir savunma sistemini kuran Brezilyalılar, bu sistemleriyle, 1958 ve 1962 Dünya kupalarını kazanma başarısına ulaştılar.. Ama bu sistem orta sahadaki 2 oyuncuya aşırı yük bindiriyordu.. Ve bu oyuncuların yüksek fizik kondisyona da sahip olmaları gerekiyordu.. Bu yüzden de zaman içinde bu sistemi uygulayan takımların orta sahaları aşırı yorgunluktan çökünce, bu sistem otomatikman iflâs etti.. Yerini ise İngilizlerin futbol dünyasına hediye ettikleri 4-3-3 sistemi aldı..
Bugün de hâlâ revaçta olan 4-3-3 sistemiyle, 4-2-4 sisteminin orta sahadaki zorluğunu gidermeye yönelik olarak, ilerideki forvetlerden birisi orta sahaya çekilerek, orta alanın dengesi sağlanıyor.. Nitekim İngiltere’deki 1966 Dünya Kupası’nda, İngiltere’yi 4-3-3 oynatan, Alf Ramsey, İngilizleri şampiyon yaptı..
4-2-4’e göre takımların daha garantili bir orta sahayla oynamalarını sağlayan bu sistem, bir süre sonra, katı defans anlayışını ortaya koyan ve İtalyan icadı olan Catenaccio’nun, bir başka deyişle “sürgü” sisteminin doğmasına da sebep oldu..
Catenaccio, yani “sürgü” sisteminin özelliği, karşı takımın forvetlerini ve orta sahasını kilitleyerek, rakip takımı oynatmamaktır.. Bu sistemin genel ve temel stratejisi; rakibi, kalabalık tutulan defans bloğuna çekerek, kontrataklarla sonuca gitmektir.. İtalyanlar, oynamaya değil, oynatmamaya yönelik bu oyun sistemine, 1982’de hücum organizasyonunu da ekleyerek Dünya Kupası’nı alma başarısı gösterdiler..
Özellikle Milli Takım seviyesinde, estetikten uzak ve son derece sıkıcı olan bu sistemi hem de yıllarca uygulayarak şampiyonluklara ulaştılar..
(Devamı edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi