Erbakan’ı tutuklamayan askerî hakimin eşi neden intihar etti?
Acaba intihar mı etti?
Yoksa!..
O günleri çok iyi bilen birisi sayılırım.
Darbe oluncaya kadar Altındağ Adliyesi ile Ankara Adliyesi’nde savcı olarak görev yapınca çokça olaya yakından şahit oldum. POLDER devri idi o günler...
POLDER militanları tarafından evim tarandı, bir başka gün sokakta Filistin usulü dövülen gençlere müdahale edince aynı ekol tarafından evim sarılarak yaka paça karakola kadar götürüldüm.
Eşim vurularak ağır yaralandı...
Adeta devlet yoktu, ama devlet yerine işler çeviren Ergenekoncular gibi güçler vardı.
Yapıyordular, oluyordu...
İşte bir sabah karayolunda zincirleme kaza olunca olay yerine gittiğimde askerî hakim Hamdi ile karşılaştım. Arabası bir başka Almancının arabası ile kazaya karışmıştı.
Sabahın erken saati, yoğun sis ve de hava oldukça soğuktu.
O soğukta iki hanım tarlanın ortasında sabah namazını kılmışlar, birisi de albayın hanımı idi. Soğuktan titriyorlardı. Her iki tarafı alarak evime götürdüm.
Sonra da aile dostu olmuştuk.
Hamdi, 1980 darbesinde Erbakan Hoca’yı tutuklamayan Hakim Albay.
Ordudaki lâkabı, “Bizim Hamdi”, Solcu Hamdi...
Darbenin en güvendiği adam, Erbakan’ı nasıl tutuklamazdı?
Netekim, Albay’ı makama çağırarak sormuş:
“Bizim Hamdi, bu gericiyi nasıl tutuklamazsın?”
“Komutanım delil yoktu.”
“Ya başka bir hakim tutuklarsa!”
“Onu bilmem, benim gibi tecrübeli bir hakimin tutuklayacağını sanmam.”
Erbakan Hoca’yı genç bir hakim tutuklayınca Albay’a yer beğenmek düşmüş.
O da bu nedenle emekli olmuştu...
Eşine gelince, saygın bir hanım.
Suna hanım...
CHP kadın gençlik kollarında başkanlık yapmış, Mevhibe İnönü ile doğrudan görüşürlermiş. Ne var ki kader bu hanıma bir tarikata mensubiyeti nasip edince işler değişmiş.
O kadar güzel üslûp, konuşma sanatı ve iman noktasında örnek bir insan.
Merhum Suna hanım: “Eşim Erbakan hocayı tutuklamayınca onu kapıda saatlerce bekledim, geldiğinde boynuna sarılarak tebrik ettim.”
İman abidesi bir insan...
Hamdi bey, “Bana ille de birisine tapacaksın deseler, eşime taparım” demişti...
Yaşamına karışmadığı gibi çok saygılı davranıyordu.
Çevresi tabii ki sosyal demokrat askeri kesim, Hamdi de sosyal demokrat...
Rahmetli Suna hanım hafta sonları beraberinde getirdiği üst düzey kişilerin hanımları ile evimize gelip sohbetler ediyordu. O gerçekten bizim manevi ablamızdı...
Dinlenmeden, İslam’ı çevresine yaymaya çalışıyordu.
Bir ara ziyaret uzayınca evden telefonla aradım. Karşıma çıkan Hakim Albay’ın sesi titrekti.
Kötü haberi vermeye cesaret edemiyordu. Mimiklerinden sıkıntıda olduğunu anlıyordum.
Israr edince bir cümle söyleyebildi:
“Ablan maalesef intihar etti...”
Nasıl sarsıldığımı anlatamam. Bir çığlık attığımı hatırlıyorum...
“Albayım, benim tanıdığım o imanlı insan intihar etmez, bir yanlışlık olmasın?”
Olayı kısaca şöyle anlatmıştı.
İstanbul’da her hafta katıldığı sohbetlerin birisinde, sabah namazına kalktıklarında güya üçüncü katın penceresinden atlayarak intihar etmiş. Gören eden yoktu...
Sadece bir mermer sesi duymuşlar...
Tek izahı, sûfilerde öyle olaylar vecd halinde olurmuş!
Hemen konuyu kavradım., öyle olsa ülkede bir tane sûfi kalmazdı...
Öylesi bir insan hem o çevrelerde yetiş, hem de onları İslam’a davet etmeye kalkış, hem de bizim Hamdi’nin eşi ol, Erbakan’ı da tutuklama...
Hazmedilecek bir olay değildi.
O da diğerleri gibi oldu, resmi kayıtlara intihar olarak geçti...
Allah rızası için ruhuna Fatiha...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.