Faruk Çakır

Faruk Çakır

Öncelik sırası

Öncelik sırası

Türkiye’yi idare edenler; dertlerimize kalıcı çare olacak adımlar atmak yerine geçici tedbirleri tercih ediyor ve neticede sıkıntılardan kurtulamıyoruz. Türkiye’de yaşayan herkesin daha hür, daha zengin, daha huzurlu, daha umutlu olması mümkün değil mi? Başka ülkeler için mümkün olan şey, ülkemiz için niçin mümkün olmasın?

Bu durum sadece bugünün problemi değil. Yıllardan beri bu yanlış tekrarlanıyor. Problemlerin çözümünde öncelik sıralaması yapılırken; hak, hukuk, adalet gibi kavramlar en sona bırakılıyor. Maddî konuların çözümü ise güya sıralamanın başına yerleştiriliyor, ama bu tavır ‘fıtrat’a uygun olmadığı için aksiyle tokat yemeye devam ediyoruz.

İnsanları “(Önce) Ekmek mi, hürriyet mi?” ikilemine düşürmemek en ideali, ama böyle bir seçim sözkonusu olduğunda “Önce hürriyet” diyebilecek bir toplum haline gelmemiz gerekirdi. Çünkü tarih şahittir ki “Önce ekmek” diyenler hem “ekmek”lerinden olmuşlar, hem de “hürriyet”lerini kaybetmişlerdir. Hak, hukuk, adalet ve hürriyetin kâmil mânâda olmadığı bir yerde “ekmek” temin etmenin bir anlamı olabilir mi? Hürriyetin olmadığı bir yerde, ekmekle “karın doyurmak” mümkün mü?

“Mimsiz” medeniyetin insanlara yaptığı bir kötülük de bu noktada kendisini gösteriyor. Bütün insanları “ekmek” peşinde koşturuyor ve hak, hukuk, adalet gibi kavramlar anlamını kaybediyor. Oysa asıl mücadelenin, hak ve hukuk yolunda verilmesi gerekirdi.

Türkiye’nin bugünkü tablosuna baktığımızda da hürriyetleri geliştirme çalışmalarının geri planda kaldığını görüyoruz. Meselâ, iktidar emekli maaşlarına yaptığı zamla övünüyor. Zam miktarı ve dağılımı ayrıca tartışılabilir, ama aynı övünme hürriyetler konusundaki çalışmalar için yapılıyor mu? Hemen herkes şu konuda hemfikir: Mevcut 12 Eylül ihtilâl anayasası Türkiye için ayak bağı. Mevcut ihtilâl anayasası bir an önce ve mutlaka değişmeli.

Bunu sadece muhalefet partileri söylemiyor. İktidar mensubu milletvekilleri, bakanlar ve hatta başbakan da zaman zaman dillendiriyor. Anayasanın değişmesi için umumî bir kanaat varken bu değişiklik için niçin ciddî ve kararlı bir adım atılmıyor? Niçin ‘emekli maaşlarına yapılan zam’larla övünülürken, hürriyetleri geliştirme noktasındaki çalışmalarla övünülemiyor? Demek ki bu konuda övünülecek çalışmalar yapılmamış.

Hükümet, haklı ya da haksız ‘hak’ isteyen işçilere nasıl ‘hayır’ diyor ve bu itirazının arkasında duruyorsa, atmaya niyetlendiği müsbet adımların arkasında da cesaretle durmalıdır. Anayasanın değiştirilmesi gerektiği daha ilk günden ilân edilmişti. Bu vaad, ‘eylem planları’nda da yer aldı. Hatta ‘taslak çalışma’ bile basına yansıdı, ama gelen bazı tepkiler üzerine bu çalışmalar rafa kaldırıldı.

Tabiî ki tek başına anayasanın değişmesi de bir mânâ ifade etmeyebilir. Fakat atılması gereken ilk adım bu olmalı.

Yine tekrarlayalım: “Yeni Anayasa”nın da sadece ismi değil, anlayışı yeni olmalı. Allah muhafaza, 12 Eylül ihtilâl anayasasını aratan “yeni bir anayasa” yapmak isteyenler de çıkabilir!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi