Balyoz yahut Türkiye'yi yoketme planı
Taraf gazetesi korkunç bir darbe planını daha deşifre etti. İddiaya göre Org.Çetin Doğan’ın 1.Ordu komutanlığı döneminde kurgulanan harekat planı Türkiye’yi adeta kan gölüne çevirmeyi hedeflemiş…
Darbe zeminini oluşturmak için, Fatih ve Beyazıt camilerinin Cuma namazında bombalanarak halkın tahrik edilmesi, dış politikada hükümeti acz içinde göstermek için bir Türk uçağının düşürülerek Yunanistan’ın üzerine atılması, 200 bin kişinin tutuklanarak sorgulanması, bütün Türkiye’de sıkıyönetim ilan edilmesi gibi zerre kadar vatan sevgisi taşıyan hiç kimsenin aklından geçirmeyeceği hainlikler planlanmış…
Her zaman olduğu gibi gerekçe yine aynı, irtica ve bölücülük.
Bir ülkede gerçekten irtica varsa camileri bombalayıp dindar insanları sokağa dökmeye ne gerek var.
Bir şey varsa bu tür provokasyonlara da gerek yoktur. Aslında irtica yalanının ne kadar mesnetsiz, ne kadar gerçek dışı olduğu, onu var göstermek için özel manipülasyonlara ihtiyaç duyulması ortaya koyuyor. Art arda ortaya çıkan bu tür belgeler, irtica çamurunun nerede imal edilip, niçin servise verildiğinin en açık göstergesidir.
Bu sonuncusu ile birlikte, deşifre edilen darbe planının sayısı neredeyse bir elin parmaklarını geçiyor. Üstelik son harekat planında 29 general’in adı geçiyor ki bu bir rekordur.
Taraf’ın iddiasına göre darbenin merkezindeki isim Orgeneral Çetin Doğan.
Doğan’ın ismi daha önce Ergenekon delil klasörlerinde de geçmiş, ne hikmetse kimse üzerinde durmamıştı. Oysa daha önce medya’ya düşen iddialar daha az vahim veya daha masum değildi. İddiaya göre Doğan TSK içinde mezhepçi bir yapılanma oluşturmuş, aynı mezhepten olmayan subayları Ordu’dan attırmak için adreslerine dini kart postallar göndermek, irticacı diye ihbar etmek gibi planlar yapmıştı. Bazı toplantı notlarında ise Genel kurmay personel dairesinin ele geçirilmesi, Güneydoğu’da PKK ile mücadeleye sunilerin gönderilmesi gibi bilgiler ortaya çıkmıştı. Doğan’ı dönemin Cumhurbaşkanı A.Nejdet Sezer Ahmet Yesevi üniversitesine atamış, o tarihe kadar Türkiye’nin kontrolünde olan Yesevi üniversitesi, o tarihten sonra Kazaklar’ın kontrolüne geçmişti. Doğan’ın Yesevi Üniversitesindeki ilk icraatı baş örtü yasağı, yani din ve milliyet karşıtlığını Kazakistan’a taşımak olmuştu.
Şimdi merkezinde Doğan’ın olduğu, yeni ve çok vahim bir darbe planı ortaya çıkmıştır. Demokrasinin kurumsallaşarak yerleşmesi bu tür teşebbüslerin şiddetle cezalandırılmasına bağlıdır. TSK'da en üst kademeye kadar tırmanmış bir subayın ülkeyi bölecek, yok edecek teşebbüslerin içinde bulunması asla müsamaha ile karşılanamaz. Camilerin bombalanmasını, Ordu içine mezhep tefrikasının sokulmasını görmezden gelmek bu ülkenin yok oluşuna, göz yummaktır. Kaç yıldır Maraş olaylarının, Sivas olaylarının arka planını merak ediyoruz. Alın size bir arka plan. Arka planı ülkücülerde, sokaktaki bir takım gayesiz, hedefsiz insanlarda veya küçük, küçük örgütlerde aramak yerine bir defa da bu tip oluşumlarda aramalıyız. Bir milleti veya bir orduyu mezheplere göre ayırmak ne demek? Ordunun bir tek mezhebi, bir tek siyaseti, bir tek rengi vardır, o da vatanı korumaktır. Aksi takdirde ne ordu kalır ne millet.Kimse Cumhuriyet tarihinin en büyük ihanet planlarını içinde barındıran bu iddiaları göz ardı edemez.İddia mı, gerçek mi, Yargı mutlaka üzerine gitmeli –Türkiye’yi kurtarma adı altında- yok etmeye çalışanları ortaya çıkarmalıdır.