Kendini dinle, anla ve tanı
Olumsuzluklardan korunmanın ilk adımı, genel hatlarıyla insan olarak kendini tanımaktır. Kendini karşına al ve şu soruları sor: Ben kimim? Beni gönderen neden bu kadar maddî-mânevî cihazlarla donattı; bunları nerede, ne zaman, nasıl kullanacağım? İnsan olarak değerim nedir? Kâinat, bütün unsurlarıyla neden bana hizmet etmekte; ben kime hizmet etmeliyim?
* Sen; Cenâb-ı Hakk’ın, kâinatın maddî-mânevî bütün enerji boyutlarından, unsurlarından süzüp, bütün isim ve sıfatlarına ayna yaparak yarattığı ve Kendisine kul, muhatap kabul ettiği nâzik, nâzenin, antika bir san'at harikasısın. Hem nefsî, hem ulvî cepheleri, yâni madde-mânâ beraberliği olan mükemmel bir fabrika, İlâhî bir makinesin. Bin bir müsbet ve menfî duygularla donatılmış; âdeta kâinatın bir küçük nümûnesi, bir santralısın. Çeşitli duygu ve hislere sahipsin. En küçük bir şeyden huylanır, bazan kızar, öfkelenir, kimi yerde de beklenmedik bir zamanda parlarsın. Son derece âciz ve zayıfsın. Fakat; kabiliyetlerini sonsuz derecede yükseltebilecek veya alçaltabilecek şekilde yaratılmışsın.
* Bu dünyaya imtihan için gönderilmişsin. Fıtratın/yaratılışın, maddî-mânevî yapın imân esaslarına göre dizayn edilmiş.
* Allah, bütün isimlerini sende hissettirmiş ve en güzel sûrette yaratmış.
* Yaratılışının asıl gayesi Allah’a imândır. Yükselmen ve makam sahibi olabilmen, Allah’ı isim ve sıfatlarının tecellileriyle bilmek, tanımaktan (mârifetullah) geçer. En parlak saadetin/mutluluğun O'na sevgi beslemendir. Çünkü, sevdiğin nisbette O'nun sonsuz sevgisinden istifade edebilirsin.
* Bu âlemler senin için yaratılmış, bütün varlıklar emrine verilmiş, halife-i zemin tayin edilmişsin.
* Yaradılış ağacının en mükemmel meyvesi sensin. Bütün kâinat, sana hizmet eder.
* Kabiliyetlerin açısından âlemin anahtarı eline verilmiş. Emâneti (Kur’ân, imân, İslâm hakikatlerini) yüklenebilecek istidatta olman, ibâdet ve tefekkürün açısından da halife-i zemin olmanı gerektirir.
* Meleklerden üstünsün; ancak bir cephenle çok zâlim ve çok câhilsin.
* Ancak imân ile insan olacağını unutma. İmân nuruyla alay-i illiyine (en yüksek mertebeye) çıkar; küfür zulmetiyle de esfel-i sâfiline (aşağıların en aşağısına) inersin.
* Cüz’î irade / hür irâde ile, hareketlerinde tamamen serbestsin. En büyük, en açık düşmanın şeytan; en zayıf damarlarından biri korkudur.
* Şu hususu çerçevelet ve görebileceğin yere as: Sen bu dünyaya, keyif sürmek için değil, imtihan olmaya geldin. İç ve dış dünyan çepeçevre Allah’ın sayısız nimet, ihsan ve ikramlarıyla donatılmış! Bu sayısız nimet ve ikramlara teşekkür etmekle mükellefsin!
* Yaptığın iyilik ve güzelliklerde iftihara hakkın yoktur. Çünkü, iyilikler, iyilikleri yaptığın her şey Allah’tan; kötülükler ise nefsinden kaynaklanmaktadır. Hayra da, şerre de hadsiz kabiliyetin vardır.
* Sana verilen duygu, his ve lâtifelerine baksan, ebed için yaratılmış olduğunu anlarsın. Emel/ümit, beklenti, arzuların sınırsızdır; bu dünyada doymaları imkânsızdır. Mutlu olmak istiyorsan ve aklın da varsa; kendini anla, tanı ve sıralanan bu maddeleri tatbik etmeye çalış!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.