Danıştay Cinayeti ve Ergenekon
Ergenekon’la ilgili her gün yeni bir iddia ortaya atılıyor. Konu mahkemeye intikal ettiği için bu iddiaların ne kadarının doğru, ne kadarının spekülasyon olduğunu tespite imkan yok. Yargı kararını verdiğinde yakın tarihte meydana gelen olayların hangilerinde bu kirli elin bulunduğunu anlayacağız.
Ergenekon’la en çok ilişkilendirilen olaylardan biri de Danıştay cinayeti. Avukat Alparslan Arslan’ın Emekli general Veli Küçük ile resimlerinin ortaya çıkması bu ilişkinin basit bir şüpheden ibaret olmadığını gösteriyor. Nitekim Küçük’ün resimle ilgili çelişkili beyanları bu iddianın hafife alınmaması gerektiğini ortaya koyuyor.
Ama daha önemlisi, Ergenekon tarafından kullanıldığı artık kesinlik kazanan ümraniyede ele geçirilen ve Askerin envanterine kayıtlı bulunan bombalardan, bazılarının Alparslan Arslan tarafından Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasında kullanılmış olması. Bu bağlantı Arslan’ın münferit bir eylemci olmadığını, başörtüsü kararından dolayı kafası bozulduğu için bu eyleme kalkışmadığını gözler önüne seriyor.
İşin doğrusu Danıştay cinayetinden hemen sonra Arslan’ın babasıyla konuşmuş, eylemin münferit bir eylem olabileceği düşüncesine kapılmıştım. Son derece nazik, terbiyeli ve kültürlü bir insan olan Arslan’ın babası, oğluyla yaptığı görüşmeyi anlatmış,” kesinlikle çok zorlamama rağmen kimseyle bir bağının olmadığını, başörtüsünden dolayı bu eylemi yaptığını” söylüyor demişti.Baba Arslan, oğlunun “baba merak etme yakında Türkiye’de çok şey değişecek ve çıkacağım”dediğini de sözlerine eklemişti. O zaman bu ayrıntı pek dikkatimi çekmemişti.
Ergenekon operasyonundan sonra bazı gazeteler, örgütün 2009’da darbe yapmayı planladığını ve bu yönde ciddi çalışmalar yaptığını yazdılar.örgütle ilişkili kişilerin internet üzerinden yaptıkları yazışmalarda da bu iddiayı doğrulayan mesajlar ele geçirildi.Hatta bu konuşma ve yazışmaların bazıları taraf gazetesinde yayınlandı.
Şimdi, Alparslan Arslan’ın “baba merak etme Türkiye’de yakında çok şey değişecek çıkacağım” ifadesini, bu darbe planı istikametinde yeniden değerlendirmek ve eylemin çap ve şumulünü yeniden adlandırmak gerekiyor. örgütün 2009 planıyla, Arslan’ın yakından çıkma düşüncesinin birbiriyle örtüşmesi bir tesadüf değil. Kırk yıl önce Deniz Gezmiş’i kullananlar da, Gezmiş’e yakında çıkacak, bakan olacaksın taahhüdünde bulunmuşlardı.Gezmiş son ana kadar bir kahraman gibi hapishaneden çıkıp gideceği günleri beklemiş, ama boşuna beklemişti.
Film aynı film, sadece figuranlar değişik.
Provakatif, eylemlerin hiç biri münferit değildir.Toplumu dalgalandıran, kamplaştıran, geren, sansasyonel her eylemde mutlaka görünenin yanında görünmeyen bir el veya eller de vardır.Danıştay cinayeti de onlardan biridir.
Bu defa, bu film yarıda kalmalıdır.