Kur'an'da kardeşlik hukuku
Hepimizin bildiği bazı klişe sözler vardır:
“Dinimizin ilk emri Okudur."
“Mü’minler, kardeştir.” gibi.
Bu sözlerin ayet olduğunu genelde hepimiz biliriz, hepimiz savunuruz ve hepimiz yeri geldikçe kullanmaya çalışırız.
Ancak, Okumayız,
Kur’an’ın kardeşlik konusunda ne dediğini pek merak etmeyiz.
Kur’an’ın İslam kardeşliği konusunda Müslümanlara nasıl bir yükümlülük yüklediğini önemsemeyiz.
Müslümanlar bu kardeşliği, ne ölçüde yaşamaya ve bu hukuka ne kadar uymaya çalıştıkları pek tartışmayız.
Gelin isterseniz alışkanlıklarımızı bir tarafa bırakıp, konuyu Kur’an’ın yönlendirmeleri doğrultusunda bir kez daha sorumluluk bilinciyle ele alalım.
Öncelikle, Kur’an’ın kimleri kardeş olarak tanımladığına bakalım.
Kur’an’da üç çeşit kardeşlik dile getiriliyor:
Kan ve süt kardeşliği, aynı anne ve babadan meydana gelen veya süt emzirilmeyle oluşan yada anne ve babaları evlendiği için hukuki anlamda kardeş olanlar.
Adem ve Havva’nın çocukları olarak, aynı atadan meydana gelen insani kardeşlik.
Aynı dini inançlara ve ideallere sahip olan din kardeşliği.
Kur’an hukuki anlamda 1. sıradaki kardeşliği önemser ve en bağlayıcı miras ve sosyal ilişkiler alanında diğerlerinden farklı olarak özel ve doğal bir kardeşlik olarak kabul eder.
Akrabalık ilişkileri, velayet hakkı ve miras hukuku bu tür kardeşliğin konusudur.
İkinci kardeşlik çeşidi ise, insan olmaktan kaynaklanan genel bir sorumluluk ve aynı ortamı paylaşmak gibi zorunlu hallerde ortaya çıkan, dini aynı olmayan kimseleri de içine alan insani sorumluluk kardeşliğidir. Haiti'de veya dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen deprem ve büyük afetlerde insanlık alemi olarak sorumluluğumuzu ifade eden geniş bir şemsiyedir. Bu tür kardeşlik tabirini Kur’an Peygamberler ile onların kendilerine mesaj getirdikleri toplumları arasında da kullanır:
“Âd kavmine de, kardeşleri Hud'u gönderdik. » (A’raf, 65)
« Medyen halkına da kardeşleri Şuayb'i gönderdik.“ (A’raf, 85)
Toplumu kendisine inanmasa da Allah, o peygamberi toplumun “kardeşi“ olarak tanımlıyor.
Bizim asıl üzerinde durmak istediğimiz konu tabiki din kardeşliğidir.
Kur’an’da üzerinde en çok durulan ve hassas bir konu olan « din kardeşliği » dir.
Bu kardeşlikle ilgili Hucurat Suresi çok önemli ilkeleri ortaya koyuyor :
Bu ilkeleri sıralamak gerekirse ;
a. Kardeşlerin arasının düzeltmesi,
b. Kardeşlerin birbirlerini aşağılamaması, küçümsememesi, birbiriyle alay etmemesi,
c. Kardeşlerin, birbirini karalamaması,
d. Birbirine kötü isimler takmaması,
e. Birbirinden gereksiz yere şüphe etmemesi,
f. Birbirinin gizlisini, saklısını araştırmaması,
g. Birbirini çekiştirmemesi,
h. Takvadan başka bir üstünlük aramaması,
ı. Birbirine kin ve nefret duymaması.
j. Zulme uğrayanın yanında olması,
k. Aralarında adaleti gözetmesi gerekmektedir.
Bu ilkelerin içinde yer aldığı ayetleri dikkatlice okuyalım ve bu ilkeleri bir kez daha görmeye ve düşünmeye çalışalım. Sonra da bu hükümlere ne kadar uyduğumuzun muhasebesini yapalım.
“Eğer mü’minlerden iki grup savaşa tutuşurlarsa, aralarını düzeltin. Eğer biri diğerine tecavüz ederse, Allah'ın emrine dönünceye kadar tecavüz edene karşı savaşın. Eğer dönerse, aralarını adaletle düzeltin ve adil davranın. Şüphesiz Allah, adaletli olanları sever.
Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki merhamet olunabilesiniz.
‑Ey iman edenler!
Bir topluluk, diğer bir toplulukla alay etmesin. Alay edilenlerin, alay edenlerden daha hayırlı olması mümkündür. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesin. Belki de onlar, bunlardan daha hayırlıdır. Birbirinizi karalamayın. Birbirinizi kötü isimlerle çağırmayın. İman ettikten sonra fasık adını almak ne kötüdür. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalimler onlardır.
‑Ey iman edenler! Aşırı şüpheden kaçının, çünkü bir kısım şüphe günahtır. Birbirinizin gizlisini araştırmayın. Birbirinizi çekiştirmeyin. Biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? Bundan tiksindiniz değil mi?
Allah'tan korkun, kuşkusuz Allah, tevbeleri kabul eden ve merhamet edendir.
‑Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Sizi tanışasınız diye kollara ve kabilelere ayırdık. Allah, katında en şerefliniz, ondan en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah, alimdir, haberdardır.“ (Hucurat, 9-13)
Ayetlerin müminler için yol gösterici kılavuz, uyarıcı ve öğüt verici mesajlar olduğuna iman ediyorsak, bu ayetleri ölülere fayda versin diye ruhlarına hediye etmeden önce, kendi ruhumuza ne kadar fayda verdiğini ve bizi ne kadar dirilttiğini kontrol edelim. Eğer bu ayetler biz yaşayanlara etki etmiyorsa, bize fayda vermiyor ve bizi düzeltmiyorsa, kardeşliğimizi yaşatmıyorsa, ölülerimize bir faydası dokunacağını zannetmiyoruz.
Kardeşlerimizi; doğulu, batılı; Türk, Kürt; kadın erkek, zengin, fakir; köylü, şehirli; bizim fırkadan olan, olmayan; işçi, memur; eğitimli, eğitimsiz; kariyer sahibi olan, olmayan gibi sayısız ayırımlara tabi tutup, aramıza erişilmez, ulaşılmaz ve aşılmaz engeller koyup, üstünlük psikojuna giriyor ve ötekileri aşağılıyorsak kur’anî anlamda bir kardeşlik hukukuna sahip olduğumuzu söyleyebilir miyiz?
Allah’ın ipine sımsıkı sarıldığımızı ve birlik ve dirlik içinde olduğumuzu iddia edebilir miyiz?
Sizce gerçekten biz kardeşler miyiz?
«Topluca Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ve parçalanmayın! Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün, hani siz düşman idiniz de O, kalplerinizi birleştirdi. O'nun bu nimeti ile kardeşler oldunuz. Siz, bir ateş çukurunun kenarında idiniz de sizi oradan kurtardı. Doğru yola çıkasınız diye, Allah size ayetlerini işte böyle açıklıyor.“ (Al-i İmran, 103)
Not: Değerli kardeşlerim, bildiğiniz gibi, Kayseri’de 3 sene önce başlattığımız bir yarışma, geçen sene İstanbul başta olmak üzere 5 ilde birden düzenlenmişti. Bu sene Kur’an’ı anlama platformu çatısında bir araya gelen kardeşlerimizle Kur’an-ı Kerim Meal Bilgi Yarışması’nı Türkiye genelinde 17 ilde aynı anda 25 Nisan 2010’da düzenleyeceğiz. Yarışmamızın kayıtları başlamıştır. Kaydınızı internet üzerinden www.kuranianlamaplatformu.com adresinden yapabilirsiniz.
Gelecek sene bu yarışmanın Türkiye’nin tüm şehirlerinde yapılması için hepinizi gayrete ve bu güzel hizmete katılmaya davet ediyorum.