Maktul zavallılar ve katil kahramanlar
Adam öldürmek, en ağır suçtur. Dini açıdan bakılırsa büyük günahların en büyüğüdür. Allah’ın verdiği cana müdahale etmek ve insanın en tabii hakkı olan yaşama hakkını elinden almaktır.
Bütün toplumlarda, bütün devletlerde ve bütün dinlerde adam öldürmek ağır bir suçtur. Adam öldürenler cezalandırılır, idam edilerek ortadan kaldırılırlar. Böylece toplum bunların zararlarından ebediyen kurtarılır.
Ancak, son zamanlarda Avrupa kaynaklı olan bir dalga, bir rüzgâr İslâm dünyasında adam öldürmeyi âdeta cazip hale getirmiştir. Katiller yaşıyor, maktüller toprak oluyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çıkardığı son ceza kanunlarıyla adam öldürenlerin öldürülmesine son vermiştir. Yani idam cezasını kaldırmıştır. Dolayısıyla hakkın yerini bulmasına engel olmuştur. Bunun anlamı şudur: “Öldüren yaşayacak, ölen ise boşuna yok olup gidecektir. Sakın kimse öldürülen taraf olmasın.”
Öldüren taraf daima kârlı çıkmaktadır. Zira yaşamasını istemediği kişi ya da kişileri hatta bir topluluğu toptan ortadan kaldırarak amacına ulaşabilmektedir. Toplum bu kanunlardan ötürü çok sıkıntılar çekmektedir ve bu gidişle daha da çekeceğe benziyor.
Öldürülen taraf bir kişi de olabilir, bin kişi de olabilir, fark etmez. Sonuç itibarıyla öldüren yaşayacaktır ve katilleri okşayan kanunlardan yararlanarak beş on sene yattıktan sonra tekrar toplumun içine çıkacaktır. Tekrar o toplumun başına, benzer belaları açabilecektir.
Bazen maktulün itibarının ve şahsiyetinin büyüklüğüne göre, katiller kahraman da olurlar. Bugünlerde karşılaştığımız acıklı manzara budur. Herkesin vicdanı kan ağlıyor, özellikle maktulün varislerinin vicdanı… Bunun ne kadar acı bir olgu olduğunu maktul varisi olanlardan başkası anlayamaz, bilemez. Anlasa yerinde duramaz, çaresini bulur.
Meseleye bir de maktullerin varisleri açısından bakmak gerekir. Bu katiller geride kalanları da öldüremez mi? Öldürür. Maktul taraf zavallı, mazlum, ezilmiş ve ezilmeye terk edilmektedir. Maktulün varisleri hayata küsmekte, içleri ateşle dolmaktadır.
Böyle bir hukuk olur mu? Her hukukun bir mantığı vardır ve olmalıdır. Bu hukukun mantığı ne olabilir? Avrupalılar öyle istiyorlar diye kanun değiştirilir mi? Kendi milletinin fertlerinin can güvenliği tehlikeye atılabilir mı?
Avrupalılar kendi ülkelerinde hangi kanunları çıkarırlarsa çıkarsınlar, bu kanunlar kendilerini ilgilendirir. Kanunlar kendi toplumlarına göre yapılmaktadır. Onların toplumları başka, bizim toplumumuz başkadır.
Bizdeki kan davaları bu kanunlarla sürüp gideceğe ve mazlum aileler zulüm altında daha da inleyeceğe benziyor.
İdamı kaldıran kanun acaba toplumumuza ne kazandırmış, ne kaybettirmiştir? Bunun muhasebesi mutlaka meclis tarafından yapılmalıdır.
Yetkililer, kaldırılan idam hükmünü mazlum olan maktül ailelerine acaba anlatabilecekler midir? Kanunların katillere göre çıkarılması izah edilecek bir husus değildir. Esasen kul hakkı söz konusu olan bu gibi meselelerde hak sahiplerine sormak ve onların görüşlerine göre hareket etmek gerekir.
Katillerin sayısı her geçen gün daha da artmaktadır. Eskiye göre cinayetler çok artmıştır. Bir adam öldürmek bir koyun öldürmek kadar, bir insanın boğazını kesmek bir tavuğu kesmek kadar basitleşmiştir. Çünkü bu kanunlarla, adam öldürmeye en elverişli ortam meydana getirilmiştir. Hele iş sahası bulamayıp sokaklarda dolaşanlar için…
Kanunlar toplumlar için yapılır; toplumların lehine yapılır; hakkın ikamesi için yapılır; hak sahipleri dikkate alınarak yapılır; onları koruma altına almak için yapılır; fert ve toplumların mal güvenliğini ve can güvenliğini sağlamak için yapılır.
Şimdi mal da güvende değil, can da… İnsanlar mal için adam öldürüyorlar, düşmanlık duygusu ile, intikam duygusu ile adam öldürüyorlar; siyasi amaçla örgüt kuruyorlar ve bu amaçla adam öldürüyorlar, öldürmeyi planlıyorlar. Ölenin canı da malı da gidiyor. Geride bıraktıklarınınki ise tehlike altında olmuyor mu?
Kanunlar toplumsal düzeni, huzur ve güveni sağlamak içindir. Yoksa birilerine uyum sağlamak için kanun yapılmaz. Birilerinin iç âlemi bizi hiç ilgilendirmez. O birileri ne yaparlarsa yapsınlar. Kendileri sorumludurlar. Kendi toplumlarına göre sorumludurlar.
Biz bize bakmalıyız ve kanunlarımızı, hukukumuzu kendi toplumumuza göre yapmalıyız. Yoksa iki asra yakın zamandır, toplumumuzun çektiği bunca sıkıntılar, katlanarak devam eder. Hepimiz bundan çok zarar görürüz. Bu gidişle göreceğe de benziyoruz.
Şu anda ülkemizin herhangi bir köşesinde bir cinayet işlenmeyeceğini, kan akmayacağını kimse garanti edemez. Bir toplum için, bir millet için bundan daha feci bir durum olabilir mi?
Terörün önünün alınamamasının sebeplerinden biri budur. Çocuk cinayetlerinin sebebi budur. Büyük cinayetlerinin sebebi budur. Kadın cinayetlerinin asıl sebebi budur. Töre cinayetlerinin sebebi budur. O halde sebebi bulup ortadan kaldırmak hükümetin görevidir; devletin görevidir; meclisin görevidir. Meclis bu önemli görevi yerine getirmeli, mazlum maktulleri zulümden kurtarmalı, katil kahramanlar yaratmanın önüne geçmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.