Serdar Arseven

Serdar Arseven

Gençleri delirtmeyin!..

Gençleri delirtmeyin!..

Bir yanda başörtülü öğrenciler var,
Diğer yanda Meslek Yüksek Okulu denilen ucube öğretim kurumlarında çile dolduranlar...
fiimdilerde bu gençleri dinliyorum,
Felâket!
Başörtülüler, perişan durumda.
AK Parti-MHP dayanışması, Anayasa değişikliği, YöK Başkanı'nın olumlu tavrı, derken...
Bir hayli umutlanan gençler, rektörlerin "hukuk tanımazlığı" karşısında fena halde bunalmış vaziyetteler.
Bu gençleri anlamak lazım;
Bir taraftan zorba üniversite yönetimleriyle,
Diğer taraftan yakın çevre baskısıyla mücadele etmek mecburiyetinde kalan bu genç hanımlar,
Bugünlerde kendilerini çok yalnız, çok çaresiz hissediyorlar.
Kafaları karışık...
"Siyasetin neyi, niçin yaptığını" anlamaya çalışan bu gençlerin, her gördükleri yerde önümüze attıkları bir soru var:
"YöK'ün yapısı değişmişken,
Yasakçı rektörler de en fazla dokuz ay sonra defolup gidecekken,
Yasak da fiili olarak ortadan kalkacakken,
Böyle bir düzenleme yapmanın manası neydi?"
Evet...
Gel de cevap ver:
"Yasakçı rektörlerin gitmelerini beklemenin ne sakıncası vardı?.."

Neyse, olan olmuş...
fiimdi,
Anayasa Mahkemesi'nin kararını bekliyoruz.
Devlet Bahçeli'nin tavrı, dünya görüşü belli de,
AK Parti böyle bir Anayasal düzenlemeyi gerçekleştirirken, meselenin Anayasa Mahkemesi boyutunu yeterince dikkate aldı mı?..
Daha açık sorayım:
"En az 6 üyeden 'olumlu karar' işareti aldı mı?.."
Biliyorum;
Hukuka uygun bir soru değil bu...
Lakin...
Refah ile Fazilet nasıl kapatıldı, 367 kararı nasıl verildi?..
Dönüp bir daha bakın ve söyleyin:
Olan biten hukuka uygun muydu?
Bu soruya nasıl karşılık vereceğimiz belli ise,
Müsaade edin de önümüzü görmek isteyelim...
Müsaade buyurun da, "dâvânın" yeni bir siyasi kararla "zora sokulmasından" endişe edelim!..
Evet, Anayasa Mahkemesi "esas"a girerse...
(Ki güvenilir kaynakların getirdiği bilgiler maalesef o yönde!..)
Meclis'in tasarrufunu "yok"luğa mahkum ederse?..
O zaman ne olur?
"Son derece yanlış bir karar olur.
Anayasa Mahkemesi'nin varlık sebebi tartışmalı hale gelir.
üyeliklerin belirlenme yöntemi değişir."
Evet,
Bundan sonra mahkeme daha fazla tartışılır, daha fazla eleştirilir...
Mümkünse hakkında "yokluk" kararı verilmesi, değilse yapısının tamamen değiştirilmesi talep edilir...
Lâkin;
Bütün bunlar mevcut üyeleri etkilemez...
Aynı şekilde devam ederler hayatlarına...
Olan, üniversite kapısındaki kızcağızla, ana babasına olur!..
Bakın son durum ne:
Bu hanımlardan bir kısmı kapı önlerinde, bir kısmı da onuru incinmiş halde, "başı açık içeride",
Mahkemeden çıkacak kararı bekliyor!..
Yazı mı, tura mı?..
Bahis, genç kızların istikbali üzerine!..

Bir de Meslek Yüksek Okulu öğrencileri var...
Malûm; kaynağı YöK olan birtakım haberler çıktı:
"Meslek Yüksek Okulları'na askerlik müjdesi!.."
YöK Başkanı, Genelkumay'la görüşecekmiş...
Onay alındığı takdirde, Meslek Yüksek Okullarına "kısa dönem askerlik" imkânı getirilecekmiş!..
Bu haberleri okuyan en az yarım milyon gencin nasıl heyecanlandığını ve ümitlendiğini tasavvur edebiliyor musunuz?..
"Kısa dönem askerlik müjdesi", önünde 15 ay askerlik olan bir genç için ne demektir, tahmin edebiliyor musunuz?..
Ne yazık ki:
"Müjde"yi alır almaz, derslerine sarılıp bir an evvel diploma almayı kararlaştıran gençlerin sevinçleri kursaklarında kaldı!..
Genelkurmay'ın bu işe sıcak bakmadığı açıklandığında,
En az beş yüz bin gencin dünyası yıkıldı!..
Hani bu konu hiç gündeme getirilmeden, Genelkurmay Başkanı'yla alttan alta görüşülseydi...
Gençler ümitlendirilmemiş olurdu; kafaları dağıtılmamış, boş vaatlerle oyalanmamış!..
Ya,
Bazen düşünüyorum da:
Bu ülkede, genç olmak amma da zor!..
Ve bazen de şöyle diyorum:
Sanki birileri gençleri delirtmek istiyor!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi