İlber Ortaylı
Ogünkü yazımızda şunlar da vardı:
Bazı insanlar da kurumlar gibi her şeye rağmen yıpratılmamalı. Temenni ederiz ki bir basın toplantısı yapar, sözlerim cımbızlanmış der ve dediklerini de isbatlar. Sn. Ortaylı, böyle şeylerle uğraşacağına Topkapı Sarayı’na hangi hizmetleri yaptığını anlatsa daha iyi ederdi...
Bunları ve daha bazı cümleleri makaleyi sütuna sığdırabilmek için mecburen çıkarttık.
Askerî Müdahale Hiçbir Zaman Meşru Olamaz ismindeki yazımızdan söz ediyoruz.
Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın dedikleri medyaya şu başlıklarla aksetti:
-Türk milleti asker millettir.
-Avrupa Türkiye’de ordu düşmanlığını körüklüyor.
-Sivil siyaset yönetemezse darbeler kaçınılmaz olur.
-Açılım boş laftır..
-Bizim milletimiz az okur, tarih şuuru yoktur.
-Bu işler belediyecilik yapmaya benzemez.
Dediklerinden ilk ikisine aynen katıldığımızı beyan etmiştik. Milletimizin okumadığı tezine katıldık, tarih şuuru olmadığını ise kabul etmedik. Hükümet edenleri belediyecilik seviyesinde görmeyi ise ayıpladık.
Yazımızda ağırlıklı olarak ise darbeler ve geçmiş üniversite profesörlerinin darbe fetvacılıklarına temas ettik. Hiçbir şart altında darbelerin meşru olamayacağını yazdık. Asıl tartışma da İlber Ortaylı’nın bu sözüne dair oldu. NTV MSNBC sayfasında bile tırnak içinde de olsa “Darbeci Hoca” NTV’ye konuştu diye haber yapıldı. Hoca farkında değil, bu yaftayı kendi kendine yapıştırdı. Açılımla alakalı ise bu politik bir sözdür. Bir bürokrat bunu diyemez dedik.
Düşüncelerimizi kaleme alırken bir İlber Ortaylı portresi de çizdik. Anlatmaktan ziyade eser vermesi daha iyi olur vs. dedik. Tarz olarak da hep Hoca dedik, Sn. dedik ve unvanını kullandık. Ama Hoca, NTV’ye konuşurken bizim için kendine yakıştıramadığımız bir üsluptaydı. Kendisi de çok iyi bilir ki biz bir sütunu nasılsa ele geçirmiş bir insan değiliz. Biz 34 yıldır bu gazetede, dergilerde, internette yazmakta, eserler telif etmekte, radyo ve tv’de program yapmaktayız. Bizim ortaya koyduklarımız Hoca’nın çalışmalarından az değildir. Fakat ona da bize de tevazu yakışır.
Neden daha evvel kendisini takdir ettiğimiz yazılar için tek kelime teşekkür edilmedi de şimdi sızlanılıyor?
Sütunumuz kendisine açıktı.
Tavzih yollayabilirdi.
TV’ye çıktıysa orada olmayan biri hakkında daha ölçülü olmalıydı. Biz ne burada ve ne de ekran ve mikrofonlarda hiçbir gün, hiç kimse hakkında şahsiyet yapmadık, ismi geçenin yüzüne söyleyemeyeceğimizi sütün, ekran ve mikrofona taşımadık. Ne hocanın ne bizim ve ne de benzer konumdakilerin her dediğimiz mutlak doğrudur. İnsan hata edebilir. Meramını iyi anlatamayabilir. İki gün önceki bir yazımızda “Halaskâran Zabitanlar” diye yazmışız. Zabitan zaten çoğul bir kelime. Fikir adamı, hata ederse özür diler, eksik kalmışsa telafi eder.
Ortaylı Hoca’nın konuşmasını da dinledik. Dediklerinden gayet açık şekilde şartlar olgunlaşırsa darbeler meşru olur anlamı çıkıyor. Hoca darbe mi istiyor? Hayır, yaptığı münevver fütursuzluğu. Kendinden eminliğin taşması. Konuşunca elbette tenkitler olacaktı. Konuşan Cezayir Sokağındaki bakkal değil.
Biz dediklerimizi aynen tekrarlıyoruz. Hoca ile dilediği zeminde tartışmaya hazırız. Kanalı da kendisi seçsin. Programda düzeltme yapmak yerine yer yer mugalataya düştü.. Ne var ki eksik ve yanlışlarına rağmen İlber Ortaylı bir markadır. Harcanamaz. Böylesi isimler kolay yetişmiyor, katlanmak gerekir.
Büyük adamların hatası da büyük olur.
Başımıza gelenler de hep bundan olmadı mı?..
Hoca huysuzlanma yok.
İşimiz murakabe.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.